Sevgili okurlarım,
Bu hafta da sizlerle, toplumun içinde sessizce büyüyen ama aslında hepimizin hayatına bir şekilde değen bir konuyu paylaşmak istedim. Son yıllarda özellikle 35–55 yaş aralığında belirgin şekilde artan bir dönüşüm isteği var. Yıllardır aynı rutini sürdüren, aynı şehri yaşayan, aynı trafikte kaybolan, aynı sorumlulukların ağırlığını omuzlarında taşıyan birçok yetişkin bir noktada kendine şu soruyu sormaya başladı:
“Ben bu hayatı gerçekten kendim için mi yaşıyorum, yoksa yıllar önce seçtiğim bir düzeni sürdürmek için mi?”
Eskiden bu tür sorgulamalar daha çok gençlere ait bir arayıştı. Ancak bugün yetişkinlerin büyük bir kısmı yaşamlarını yeniden gözden geçiriyor. Araştırmalar, çalışanların %60’ından fazlasının önümüzdeki dönemde iş değiştirmeyi düşündüğünü gösteriyor. Bu oran sadece ekonomik bir arayıştan ibaret değil; tam tersine, insanların artık daha anlamlı bir yaşam kurma isteğinin dışa yansıması. Çünkü günümüz dünyasında yetişkinler, yalnızca geçinmenin değil, gerçekten yaşamanın peşine düşmeye başladı.

Büyük şehirlerin temposu, ekonomik dalgalanmalar, ilişkilerdeki yorgunluk, dijital dünyanın bitmek bilmeyen hızı ve insanların içsel yalnızlıkları birçok bireyin yaşamını yeniden değerlendirmesine neden oluyor. Bir zamanlar “benim için artık geç” diyenler bile bugün daha farklı düşünüyor. Çünkü yaş ilerledikçe insan anlıyor ki hayat, başkalarının yazdığı bir senaryoyu sürdürmek değildir; cesaret edip kendi cümlelerini kurabilmektir.
Bu yüzden pek çok yetişkin içten içe aynı isteği taşıyor:

Hayatı yeniden kurmak. Kimi bu değişimi küçük adımlarla başlatıyor. Haftada kendine ayırdığı bir saat, uzun süredir ertelediği bir kitap, bir eğitim programına katılmak, yeni bir hobi edinmek bile kişide büyük bir değişimin kapısını aralayabiliyor. Çünkü insan kendini fark etmeye başladığında hayatın neresinde durduğunu daha net görüyor.


Kimi ise daha büyük adımlar planlıyor: Şehrini değiştirmek, işini bırakmak, yeni bir mesleğe yönelmek, yıllardır içinde biriken duyguları onarmak, yıpranan ilişkileri yeniden değerlendirmek veya kendine yeni bir yaşam alanı oluşturmak… Her adımın arkasında aynı arayış var:
Kendine dönmek.


Psikologların son yıllarda yaptığı değerlendirmeler de bu değişimi doğruluyor. Danışmanlık alan kişilerin önemli bir bölümü artık mutsuzluklarını değil, değişme isteklerini konuşuyor. Yani mesele hayatı tamir etmek değil; hayatı yeniden şekillendirmek. Bu, bireysel bir tercih olmanın çok ötesinde; toplumun içinde gelişen yeni bir bilinç hâli.

Çünkü insanlar artık hayatta kalmak yerine yaşamak istiyor. Sabretmek değil, ilerlemek istiyor.

Günleri tüketmek değil, günlerin kendilerine değer katmasını istiyor.
Ve belki de en önemlisi; insanlar kendilerini yeniden hatırlamak istiyor.

Günümüz dünyasında yaşamın hızına kapılan, sorumluluklarla yorulan, iç sesini uzun süre duyamayan yetişkinler şimdi kendilerine dönmenin yollarını arıyor. Bu sadece bir değişim değil, aynı zamanda bir iç toparlanma, bir kendine gelme hâli.

Hayat, “bitti” denilen yerden değil; “başlamak istiyorum” denilen yerden şekillenir.
Hangi yaşta olunursa olunsun, insan kendi yoluna dönme cesaretini bulduğunda yaşam bambaşka bir anlam kazanır. Çünkü önemli olan yaş değil, insanın kendine ayırdığı niyet ve aldığı kararın gücüdür.

Sevgili okurlarım,
Belki siz de bir süredir içinizde bir şeylerin değiştiğini hissediyorsunuz. Belki yıllardır susturduğunuz bir ses, size yeniden kendinizi hatırlatmaya çalışıyordur. O sesin söylediği şey aslında çok basit:
“Ben hâlâ varım… ve hâlâ benden bir şeyler olabilir.”

Sonuç olarak, hepimiz bir gün aynı soruya geliyoruz:
“Gerçekten yaşamak istediğim hayata ne kadar yakınım?”
Bütün mesele, bu sorunun cevabını cesaretle arayabilmekte.

Hayat hepimize zaman zaman durmayı, düşünmeyi ve yeniden başlamayı öğretir.
Önemli olan, kendi sesimizi duymaktan vazgeçmemek ve her yeni günün bize sunduğu imkânları fark edebilmektir.
Bir sonraki hafta farklı bir konuyla, hayatın içinden yepyeni bir bakış açısıyla yine sizlerle olacağım.
Sağlıkla, umutla ve kendinize iyi davranmayı unutmadığınız bir hafta dilerim.