GONCAGÜL KONAŞ


Genç Sağlık Sendikası, Ekim ayı değerlendirme toplantılarını sağlık alanının farklı birimlerinde görev yapan kadın çalışanların katılımıyla gerçekleştirdi. Toplantılarda kadın sağlık emekçileri, sahadaki gerçekleri ve mesleğin duygusal yükünü gözler önüne serdi. Acil servis, yoğun bakım ve doğumhane gibi kritik alanlarda görev yapan kadınlar; şiddet, uzun nöbetler, yetersiz güvenlik önlemleri ve mesleki adaletsizlik gibi sorunları dile getirirken, bir yandan da görevlerine duydukları inanç ve vicdani sorumlulukla ayakta durduklarını vurguladı. Ortak mesaj ise netti: “Sağlıkçının emeği görünür olsun, sesi duyulsun.”

“KADIN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ GÜCÜ DAHA ÇOK GÖRÜLMELİ”

Acil servis çalışanı Zeliha Sert, mesleğini sevgiyle yaptığını ancak özellikle kadın sağlık çalışanlarının yaşadığı fiziksel ve duygusal yükün görmezden gelindiğini belirtti.
Sert, “Acil servis çok yoğun bir ortam ve her an hızlı karar verip müdahale etmek gerekiyor. Kadın bir çalışan olarak özellikle fiziksel güç gerektiren durumlar, uzun nöbetler ve stres bizim için daha yorucu olabiliyor.” dedi.

Acil serviste sıkça şiddetle karşılaştıklarını da dile getiren Sert, “Zaman zaman hasta ve yakınlarından kaynaklanan baskı ve şiddetle de karşılaşabiliyoruz. Buna rağmen bir hastanın iyileştiğini görmek, bir teşekkür duymak tüm yorgunluğu unutturuyor. İşimi severek yapıyorum ve kadın sağlık çalışanlarının emeğinin daha çok görülmesini istiyorum.” ifadelerini kullandı.

“ACİL SERVİS, HAYATIN EN ÇIPLAK HALİYLE YÜZLEŞTİĞİMİZ YER”

Kars’ta acil serviste paramedik olarak görev yapan Mehtap Kankılıç, sağlık personelinin duygusal ve fiziksel dayanıklılığının sınandığı en ağır birimlerden birinde çalıştıklarını anlattı.
“Acil servis, hayatın en çıplak, en filtresiz halini gördüğümüz yerdir” diyen Kankılıç, “Kapıdan giren her hasta bir hikaye, her vaka bir dram. Bizler ise o hikayenin ortasındaki sessiz tanıklarız.” sözleriyle görevinin insani boyutuna dikkat çekti.

Kankılıç, sağlık çalışanlarının yalnızca teknik görev yapmadığını belirterek şöyle devam etti:
“Biz hastanın ilk gördüğü yüz, kriz anında yakını sakinleştiren ses ve doktorun sağ koluyuz. Çok yönlü olmak zorundayız; saniyeler içinde karar verme yeteneği, fiziki güç ve tükenmeyen bir merhamet gerekiyor.”

Ancak en büyük zorluğun duygusal yük olduğunu vurgulayan Kankılıç, “Kars'ın dondurucu soğuğunda, gece yaralarında, elimizden kayıp giden bir cana şahit olduğumuzda o derin acıyı bir kenara bırakmalıyız. Ağlayan bir anneye, panikleyen bir eşe moral verirken kendi içimizdeki o fırtınayı susturmak zorundayız.” dedi.

Kankılıç sözlerini şöyle tamamladı: “Canımızı hiçe sayarak oradayken bize yönelik en ufak bir saygısızlık ya da tehdit tüm adanmışlığımızı sarsıyor. Ama bir hastanın gözündeki minnet, bütün zorlu nöbetleri anlamlı kılıyor. Biz sadece görevimizi yapmıyoruz, bir umudu ayakta tutuyoruz.”

“YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDAKİ ÇİZGİDE VİCDANLA ÇALIŞIYORUZ”

Yoğun bakım hemşiresi Fatma Türkeli, yoğun bakım çalışanlarının “her gün yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide” görev yaptığını ifade etti. “Gecemiz, gündüzümüz birbirine karışıyor. Monitör sesleri, alarm ışıkları arasında bir yandan bilimi, bir yandan insanlığı korumaya çalışıyoruz” diyen Türkeli, hemşirelerin sadece teknik bir görev yapmadığını, aynı zamanda insani bir sorumluluk taşıdığını vurguladı.

