Şefik Sandıkcı, iktisatçıydı. Kartvizitinde adres ve telefon bilgileri bulunuyordu. Memuriyet yapmış, bankacılık geçmişi vardı. Onu 1970 yılında tanıdım. Yurdumuz Holding’i kurmuş, kendini Denizli'nin Tavas ilçesine, doğduğu yere hizmete adamıştı. Denizli lehçesiyle konuşan bir adamdı. Bence yapmak istediklerini, istediği şekilde gerçekleştirmişti.

Tavas’a un fabrikası kurmuş, burada un, irmik ve unlu ürünler üretiliyordu. İşçiler çalışıyor, Tavas’ta birçok insana ekonomik destek sağlanıyordu. Sonra yem fabrikası kurarak yine Tavas’a ekonomik katkı sağlamaya devam etti. Hayatı boyunca birçok insanla görüştü, onları ikna etti. Halk şirketi modeliyle fabrikaları işletmeye aldı.

Tek üzüntüsü, bu fabrikalara para yatıran insanlara temettü (kâr payı) dağıtamamış olmasıydı. İşletme fırsatı verilmedi. Devletten alınan krediler nedeniyle fabrikalar satılıp ellerinden alındı. Fakat fabrikalar hâlâ çalışıyor, insanlar çalışıyor, hammadde ihtiyacının büyük bir bölümü Tavaslı üreticilerden alınıyor. Üreticiler memnun; ürettiklerini fabrikaya satıyorlar. Tek sıkıntı, para yatıranların kazanç elde edememesi oldu.

Şefik yaşlandı, emekli oldu. Çok değişik işlere kalkıştı ama hep çevresindekilere fayda sağladı, kendisini pek düşünmedi. Son yıllarda kira verdiği için maddi sıkıntı çekiyordu. Kendisine, “Devletin senin durumunda olanlara destekleri var,” dediğimde bunu gururuna yediremediği için kabul etmedi. “Benden daha kötü durumda olanlar var, onlar alsın,” demişti.

1970’li, 80’li ve 90’lı yıllarda çevresine çok destek oldu. Herkese faydası dokundu. Ancak son zamanlarda onlardan ilgi görmediğini, paranın her şeyin önüne geçtiğini, insanların genetiğiyle oynandığını söylerdi. Aslında AKP’liydi, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a övgüler söylerdi. Ancak son yıllarda maaşı yetmediği için, “Sanki birileri Erdoğan’ı sabote ediyor, yeni seçimde iktidardan düşmesini istiyor,” diyordu. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının çok oy kaybettirdiğini söyler, üzülürdü. “Elden hiçbir şey gelmiyor. Fırsat olsa emeklinin isteklerini anlatabilseydim,” derdi. “Bu politika, AKP’yi yok edecek,” diyordu.

Dün hakkın rahmetine kavuştu. Mekânı cennet olsun, Allah’ın rahmeti üzerine olsun, nurlar içinde uyusun. Yakınlarına sabır diliyorum. Son günlerde rahatsızlığı nedeniyle 10 gün konuşamadık. “Hakkını helal et,” derdi. Fakat ben ölümünü yakıştıramadığım için helallik verememiştim. Ama aramızda birbirimize kazık atmadığımız için helallik istemeye gerek görmemiştik.

Şimdi Şefik’in ruhu beni duyuyordur. Şefik, tüm haklarımız sana anamızın ak sütü gibi helal olsun. Sen cennette nurlar içinde uyu. Emeklilerin düşürüldüğü bu perişanlığın, Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılmış bir saldırı, bir ihanet olduğunu söylerdin. Şimdi sen kurtuldun, kalanlar da vakti gelince kurtulacak. Hepimiz bir gün aynı yerde buluşacağız.

Biz adam gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu cennet vatanda harika günler yaşadık. Ülkenin, demokrasinin, Cumhuriyet’in kaymağını yedik. İnşallah çocuklarımız, torunlarımız da eski Türkiye Cumhuriyeti’nin imkânlarından daha güzel günler görürler. Allah bir ülkeye vereceği tüm nimetleri vermiş; tek istenen huzur ve adalet. Gerisini gençler yapar.

Bayram ikramiyesinin 4.000 TL’de kalacağını biliyorduk. Emeklinin en büyük şikâyeti, aşırı fiyat artışı. En önemli şey, maaşa zam yerine vergilerin düşmesi, fiyatların aşağı çekilmesidir. Çünkü maaşa ne kadar zam yapılırsa yapılsın, fiyatlar en az iki katı artıyor. Hele ki kira... Adeta bir yıkım. Kimse müdahale etmiyor. Sonunu çok merak ediyorum. Benim aklımın aldığı günlerden bugüne kadar, hiçbir zaman kira asgari ücretin üçte birini geçmezdi. Bir evde baba çalışır, anne dört beş çocukla gül gibi geçinirdi. Şimdi ise evde kaç kişi varsa hepsi çalışsa geçinemiyor. Mutlu azınlık dışında herkes sıkıntıda.

İnsanların dini inancı azaldı. Ekonomik sıkıntı, en çok Müslümanlığa zarar veriyor. Cuma namazına gelenler yüzde elli azaldı. İnsanlar sıkıntıdan Allah’a sığınıyor, sonra hüsrana uğruyor. “Allah da yardım etmiyor,” diyorlar.

Fenerbahçe gerekeni yapıp basketbolda Avrupa şampiyonu oldu. Ben her zaman söylüyorum: Sahip çıkılırsa, bütün spor dallarında şampiyonluklar gelir. Avrupa, bizi Avrupa Birliği’ne almak isteyecek. Allah, Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşlarını üstün yaratmış. Yeter ki imkânlar verilsin, herkes arkasından başarılar için koşacaktır. Göğsümüzü kabarttığı için Fenerbahçe Kulübü’ne, başta Başkan Ali Koç olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Hatayspor maçında futbolcuların rakibi hafife alması ve kaleci Ertuğrul’un şanssız bir gününde olması nedeniyle maç kazanılamadı. Kazansalardı da bir şey değişmeyecekti. Fakat Fenerbahçe hep kazanmak mecburiyetindedir. Çünkü milyonların isteği, iyi futbol izlemektir. Tabii ki şampiyonluk önemli. Ben de isterim ama Inter gibi, PSG gibi, Barcelona gibi futbol oynanmasını istiyorum. Onlar da yeniliyor ama adam gibi çıkıp futbol oynuyorlar, aldıkları paraları helal ettiriyorlar.