Henüz 10 Ağustos 2014 günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin üzerinden 2 gün geçmişti ki CHP’de fokurdayan muhalefet kazanı patladı. CHP’deki ulusalcı isimlerden Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve 5 Milletvekili, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na “Koltuğu bırak! Kurultaya gitme erdemi göster! Çağrısıyla isyan bayrağı açtılar.
Bu bayrağın arkasında siperlerde bekleyen Deniz Baykal ve Önder Sav ikilisinin parti içi kadroları da bulunuyordu.
CHP’de “Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına” başından beri tepki gösterenlerin hiç haklı tarafları yok muydu? Vardı… Hem de çok vardı. CHP, 30 Mart 2014 ve 10 Ağustos 2014 seçimlerinden de AKP’ye yenik düşmüştü. Bu acı faturayı CHP seçmenine kesen ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu kuşatmış olan “seçim kaybetme hastalığına yakalanmış, örgütten gelmeyen kadrolara” ve bu kadrolara partiyi teslim etmiş olan Kemal Kılıçdaroğlu’na bunun hesabının sorulması gerekiyordu.
İşte parti içi muhalefet şimdi bu acı faturanın hesabını soruyordu. Soruyu tersinden soralım!
Ya Cumhurbaşkanlığı seçimini CHP ve MHP’nin “Çatı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu kazansaydı” örgütten gelmeyen Emine Ülker Tarhan’ın liderliğini yaptığı ulusalcı yapı o zaman; “Sayın Kılıçdaroğlu ne güzel yaptınız! RTE’nin Cumhurbaşkanı olmasını, Atatürk’ün köşküne bir şeri düzen adamının çıkmasını engellediniz!” diye alkış mı tutacaklardı? Kurultay bayrağını açanlara CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yanıtı gecikmedi:
“Biz bu ülkeye demokrasiyi getiren bir partiyiz. Parti disiplinine sıkı sıkı bağlı olduğumuzu herkesin bilmesi gerekir. Bir arkadaşımızın adaylığını koyması bizim geleneğimizde vardır.
Basın toplantısı yapan arkadaşlara söylemiştim. İmzaları toplayın hemen kurultay yapacağım diye. Delegeler ya da genel başkan vasıtasıyla kurultay toplanır. Elbette bir zaman ve takvim olacaktır.
Ben hiç bir delegeye bana oy verin diye bir arayış içine girmeyeceğim. Başka adaylar da olabilir. Adaylığı (Muharrem İnce) beni memnun eder. Benim gurup başkanlığından almam diye bir düşüncem söz konusu değil.” dedi…
Öteden beri sürekli iç sorunlar yaşayan CHP’de parti içi klikler partinin dışa dönük, iktidar seçeneği bir parti olduğunu, CHP’ye oylarını esirgeyenlere anlatılmasını engelliyordu.
Ama Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları gösterdi ki, CHP tabanında milyonlarca kişi Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermedi. İhsanoğlu’nun oyu yüzde 38,5 dolayında kaldı. Bu yenilginin mimarları CHP’den Kılıçdaroğlu, MHP’de ise Bahçeli’ydi.
Üstelik bu yenilgi çok ağır bir yenilgiydi. Şimdi CHP’de öfke dalgaları genel merkezin kapısına dayanmıştı. Kılıçdaroğlu ve ekibi kendilerini boğulacakmış gibi hissediyorlardı.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ’de bu öfke dalgalarına kapılmıştı.
İnce: “Ortada büyük bir hezimet var. Hâlâ susmak ve başarılıyız demek yakışmıyor. Bu durumu kabullenemeyiz, geçiştiremeyiz. Yurttaşlarımızın umutsuzluğa sürüklenmesini ve partimin eriyip gitmesini seyretmeyeceğim.
Bu kötü sonucu öngördüm, uyardım ama partime zarar vermemek için sustum ve seçimi kazanmak için çalıştım.
Atatürk’ü terk eden, emeği önemsemeyen, kuruluş felsefesinden uzaklaşan, solu yok sayıp çareyi sağda arayanlar CHP ’¬de başarılı olamaz!” diyordu. İncenin bu eleştirisine “hayır” diyebilir misiniz? (Sürecek) &&&