İstanbul’un “Taşı toprağı altındır” diyenler sizce yanılmış mı?

Bir bakıyorsunuz, “İstanbul Dukalığı” altın ve kara para aklama cenneti oluyordu. Suçluların yargı önüne çıkarılması engelleniyordu.

Bir bakıyorsunuz, gemi tersaneleri işçilerin kanlarıyla yıkanıyordu.

Bir bakıyorsunuz, AKP’ye oy verenlerin sayısını bilmedikleri, Cumhuriyet savcısının sorgulama çağrısına gitmeyen Bilal Erdoğan’ın gemicikleri boğazlardan İsrail’e gitmek için yol alıyordu.

İstanbul öyle bir dukalık ki nitelikli hukuk adamlarının orada görev yapması zor ki zor… Bu gidişe “dur” diyecek halk iktidarı gerekiyor.

Dukalık; 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevli yargıçlara ilmik atmış…

9. Ağır Ceza’da görevli yargıçlar Yılmaz Alp ve Tuncay Aslan; Dursun Çiçek ve Balyoz sanıklarının tahliyesine karar verdiler.

Dukalığın miğfer adamları durur mu?

Durmazlar…

Hemen yargıçların geçmişlerini araştırıp fişliyorlar, telefonlarını dinliyorlar.

“Kim bunlar?” diye sormayın!

İki başlı AKP iktidarının dikey paralel devlet örgütlenmesi… 

Hemen 9. Ağır Ceza yargıca Yılmaz Alp’in, henüz öğrenci olduğu 1991’de, Devrimci Sol örgütüne yönelik bir soruşturmada adının geçtiğine ilişkin “fişleme belgesi” basına sızdırılıyor. 

Yılmaz Alp ve Tuncay Aslan, savcı Zekeriya Öz’ün gönderildiği Bakırköy Adliyesi’ne gönderiliyor. 

İstanbul’da kurulan “Adli Dukalık” bununla kalmıyor.

Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi yargıçlarından Oktay Kuban, 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumundan önce görev yapan HSYK döneminde Beşiktaş Adliyesi’ne atanmıştı. 

AKP iktidarı yandaşı basın daha Kuban’ın nöbet sırası gelmeden önce Balyoz sanıklarına bırakılacağı haberlerini yaydı. Kuban, sanıkları tahliye etti ve karar nedeniyle heyetle tartıştı. Süreç sonunda Kuban’ın, özel yetkisi kaldırılarak Eskişehir Çocuk Mahkemesi’ne atandı. İyi mi?

Öte yandan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay, diğer iki üyenin aksine Balyoz sanıkları ve Hanefi Avcı’nın tahliyesini kabul etmişti.

 Akçay, “yazdığı muhalefet şerhleri yüzünden” adliyede “Dukalığa” bağlı meslektaşları selamı dahi kesti. Akçay, mahkeme üyelerinin nezaket kurallarını aşan tutum ve davranışlar içerisine girdiklerini söylüyordu. 

O tarihte Başkan Şeref Akçay halen 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevinde olan tek muhalif isim olarak bulunuyordu…

AKP iktidarıyla sadece basında yandaşlık türemedi.

Yargıda yandaşlık da baş gösterdi. Uç verdi. Yargıya güven yitirildi…

O tarihte Gülen Cemaatine, AKP iktidarına karşı hukuku ve yasaları uygulan hangi savcı ve yargıç varsa topun ağzına kondu.

Dincilik bayrağını göndere çekenle, erki kullananların kapışması, devletin iki yüzünü gösterdi. Kurulmuş olan dukalık “ramazan topu” gibi patlatıldı.

Bütün bu patlatmalar sadece İstanbul’da olmadı.

Ülke genelinde oldu. Bunun adı dukalıktı. Bu dukalığı kim yıkacaktı?

Halkın azim ve kararı yıkacaktı.

Yarın yazacağım yazımda sizlere bir yargıçtın itiraflarından söz edeceğim.

Bu yargıç 38 yıl meslek yaşamı olan biriydi.

AKP iktidarının nasıl dukalık kurduğun göreceksiniz… (Sürecek) &&&