Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun Ar-Ge birimi KAMU-AR tarafından açlık-yoksulluk sınırı araştırmasının Ocak 2023 ayı sonuçları açıklandı.Dört kişilik...

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun Ar-Ge birimi KAMU-AR tarafından açlık-yoksulluk sınırı araştırmasının Ocak 2023 ayı sonuçları açıklandı.

Dört kişilik bir ailenin, dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketmesi gereken gıda ile gıdanın yanı sıra diğer ihtiyaçlarını da insan onuruna yaraşır bir şekilde yoksunluk hissine kapılmadan karşılayabilmesi için yapması gereken gıda dışı harcamaları dikkate alarak hesapladığı bu sonuçlar gerçekten de son derecede endişe verici bir seyre işaret etmektedir.

Araştırmanın sonuçlarına göre temel gıda fiyatlarında yaşanan yüksek oranlı artışlar dört kişilik bir ailenin açlık sınırını ocak ayında 9 bin 796 liraya kadar çıkarırken, yoksulluk sınırı da 26 bin 994 lirayı buldu.

Açlık sınırı ocakta bir önceki aya göre 737 lira artarken, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 133 lira artarak 17 bin 198 liraya yükseldi. Ocakta yoksulluk sınırı önceki aya göre da 870 lira arttı. Bir yıl öncesine göre ise açlık sınırı 4 bin 872 lira, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 7 bin 109 lira arttı. Ailelerin gıda ve gıda dışı ihtiyaçlarını insan onuruna yaraşır bir şekilde yoksunluk hissi çekmeden karşılayabilmesi için yapması gereken toplam harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı son bir yılda toplam 11 bin 981 liralık artış gösterdi.

İktidar asgari ücrete zam yapıp 8 bin 506 lira 80 kuruşa çıkarma kararı verdiğinde ben “asgari ücret daha çalışanın eline geçmeden açlık sınırının altında kalacak” demiştim ve ne yazık ki haklı da çıktım.

Daha ocak ayı bitmedi, çalışanlar ocak ayındaki mesailerini tamamlayıp maaşlarını hak ettikten sonra ücretlerini şubat ayının başında alacaklar. Oysa daha bu günden asgari ücret açlık sınırının altında kaldı.

Buradan bir başka iddiamı da dile getireyim, tarihe not düşeyim seçimleri her kim kazanırsa kazansın temmuz ayında asgari ücrete yeni bir kallavi zam yapılması kaçınılmaz olacaktır.

İşte enflasyon tam da böyle bir şeydir ücretler daha ele geçmeden alım gücünü yitirir, para pul olur hiçbir şeye yettiremezsin.

Bakın Türkiye’de paranın nasıl pul olduğuna, ücretlilerin alım gücünün nasıl eridiğine dair bir örnek vereyim:

Ekonomi uzmanı Hakan Çınar anlatmış babası, İstanbul Fatih’te bulunan evlerini 1982’de 2 milyon 300 bin TL’ye satmış.

Aradan yıllar geçti, 2005’te TL’den 6 sıfır atıldı. 2023’e gelindiğinde yükselen konut fiyatlarıyla evlerin fiyatı yeniden milyonlarla ifade edilir oldu.

Hakan Çınar’da tesadüfen aynı evin yıllar sonra gene hemen hemen aynı fiyattan satıldığını görmüş.

Hakan Bey babasının bir mühendis olarak o zamanlar kaç para maaş aldığını da hatırlıyor ve “babam 60 bin lira maaş alıyordu, yaklaşık 38 maaşı ile bu daireyi alabildi” demiş. Oysa bu gün aynı derecede bir devlet memuru sadece 16 bin lira maaş alabiliyor. Hakan Bey’in hesabını yapmış ve bu gün aynı evi babası ile aynı derecede maaş alan bir memurun alabilmesi için 143 ay çalışması gerekiyor diyor…

Bu kıyaslamayı yaptığımızda gelirlerin dörtte bire kadar çöktüğünü görmekteyiz, yani yeni Türkiye’de çalışanlar eski Türkiye’nin ancak dörtte biri kadar gelir elde edebiliyorlar.

AKP iktidarının yarattığı gelir çöküşünün en açık ve net ifadesi bu yukarıdaki örnektir!

Tamam, eski Türkiye’de de her şey günlük gülistanlık değildi, geçim sıkıntısı ve yoksulluk gene vardı örneğin insanlar eskiden de kasaba girmekten, rahat alış veriş etmekten mahrumdu fakat artık insanlar bırakın kasabı, manava girmeye korkar hale geldiler.

Gelirler o kadar çöktü ki ücretli insanların bırakın ev almayı neredeyse ev kiralamaları bile imkânsız hale geliyor…