Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2024 Yılı Faaliyet Raporu Türkiye’deki yaygın ve derin yoksulluğun boyutunu açıkça gözler önüne sermiş bulunmaktadır.

Bugün Türkiye’de milyonlarca vatandaş sosyal yardıma muhtaç bir halde yaşıyor.

İktidar ise muhtaç vatandaşların içinde bulunduğu bu acziyeti kullanarak kendine oy devşirmeye çalışıyor.

İnsanları yok yoksul, muhtaç ve aciz bırakarak onların bu zaafını siyasi emeller uğruna istismar etmek siyasi etiğe asla uygun bir davranış olamaz değil mi?

Gerçekler aşikar ortada, bakın 2024 yılında:

·   4 milyon 574 bin 684 hane yani 18 milyon 298 bin 736 kişi, sosyal yardımlardan yararlanmış.

·    4 milyon 87 bin 785 eve de elektrik desteği sağlanmış.

·    2024 yılı Aralık ayında sona eren Aile Destek Programından 3.6 milyon hane yararlanmış.

·    4 milyon 262 bin 105 kişiye de gıda yardımında bulunulmuş.

·    702 bin 253 haneye doğal gaz, 1 milyon 587 bin 728 haneye kömür yardımı yapılmış.

·    9 milyon 444 bin 458 kişinin GSS primi devletçe ödenmiş.

·    252 bin 348 çocuğa ailesinin yanında bakımı sağlanamadığı için yardımda bulunulmuş.

·     Bu sayılara belediyelerin yaptığı destekler ise elbette dahil değil.

Bu kadar çok kişiye sosyal yardımda bulunmak devletin gücünü değil devletin çok ama çok kötü yönetildiğini gösterir!

Çok ama çok kötü yönetildiğini gösterir çünkü; bir memleket iyi yönetildiği zaman bu kadar çok insan sosyal yardıma muhtaç olmaz.

İyi yönetilen ülkelerde insanlar hayatlarını sürdürebilmek için yeterli geliri elde edebilir. Yeterli gelir elde edebilen insanlar sadece barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını değil insan onuruna yakışır bir yaşam sürebilmek için gerekli olan eğitim, kültür ve eğlence gibi ihtiyaçlarını da rahat rahat karşılayabilir.

Hükümetin yanlış ekonomi programları fiyatlar delice bir hızla artarken gelirleri çökertmiş bulunmaktadır. İktidarın gelirleri ve kurları baskılayarak enflasyonu kontrol edebileceğini sanması bu yanlış ekonomi politikalarının en temel unsurudur.

Neredeyse iki yıldır Mehmet Şimşek elinde yürütülen bu ücretleri baskılama politikalarının enflasyonu durdurmakta hiçbir şekilde başarılı olmadığı ise ortadadır.

Enflasyon büyük bir hızla artarken ücretlerde paralel bir artış sağlanamaması doğal olarak yokluk ve yoksulluğu artırmakta çaresiz kalan insanlar el mecbur sosyal yardımlara başvurmaktadır.

Peki, bu sürdürülebilir bir durum mudur?

Elbette hayır sürdürülebili bir durum değildir.

Normal, iyi işleyen ve doğru düzgün yönetilen ekonomilerde insanların geçinmelerine yetecek gelir elde edebilmeleri ve sosyal yardımlara muhtaç olmamaları esastır.

Sosyal yardımlar sadece olağanüstü hallerde istisnai olarak gelirsiz kalan vatandaşların dara düşmesini, zorluk çekmesini engellemek için vardır.

Herhangi bir ülkede halkın bu kadar geniş kesimlerinin geçimini sosyal yardımlar ile sağlamak asla mümkün ve mantıklı değildir.

İşte bende tam bu yüzden bu kadar çok sayıda vatandaşın sosyal yardıma muhtaç olmasına Türkiye’nin çok kötü yönetildiğinin kanıtıdır diyorum.

Memleketi 22 yıldır yönetenler ülkeyi kalkındırıp bir refah toplumu inşa etmekte ve insanları gelirleri ile yaşayabilir hale getirmekte başarısız olmuş bulunmaktadırlar.

Bu başarısızlığı sadaka kültürü ile gözlerden saklamak ve yoksul kitleleri sadakaya muhtaç oy deposu olarak görmek son derecede yanlıştır.