Günümüzde medya, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi.  Televizyon, internet, sosyal medya ve diğer medya kanalları bilgiye erişimimizi kolaylaştırdığı gibi aynı zamanda çeşitli içeriklerle de sürekli etkileşim halinde olmamıza neden oluyor.
Ancak bu içeriklerin bazen şiddet içerikli olması psikolojik sağlığımız üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.  Medya şiddetinin psikolojik etkileri oldukça geniş kapsamlıdır.   İlk olarak, desensitizasyon yani duyarsızlaşma etkisinden bahsetmek gerekir.
Şiddet içerikli medya, bireylerin şiddete karşı duyarlılığını azaltabilir.

Sürekli olarak şiddet içeriklerine maruz kalmak şiddetin normal ve kabul edilebilir bir davranış olduğuna dair yanlış bir algı oluşturabilir.  Özellikle çocuklar ve gençler, bu tür içeriklere daha fazla maruz kaldıklarında şiddeti bir problem çözme aracı olarak görme eğiliminde olabilirler. Bunun yanı sıra, şiddet içerikli medya bireylerde artan korku ve kaygı düzeylerine neden olabilir.
Dünya, medya tarafından sürekli tehlikeli ve korkutucu bir yer olarak sunulduğunda bireyler sürekli bir güvensizlik ve kaygı hali içinde olabilirler.  Bu durum günlük yaşamda daha temkinli ve çekingen davranışlara yol açabilir.  Özellikle travmatik olaylara maruz kalmış bireyler şiddet içerikli medyayı izlediklerinde bu olayları tekrar yaşayabilirler ve bu da travmanın etkilerini artırabilir.
Davranışsal etkiler de göz ardı edilmemelidir.

Özellikle çocuklar ve ergenler, şiddet içerikli medya içeriklerini model alarak agresif davranışlar sergileyebilirler.  Bu, okulda veya sosyal çevrelerinde uyum sorunlarına yol açabilir.  Ayrıca bu tür içeriklerin sürekli olarak tüketilmesi, bireylerin empati yeteneklerini de olumsuz etkileyebilir. Medya şiddetinin bu olumsuz etkileriyle başa çıkmak için bazı stratejiler geliştirmek mümkündür.
Medya okuryazarlığını artırmak büyük önem taşır.  Bireylerin izledikleri içerikleri eleştirel bir gözle değerlendirmeleri ve bu içeriklerin etkilerini fark etmeleri sağlanmalıdır.  Aileler, çocuklarının medya tüketimini yakından takip etmeli ve onları şiddet içerikli içeriklerden korumalıdır. Çocuklara izledikleri içeriklerin gerçek olmadığını ve şiddetin kabul edilebilir bir davranış olmadığını anlatmak önemlidir.
Şiddet içerikli medya tüketimini sınırlamak da etkili bir stratejidir.

Günlük medya kullanım süresi sınırlandırılmalı ve şiddet içerikli içeriklerin yerine daha olumlu ve eğitici içerikler tercih edilmelidir.
Medya kullanım alışkanlıklarını değiştirmek, bireylerin psikolojik sağlığını korumada önemli bir adım olabilir. Son olarak, psikolojik destek almak da önemlidir.  Medya şiddetinin olumsuz etkilerini hisseden bireyler, bir uzmandan yardım alarak bu etkilerle başa çıkma yollarını öğrenebilirler.  Terapi, bireylerin korku ve kaygı düzeylerini azaltmada, travmatik deneyimlerle başa çıkmada ve agresif davranışları kontrol etmede yardımcı olabilir. Medya şiddetinin psikolojik sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerini fark etmek ve bu etkilerle başa çıkmak için çeşitli stratejiler geliştirmek büyük önem taşır.  Unutulmamalıdır ki sağlıklı bir medya tüketimi, genel ruh sağlığımızı korumak için kritik bir rol oynamaktadır.