Sindirim sistemi ağız ile başlayan ve anüs ile biten bir tüp geçit gibi düşünülebilir. Bizler yaşamak için ihtiyacımız olan enerjiyi, dışardan edindiğimiz yiyecekler ve içecekler yolu ile temin ederiz. Baktığınız zaman aslında sindirim sistemi, bizim için enerji kaynağı olan bu besinlerin enerji kaynağına dönüşmesini sağlayan sistem olduğu gibi bizleri dış dünyadan yiyecek ve içecekler aracılığı ile aldığımız zararlı etkenlere karşıda koruyucu bir bariyerdir aslında. Yani tek görevi sindirim yapmak değil aynı zamanda bağışıklık sistemimiz açısından da oldukça önemli bir yapıdır.
Sindirim, ağızda dişlerin mekanik parçalamayı sağlayan etkisi ile başlar bu sebeple iyi çiğnenmiş besinler midenin daha sağlıklı çalışması açısından önemlidir. Yavaş ve iyice çiğneyerek yemek yemek hem sindirim sistemi rahatsızlıklarının önüne geçer hem de kilo kontrolünde önemlidir. Bundan sonraki aşama yemek borusudur ve yutma işlevi ile ağız boşluğundaki yiyecek ve içecekler, peristaltik hareketler ile mideye taşınır. Yemek borusu alkolden ve asitten etkilenen bir yapıdır ve mide ile arasındaki kapakçık gevşediğinde mideden geriye kaçan asitli içerik buraya zarar verebilir. Bu sebeple sistemin düzgün işlemesi için ve bir sonraki organda veya dokuda hasar bırakmamak için her bölge için dikkat edilmesi geren şeyler vardır.
Mide içerdiği hidroklorik asit ile yiyeceklerin kimyasal parçalanmaya uğradığı yerdir. Yemekten hemen sonra hazımsızlık, şişkinlik, gaz gibi sorunlarınız varsa bir gastroenteroloğa görünebilirsiniz. Arkasında yatan sebebin gastrit mi yoksa mide asidi yetersizliğimi olduğunun tanısının koyulması önemlidir çünkü doktorunuzun uygun gördüğü tedavi protokolüne, tanıya uygun diyet programı düzenlenir. Mide asidinin yetersizliği midenin geç boşalmasına sebep olur, bu sebeple böyle bir teşhis aldıysanız yemeklerden önce limonlu (1/2 limon)yada elma sirkeli (1 tatlı kaşığı) yarım bardak su içebilirsiniz veya salatalarınıza limon veya sirke kullanabilirsiniz. Ayrıca asitli, şekerli gaz yapıcı içecekler, alkol, çok fazla çay, kahve tüketimi de mide ile ilgili şikayetleri tetikleyebilir. Kurubaklagiller ve kükürtlü sebzeler dediğimiz lahana, brokoli, karnabahar, turp, soğan, sarımsak gibi besinlerin gaz yapıcı etkisi vardır. Ayrıca domates, salça, turunçgiller, baharat, zeytin, kavrulmuş kuru yemiş tüketimi de sıkıntıya sebep olabilecek besinler olarak sıralanabilir.
Bunların yanında bazen tek sorun beslenme değil mide iç duvarında yaşayan Helicobakter Pilori dediğimiz bir bakteri de olabilir. Bu bakteri mide asidi düştüğü zaman, mide iç duvarından dış duvarına çıkarak çok rahatsız edici sorunlara sebep olabilir ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Sindirim sisteminde ağrı, gaz, kramp, şişkinlik, kusma veya ishal gibi sorunların sebeplerini sıralayacak olursak çok fazla şekerli ve unlu besin tüketimi, asitli ve alkollü içecekler, geçirilen bakteriyel enfeksiyonlar, zehirlenmeler, ilaçların yan etkileri, gıda katkı maddeleri, işlenmiş paketli ürün tüketimi ve gıda intoleranslarını sayabiliriz.
Laktoz içeriği nedeniyle süt ve süt ürünleri yada gluten içeriği nedeniyle unlu mamüllere karşı gıda intoleransında yapılacak olan en önemli şey bu besinleri tüketmemek yada tolere edilebilecek miktarda ve sıklıkta tüketmek olabilir. Su tüketimi bizim için çok önemlidir ancak midenizde bu tarz sorunlar varsa öğün öncesinde, sırasında veya hemen sonrasınca bolca su içmek çok doğru olmayacaktır. Yemek yerken ayrıca porsiyon ölçüleri konusunda dikkatli olunabilir. Hazımsızlık sorununuz varsa daha az miktarlarda ancak daha sık yemek yemeyi deneyebilirsiniz. Genel olarak bunlara dikkat edildiği takdirde şikayetlerinizin azaldığınızı fark edeceksinizdir ancak kişiye özel hassasiyet yaratan etkenlerde vardır. Stres ile ilgili olarak ,uzun süreli stresin en çok etkilediği organlar sindirim sistemindeki organlar olup özellikle midedir. Spesifik gıda hassasiyetleri ise kişinin gözlemleri doğrultusunda belli olur bu noktada öğün sonrası durum değerlendirmesi yapmanız faydanıza olacaktır.