Hayatın yoğun temposu içinde en çok aradığımız şeylerden biri, aslında çok basit gibi görünen ama derinlerde çok kıymetli olan bir duygudur: kendini güvende ve huzurlu hissetmek.
İnsan ruhu, yalnızca barınmak ya da karnını doyurmakla tatmin olmaz.
Aynı zamanda varlığını güven içinde sürdürmek ve içsel dinginliğe ulaşmak ister.
Kendini güvende hissetmek sadece dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korunmak değildir.
Bu duygu; sevildiğini bilmek, anlaşılmak ve değer görmekle güçlenir.
Çocuklukta anne-babanın kollarında başlar, ilerleyen yıllarda arkadaşlar, iş ortamları ve toplumsal bağlarla yeniden şekillenir.
Güven duygusu ruh için bir kök gibidir; sağlam olduğunda ayakta tutar, kırıldığında ise hayatınızın her alanına sarsıntı getirir.
Huzur ise güvenin tamamlayıcısıdır.
İnsan, kaygılarından ve sürekli tetikte olma halinden biraz olsun uzaklaştığında iç dünyasında derin bir sakinlik bulur.
Bu huzur çoğu zaman büyük ve görkemli anlarda değil, küçük ayrıntılarda kendini belli eder.
Sabahın sessizliğinde, samimi bir tebessümde ya da günün sonunda duyulan derin bir nefeste gizlidir.
Güvende ve huzurlu hissetme isteği, insana özgü en doğal arayışlardan biridir.
Çünkü belirsizlik, kaygı ve güvensizlik hissi zihni yorarken; güven ve huzur güç verir, dayanıklılık kazandırır.
Günümüz dünyasında sürekli değişen şartlar, ekonomik dalgalanmalar ve sosyal medyanın yarattığı kıyaslanmalar bu ihtiyacı daha da görünür hale getiriyor.
Kendinize Katabilecekleriniz:
• Sınırlarınızı fark edin: Huzuru bulmak başkalarının beklentilerine göre değil, kendi iç değerlerinize göre yaşamaktan geçer.
• Sağlam bağlar kurun: İnsan yanında kendisini olduğu gibi kabul eden kişilerle var oldukça güven hissini pekiştirir.
• Küçük anları çoğaltın: Huzur çoğu zaman büyük planlarda değil, günlük yaşamın sıradan ama samimi anlarında gizlidir.
Unutmayalım ki güven ve huzur ruh sağlığının temel taşlarıdır.
Bu iki duygu eksik olduğunda zihin sürekli alarmda kalır ama onları hissettiğinizde hayatı daha anlamlı ve dayanılır kılar.