İnsan türü, milyarlarca yıl geçse bile mutlaka insana, hayvana ve doğaya yönelik her çeşit şiddeti sonlandıracak. Umudumla kesin kelimesini şiddetin cehenneminde değil, sevgi ve dostluğun cennetinde buluşturuyorum, hiç zorlanmadan. Şiddet mutlaka sonlanmalı, sonlandırılmalıdır. Çünkü…Evet çünkü, insan soyu, insan türü, hayvanları ve doğayı katlederken, toprağı taş ve beton yığınları altında bırakırken, yaşadığı, gittiği, geçtiği, gezdiği, dinlendiğini sandığı her yeri kirletirken, aslında kendi sonunu hazırlıyor. Belki de yerin üstündeki gerçek cehennemi.
Ülkemiz ve Dünya’yı kirletenlere sesleniyorum. Bu nitelik sizlerin zayıf tarafınız, hem de çok zayıf. Sadece izleyen Bakanlıklar, belediyeler, üniversiteler, inançla ilgili örgütler, bunca insan gücüne ve halkın verdiklerinden oluşan yüklü bütçeleizere karşın çok zayıf ve yetersizsiniz.
Silah üretenler, silahları geliştirmeye çalışanlar, ticaretini veya kaçakçılığını yapanlar, satın alanlar, kullananlar, süreçteki sözde bilim insanları da dahil, sizler, hepiniz güçlü gibi görünen çok zayıf insanlarsınız.
Biliyor musunuz, öldürdükleriniz, öldürttükleriniz hepinizden daha güçlü, çok daha insan, çok daha melek. Sizlere, cennette değil, cehennemde bile yer yok. Yeriniz bir karış toprak, belki…
Bu satırlar, Ankara’da günlük olarak yayınlanan Sonsöz Gazetesi ile Sonsöz İnternet Haber Sitesi’ndeki “Dost Dili” köşesinde paylaşılıyor. Dost Dili…Evet Dost Dili… Bu satırları yazan insan, insan dostu, hayvan dostu, doğa dostu, çevre dostu. Tanrı dostu, tüm evrenin dostu. Tanrı’dan, Allah’tan korkmayan bir dost. Dost, dosttan korkmaz, sever. Ben de korkmuyorum, seviyorum, sizler gibi ihanet etmiyorum.
Peki, sizler gibi zayıf, acınası, cehennemde bile yer bulamayacaklarına inandığım insan görünüşlü zayıfların, vahşilerin bendeki duygusal anlamı ne?
Kimlerin, nelerin dostu olduğumu yazdım. Şunu iyi biliniz ki, sizlerin asla dostu değilim. Kesinlikle düşmanınız da değilim. Sizlerden, hiç kimseden nefret etmiyorum.
Sizlere kötü de demiyorum, kötü kelimesine haksızlık etmeyeyim, onu ödüllendirmeyeyim diye. Sizler “iyi”leştirilmesi gereken tehlikeli insanlarsınız. Bir uyarıda bulunayım sizlere. Sizler tehlikelisiniz, öte yandan tehlikedesiniz de. Her an tehlikelisiniz, her an tehlikedesiniz.
Ankara’da TUSAŞ tesislerine silahla saldıranları, 5 insanı şehit edenleri, diğer şiddet türlerini yapanları, hepimizi yürekten yakanları kimler yetiştirdi, kimler yönlendirdi, kimler silahlandırdı, o silahları kimler üretti, kimler sattı, kimler satın aldı, doğuşta melek olan bu insanları kimler vahşi hale getirdi? Kimler ne sözler verdi?
Cennet sözü verenler oldu mu? Belki de özgürlük için “öldürün” demiş olabilirler.
Silah ve şiddetle, asla haksızlık ve adaletsizlik ortadan kaldırılamaz, özgürlük sağlanamaz. Şiddeti, şiddetsiz tepki yöntemleri ile durduracak kuşaklar mutlaka doğacaktır, mutlaka. Halkı edişe ve karamsarlığın içine de kolay kolay atamazsınız. Kimseyi korkutamazsınız, ey örgütlü kötülüğün vahşileri.
Çağımız, sizler gibi vahşilerin varlığına karşın, silahlı mücadele çağı değil. Bakmayın, geri kalmış, ilkellikleri ana değerleri gibi algılayanların sayıca az, ancak, silahlı ve etkili olduklarına. Onlar, sizler çok zayıfsınız çok.
Sizler, anneler, kadınlar, babalar, erkekler arasında oluşturulacak dayanışma ile önce “iyi”leştirileceksiniz, sonra insanlaştırılacaksınız.
Yazılarımda sıkça değindiğim bir uyarıyı da, Türkiye ve Dünya ülkelerinde, eğitim, sağlık, adalet, güvenlik, aile ve sosyal hizmetler, gençlik, iletişim, kültür, sanat, spor, din, ekonomi, sosyal güvenlik, insan hakları, hayvan hakları, doğa ve çevre hakları, uluslararası ilişkiler konularında görev alan kamu kurum ve kuruluşlarına, yerel yönetimlere, üniversitelere yineliyorum.
Şiddetin önlenmesi, insana, hayvana ve doğaya sevgi ve dostluk dolu bir yurtta ve dünyada yaşanması için neler yapmalısınız, neler yapıyorsunuz, neleri yanlış yapıyorsunuz, eksikleriniz neler, lütfen yeniden değerlendiriniz. Bizlerle, halkımızla birlikte.
Yerin üstündeki insan melekler, korkmadan, umudu canlı tutarak, kadın-erkek birlikte, Türkiye’de ve her yerde, yerin üstündeki gerçek cennet için, haydi.