Bayrama yeni trafik cezaları ve radar uygulamalarına ilişkin tartışmalarla girdik. Aynı hızla da çıktık. Trafik kazaları ve trafik terörü ülkemizin son 40-50 yılına damga vuran önemli bir sosyal ve ekonomik sorunu. Şimdi nasıl “enflasyon canavarımız” varsa, o tarihlerde de “trafik canavarımız” vardı. Binlerce vatandaşımız hayatını kaybeder, on binlerce vatandaşımız yaralanır, milyonlarca liralık maddi hasar ortaya çıkardı. Bu bayram süresince de 50’ye yakın yurttaşımızı trafik kazalarında kaybettik.
Yıllar boyunca, trafik koşullarına uymayan kara yollarımızdan şikayet ettik. Yollar bir parça düzelince, bölünmüş yollarımızın, paralı oto yollarımızın sayısı arttıkça bu kez de şikayetlerimizin boyutları değişti. Neresinden bakarsanız bakın hepsinin temelinde “eğitim” yatıyor.
Bugünlerde de, İçişleri Bakanının, yeni trafik cezalarına ilişkin açıklamalarına yoğunlaşmış durumdayız. Çünkü; cezalar ve yaptırımlar en başta uygulanabilir, karşılanabilir düzeyde olmalı. Açıklanan ceza rakamlarına baktığımızda, ortaya konan cezaların karşılanabilir olması birçok kesim tarafından ne yazık ki mümkün görünmüyor.
Cezalar elbette günün koşullarına göre yeniden düzenlemelidir. Ancak ülke gerçeklerinden uzak bedellerle, trafiği düzenlemek mümkün değil. Yüzbinlerce liralara ulaşacağı belirtilen cezalar, ehliyete ya da araca el koyma gibi yaptırımlar bir süre sonra yasadışılığı da artıracaktır.
Belirlenen cezaları ödeyebilecek olanlar bellidir. Onların dışında kalanların bu cezaları ödemeleri mümkün değildir. Hal böyle olunca da gazete sayfalarına birçok olumsuz tablo, birçok olumsuz haber düşeceği de sürpriz olmamalıdır.
Bakın size geçtiğimiz haftalarda başıma gelen ilginç ve bir o kadar da tartışmalı bir trafik cezası olayını anlatayım.
15 Mayıs 2025 tarihli bir trafik cezası tebligatını aldığımda bir parça şaşırmadım desem yalan olmaz. Elime geçen tebligatta, nerede cezaya neden olacak hata yaptığıma ilişkin bilgi bulamayınca, aklıma E-Devlet uygulaması geldi. Neyse, orada trafik cezasını gördüm. Bana gelen tebligattan aylar öncesinde e devlete konulduğunu görünce şaşkınlığım bir kez daha arttı. Açıklama kısmına bakınca, yakınımı havaalanına götürürken, bir noktada hız sınırını aştığım için ceza uygulandığı ibaresini okudum. Hatalı olduğumu, cezaya neden olan radar uygulamasına nerede yakalanmadığıma bakmadım bile. Hemen cezamı ödemek üzere elektronik bankacılık üzerinden işlem yapmak istedim ancak başarılı olamadım. Çünkü sistem, kabul etmiyordu. Bunun üzerine tebligat zarfı ile birlikte PTT şubesine gittim. Derdim, 2 bin lirayı aşan cezayı on beş gün içinde ödeyerek indirim hakkından yararlanmaktı.
PTT bankosundaki arkadaşa tebligat zarfını uzattım, ceza tutarını ödemek üzere beklemeye başladım. Ödemede indirim beklerken, bir de faiz ödemesiyle karşı karşıya kaldım. İlgili memur arkadaş neden faiz uyguladıklarını sorduğumda geç ödeme yaptığımı söyledi. On beş günlük bir ödeme süresi olduğunu belirttiğimde de “ceza ödemesi tarihinin, cezanın e-devlet uygulamasına düştüğü andan itibaren sürenin başladığını” belirtti.
Yani indirim alacağız derken bir de gecikme faizi ile karşı karşıya kaldım. Herkesin e-devlet uygulamasını saat başı kontrol etmediğini, birçok kişinin e- devlet şifresinin bile olmadığını söylememiz bir fayda sağlamadı. Paşa paşa cezamızı ödedik.
Yazımızın başına dönersek. Cezaların ve yaptırımların uygulanabilir olması gerektiğine işaret etmiştik. Şimdi buna bir de “devletin vatandaşına tuzak kurmaması gerektiğine” dikkat çekmek istiyorum.
Ülkemizde yaşayan milyonlarca vatandaşımızın kaçı, hergün e-devlet uygulamasına girerek hakkında bir takibat, ceza olup-olmadığına bakıyor. Her dakikasını bilgisayar önünde geçiren bizler bile, e-devlet uygulamasına bakmıyorken, acaba kaç vatandaşımız bakıyor gerçekten merak ediyorum.
Özetle;
Yeni trafik cezaları ve yaptırımları sorunu çözmekten öte, gerçekten birçok sıkıntıya neden olacak. Çünkü, karayollarımızda gerekli alt-yapı ve düzenlemeler ne yazık ki çağın koşullarına uygun değil. Yol işaretleri ve hız tabelaları gibi hayati önem taşıyan fonksiyonlar günümüz koşullarının çok çok gerisinde. Hız sınırı nerede başlıyor, nerede bitiyor belli değil. Yolların üzeri tuzaklarla, satıh bozukluklarıyla dolu.
Düşünün bayram gidişi ve dönüşünde birkaç ceza alan bir sürücü, eğer e-devlet uygulamasına girip aracını sorgulamazsa, yakın bir gelecekte çok yüklü faturalar ödemek zorunda kalacak.
Sayın bakanın ifade ettiği gibi, bu işin arkasında “para” yoksa, kendi eksikliklerini tamamlamayan Karayolları Genel Müdürlüğü bu işin neresinde duruyor. Öyle ya, gereken hizmeti yerine getireceksin ki, istemeye yüzün olsun!