Bir bebek dünyaya gözlerini açtığında henüz farkında olmasa da içine doğduğu kültürün sessiz işleyen bir dili vardır.

Bu dil, onun yaşamında sadece kelimeleri değil; değerleri, ilişkileri ve hatta kendine bakış biçimini de şekillendirir.
Anne ve babalar da kendi çocuklarının kültürel ikliminde yetişmiştir.
Bu yüzden ebeveynlik anlayışları çoğu zaman geçmişten getirdikleri bu mirasın izlerini taşır.
Örneğin, “Çocuk araya girmez, söz büyüklerde kalır’’ gibi anlayışlarla büyümüş bir anne-baba, farkında olmadan çocuğunun kendini ifade etme alanını daraltabilir.
Tam tersine, açık iletişim kültüründe yetişmiş bir ebeveyn, çocuğunun duygularını ve düşüncelerini dile getirmesini daha kolay kabullenir.
Bu durum yalnızca gözleme dayalı bir düşünce değil araştırmalarla da destekleniyor.
Türkiye’nin farklı bölgelerinde yapılan nitel bir çalışmada, geleneksel değerlere sahip bölgelerde ebeveynlerin çocuklarının uyumlu, itaatkâr ve duygularını kontrollü ifade eden bireyler olmalarını beklediği; daha bireyci değerlere sahip bölgelerde ise bağımsız karar alabilen, kendini açıkça ifade eden çocuk yetiştirmenin öne çıktığı bulunmuştur.
Araştırma, kültürel farkındalığın ebeveynlerin çocuklarının hem kültürel değerlerini hem de kişisel özellikleriyle büyümelerine yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Çocuk için kültür bir yandan güvenli bir çerçeve diğer yandan yol gösterici bir haritadır.
Ona hangi davranışların onaylandığını, hangilerinin hoş karşılanmadığını öğretir.
Ancak bu harita, çocuğun kişisel eğilimleriyle zaman zaman çakışabilir.
Örneğin, kendi kararlarını alma isteği güçlü bir çocuk, topluluk uyumu ön planda olan bir kültürde “fazla bireyci’’ diye eleştirilebilir.
Kültür aynı zamanda duyguların nasıl yaşanacağını da belirler.
Bazı toplumlarda öfke, üzüntü ya da hayal kırıklığı dile getirilmeden bastırılır; bazılarında ise bu duyguların ifade edilmesi teşvik edilir.
Bu fark, çocuğun duygusal becerilerini, kendine güvenini ve çevresiyle kurduğu bağı doğrudan etkiler.
Psikoloji açısından kültür sadece aile içi ilişkileri değil problem çözme biçimini, sevgiyi gösterme yollarını ve hayata karşı tutumu da şekillendirir.
Burada farkındalık çok önemlidir.
Kendi kültürel alışkanlığınızı tanıdığınızda hangi davranışlarınızın size ait, hangilerinin size öğretilmiş olduğunu ayırt edebilirsiniz.
Kültür hayatımızın temel taşlarından biridir.
Ancak bu temeli nasıl kullanacağımız, nerede koruyup nerede yeniden şekillendireceğimiz, anne-baba ve birey olarak bizlerin bilinçli tercihlerine bağlıdır.
Sağlıkla kalın.