Ülkemizde gıda ürünlerindeki fiyat artışları sürerken, dünyada önemli ölçüde gerileme yaşanıyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) geçtiğimiz günlerde gıda endekslerinde düşüş açıklarken, ülkemizde yükselişin boyutları yüzde 30’ların üzerinde seyrediyor.
FAO’nun verilerine göre, gıda fiyatları geçtiğimiz ay bir önceki aya göre binde 8 oranında geriledi. Ama hemen ifade etmekte yarar var, geçtiğimiz yıla göre kıyaslandığında artış yaşandığı da bir gerçek. Ancak bu artışın yüzde 6’lar seviyesinde kaldığına da işaret edelim.
Mayıs ayında FAO Tahıl Fiyat Endeksi, bir önceki aya göre yüzde 1,8 azalmış. Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi, tüm temel yağ türlerinde düşüşle birlikte yüzde 3,7 gerilemiş. Şeker fiyatlarında da yüzde 2,6 oranında düşüş olduğu belirtiliyor. Büyükbaş et fiyatlarındaki artış, Et Fiyat Endeksi’nin de yüzde 1,3 artmasına neden olmuş. Süt Ürünleri Fiyat Endeksi ise binde 8 yükseliş tespit edilmiş.
Ülkemiz, gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında ilk sıradaki yerini koruyor. Bize en yakın ülke olan Estonya ve Letonya’da güncel gıda enflasyonu yüzde 7,3 yani Türkiye’deki resmi gıda enflasyonu, en yakın ülkelere nazar 4,4 kat fazla. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; ülkemizde zam şampiyonları arasında şarküteri ürünleri, taze meyve ve makarna çeşitleri ilk sıraları alıyor.
Bu durum tesadüf olarak değerlendirilebilir mi? Yani tüm çabalara karşın gıda fiyatlarında beklenen ucuzluk neden sağlanamıyor?
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, mayıs ayı üretici market fiyatlarını ve girdi fiyatlarında yaşanan değişimleri kamuoyu ile paylaştı. Özellikle girdi fiyatlarındaki artışın sürdüğüne dikkat çeken Bayraktar, piyasalardan derledikleri son verileri şöyle değerlendirdi:
“Mayıs ayında, nisan ayına göre amonyum sülfat gübresi yüzde 4,9, üre gübresi yüzde 2,3, DAP gübresi yüzde 0,8, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 0,7 oranında artış gösterdi. Buna karşın amonyum nitrat gübresi yüzde 0,5 oranında düştü.
Geçen yılın Mayıs ayına göre son bir yılda üre gübresi yüzde 46,2, DAP gübresi yüzde 36,9, amonyum nitrat gübresi yüzde 33, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 31,4 ve amonyum sülfat gübresi yüzde 28,6 oranında arttı.
Mayıs ayında Nisan ayına göre süt yemi yüzde 2,7, besi yemi yüzde 2, son bir yılda besi yemi yüzde 27,2, süt yemi yüzde 26,4 oranında arttı.
Elektrik fiyatları yıllık olarak yüzde 47,08 oranında artarken tarım ilacı fiyatları yüzde 14,94 oranında arttı. Mayıs ayında mazot fiyatı aylık olarak yüzde 1,7 oranında artarken, yıllık yüzde 13,9 oranında arttı. Girdi fiyatlarında yıllık bazda en fazla artış yüzde 47,08 oranıyla elektrikte görüldü.”
Şimdi bu verilere bakarak gıda enflasyonunda birinciliği bir başka ülkeye kaptırmamız mümkün mü?
Elbette mümkün olamaz. Bakın, mayıs ayında marketlerde satışa sunulan 36 ürünün 17’sinde fiyat artışı, 19’unda ise fiyat azalışı görülmüş. Mayıs ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 22 ile limon ve elma olurken bu ürünleri yüzde 8 ile kuru üzüm, yüzde 6 ile kuru kayısı ve maydanoz takip etmiş. Sivribiber, salatalık ve kabakta fiyatlar gerilemiş.
Özetle;
Ülkemizde Gıda Enflasyonu, 2004’ten 2025’e kadar olan sürede ortalama yüzde 20.19 olarak gerçekleşmiş. En yüksek seviye Kasım 2022’de yüzde 102.55’e ulaşırken, en düşük seviye Nisan 2016’da yüzde 1.38 olarak kaydedilmiş. Bu yılın Mayıs ayı itibariyle de gıda enflasyonu yüzde 32.87 olarak yaşanıyor. Ülkemizde hemen hemen 50 aydır gıda enflasyonu sürekli bir artış trendi içinde. İşin acı tarafı gıda enflasyonu yoksulu, der gelirliyi derinden etkilerken, varlıklı kesimlere etkisi hissedilmeyecek düzeylerde oluyor. Yani gıda enflasyonu en çok dar ve sabit gelirliyi, emekliyi vuruyor.