Türkeli, toplumda sağlık çalışanlarına yönelik önyargıların kırılması gerektiğini belirterek, “Bazen bir cümle yüreğimize dokunuyor: ‘Siz hastalarımıza yeterince bakmıyor musunuz?’ Oysa biz her gün, en savunmasız halleriyle karşımızda yatan canlara kendi ailemizden biriymiş gibi bakıyoruz.” dedi.

“Bazen bir yaşlı hastamızın alnını okşarken, bazen nefes alamayan birinin başında sabahlarken yalnızca tedavi etmiyoruz, onlara sağlıklarını geri veriyoruz. Her yaşlı göz bize emanet edilmiş bir ömür ve biz o emanete mesleğimizin onuruyla sahip çıkıyoruz” sözleriyle duygularını dile getirdi.
Türkeli, “Yorgunuz evet ama şefkatimiz, inancımız ve görev bilincimiz bizi ayakta tutuyor. Biz hastalarınızın başındayız ve vicdanla çalışıyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.

“EBELİK, KADININ GÜCÜNÜN VE ŞEFKATİN SOMUT HALİDİR”

Erzurum’da görev yapan ebe Şura Yılmaz, mesleğinin doğum anındaki kutsal sorumluluğuna dikkat çekti. “Soğuk havalarda zorlu yolların ardından bir kadının elini tutup ‘buradayım’ demek bazen tüm yorgunluğunu unutturur” diyen Yılmaz, “Her doğum sadece bir bebeğin değil, her annenin ve insanlığın yeniden doğuştur.” ifadelerini kullandı.

Kadın dayanışmasını vurgulayan Yılmaz, “Her doğumda kadın dayanışmasının, sevginin, sabrın ne kadar kutsal olduğunu bir kez daha hatırlarız. Ebelik sadece bir meslek değil, kadının gücünün ve şefkatin somut halidir. İlk hayatın başladığı ilk anda oradayız, sessizce ama yürekle.” dedi.

“SAĞLIKÇI ANNELER AİLELERİNDEN EN UZAK KALAN KESİM”

Hemşire Züleyha Korkmaz Çalık, sağlık çalışanı annelerin yaşadığı zorluklara ve güvenlik sorunlarına değindi. “Bizim görev tanımımız sadece ilaç uygulamak ya da serum takmak değil. Biz, hastane yaşam kalitesini artıran, doktorun en yakın destekçisi, hastanın en güvenli limanıyız” diyen Çalık, mesleki yükün karşılığının alınmadığını belirtti.

“Bugün birçok hemşire doğum izninin kısalığından dolayı bebeklerini erken yaşta bakıcıya veya aile büyüklerine bırakmak zorunda kalıyor. Aile yılı ilan edilen bu dönemde bile sağlıkçı anneler, ailelerinden en uzak kalan kesimlerden biri olmaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Çalık ayrıca sağlık kurumlarında güvenlik önlemlerinin yetersizliğine dikkat çekerek, “Birçok hastane girişinde etkili güvenlik kontrolü bulunmuyor. Tehlikeli materyallerin kolayca içeri sokulabildiği bir ortamda biz sağlık çalışanları her nöbette potansiyel bir tehlikeyle karşı karşıyayız.” dedi.

“YETKİSİZ SORUMLULUK, HEMŞİREYE HAKSIZLIKTIR”

Ankaragücü’nün talebi reddedildi!
Ankaragücü’nün talebi reddedildi!
İçeriği Görüntüle

Hemşire Gülşah Bengü Işık, hemşirelik mesleğinde yıllardır çözülmeyen “yetki-sorumluluk” dengesizliğini gündeme taşıdı.
“Hemşirelere sorumluluk veriliyor ancak yetki verilmiyor. Sorumluluğun olduğu yerde yetki yoksa, hem mesleki işleyişte hem insan hayatında risk vardır” diyen Işık, mesleki adalet çağrısı yaptı.

Işık, “Yetkisiz sorumluluk mesleki adaletsizliktir. Hemşirelik meslek yasası güncellenmeli, yetki alanları güçlendirilmelidir. Klinik hemşirelik rollerine göre ileri yetki ve uzmanlaşma tanımları yapılabilir.” önerisinde bulundu.

Muhabir: Haber Merkezi