Kimi zaman kendinizi sebepsiz yere keyifsiz, kaygılı ya da dalgın hissedersiniz.

Nedeni uykusuzluk mu, iş stresi mi, ilişkiler mi derken zihninizi sorgular durursunuz.

Oysa çoğu zaman göz ardı ettiğiniz bir yerden sinyal geliyor olabilir: bağırsaklardan.

Son yıllarda bilim dünyasında hızla gelişen bir alan var: bağırsak ve beyin arasındaki bağlantılar.

Eskiden yalnızca sindirimle görevli olduğunu düşündüğümüz bağırsaklar, bugün duygularınız, ruh haliniz ve hatta davranışlarınız üzerinde etkili bir organ olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu etkileşime ‘’bağırsak-beyin ekseni’’ adı veriliyor ve bu eksende en kritik rol, bağırsaklarınızda yaşayan mikroorganizmalar yani mikrobiyota üstlenmektedir.

Vücudumuzda trilyonlarca bakteri yaşıyor ve büyük bölümü bağırsaklarda bulunuyor.

Bu mikroplar sindirime yardımcı olmaktan fazlasını yapıyor; bağışıklık sistemiyle iş birliği içinde çalışıyor, hormon üretimini etkiliyor ve bazı nörotransmitterlerin üretiminde pay sahibi oluyor.

İlginç olan ise ruh halinizi etkileyen kimyasalların, örneğin serotonin gibi, büyük kısmının bağırsak kaynaklı olmasıdır.
Mutluluk hissiyle ilişkilendirilen bu maddenin neredeyse tamamına yakını sanılanın aksine beyninizde değil bağırsaklarda üretilmektedir.
Bağırsak florasında meydana gelen dengesizliklerin sadece sindirim sorunlarına değil, aynı zamanda ruhsal çöküntü, anksiyete ve hatta dikkat dağınıklığı gibi durumlara da zemin hazırlayabileceği düşünülüyor.

Bir başka deyişle, psikolojik dengenin temeli, mideyle bağırsakların derinliklerinde atılıyor olabilir.
Beslenme alışkanlıkları burada kilit rol oynamaktadır.

Fast food, hazır gıdalar, rafine şeker ve katkı maddeleriyle dolu yiyecekler, bağırsak dostu bakterilerin düşmanıdır.
Buna karşılık lif oranı yüksek sebzeler, fermante gıdalar ve doğal besinler, bağırsak florasını destekleyerek hem bedensel hem de zihinsel iyiliğe katkı sağlamaktadır.

Sağlıklı bağırsak florasına sahip bireylerin ruhsal olarak daha dengeli olduğu son yıllarda yapılan pek çok çalışmada ortaya konmuştur.
Bu durum elbette ki psikolojik rahatsızlıkların yalnızca beslenmeyle çözülebileceği anlamına gelmiyor.

Ancak yeme alışkanlıklarımızın duygu durumumuz üzerindeki etkisini görmezden gelmek de mümkün değildir.

Terapi, ilaç ya da diğer ruh sağlığı destekleri kadar tabağımızın içeriği de kendinizi nasıl hissettiğinizi belirliyor.

Tüm bu bilgiler ışığında şunu söylemek mümkün: Duygusal dünyamız sadece düşüncelerimizin değil, bedenimizin de bir yansımasıdır.
Özellikle de içimizde yaşayan görünmez yol arkadaşlarımız olan bakterilerin...

Kendinize iyi bakmanın yolu sadece zihinsel egzersizlerden değil, aynı zamanda dengeli ve bilinçli beslenmeden geçiyor.

Belki de kendinizi iyi hissetmenin ilk adımı, bugünden itibaren bağırsaklarınızı da dinlemeye başlamaktır.

Çünkü bazen içinizden gelen sesi duymak için aslında midenizi anlamanız gerekir.