“İklim Değişikliği ve Ankara”. Ankara Kent Konseyi, 12 Mayıs 2025 tarihinde bu başlıkla çok anlamlı ve etkili bir panel düzenledi.

İnsan, hayvan ve doğa konularına ve haklarına duyarlı bir insan olarak beni çok etkiledi bu panel. Aslında, iklim değişikliğinin Ankara’ya etkileri ve alınması gereken önlemler konuşuldu gibi görünse de panel, Türkiye ve lütfen abartılı bulmayın Dünya ve çok uzak gelecekte Uzayı da hedefleyen bir içerikte gerçekleştirildi.

Düzenleyenleri, yürütenleri ve tümü de birbirini tamamlayan konuşmacıları çok başarılı bulduğumu, bir ödev anlayışı ile belirtmek istiyorum.

Ankara Kent Konseyi Çevre ve İklim Meclisi Başkanı Ömer Şan, Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Mekin Tüzün’ün konuya ilişkin olarak açılışta yaptıkları konuşmalar da ayrı ayrı birer yazı konusu yapılabilecek içerikte idi.

Oturumun Başkanlığını Dr. Öğretim Üyesi Ayşegül Ak yürüttü.

Cumhuriyet Halk Partisi Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentler Başkan Yardımcısı Dr. Baran Bozoğlu “Nasıl Bir İklim Kanunu”, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Kurucu Yönetim Kurulu üyesi Tekin Altuğ “İklim Krizinin Büyükşehirlere Etkisi”, Türkiye Barolar Birliği, Çevre ve Kent Komisyonu Sekreter üyesi Av. Dr. Fevzi Özlüer “Neoliberal Düzenlemeler ve İklim Kanunu”, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Balaban “Yerel Düzeyde İklim Değişikliği-Türkiye’de İklim Değişikliği Kanunu Süreci-Ankara’da İklim Değişikliği”, Ankara Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Temiz Hava Şube Müdürü “Ankara Büyükşehir Belediyesi İklim Çalışmaları” konularını işlediler.

Panelde dile getirilen birkaç görüşü sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

“Yasalar, topluma danışmadan acele ile hazırlanıyor, değiştiriliyor. Son 40 yılda tatlı suyun yüzde 60’ını kaybettik. Tarım alanları hızla azalıyor. İklim değişikliği, iklim krizi bir gerçek. İklim değişikliği ile mücadele edilmezse çok şey kaybedeceğiz. Doğayı korumak temelli politikalar geliştirilmelidir. İklim mücadelesi, büyükşehirlerde kazanılacak veya kaybedilecek. Tükettiğimizi yerine koymalıyız. İklim değişikliği ile mücadelede işletmecilik, kar ve zarar anlayışı olmamalı, konu piyasa koşullarının dışında kalmalı, kamu yararı, toplum yararı gözetilmelidir. Derelerin üstü kapatıldı, kirletildi, kaybedildi. Halk konuyu, sorunları ve tehlikeleri içselleştirmelidir. Toplumda farkındalık geliştirilmeli ve davranış değişikliği sağlanmalıdır.”

Ne yazık ki bu önerileri yapanların uygulamada, yürütmede ve denetlemede yetkileri yok. Ancak, böylesine etkinliklerde umutla ve kararlılıkla bilgilerini, dileklerini ve hatta duygularını paylaşmaları uzmanlık ve yurttaşlık ödevidir. Bu panelde bunu çok başarılı bir şekilde yerine getirdiler. Uygulama ve uygulatma görevi, Hükümetin, Hükümeti oluşturan Adalet ve Kalkınma Partisi ile destekleyenlerindir.

Türkiye ve Dünya, akıl ve vicdan dışı bir yoğunlukla toprağı, suyu ve havayı kirletmeyi sürdürüyor. Denizler, okyanuslar ve göller, çöplük haline getirildi. Bu çöpler, oralarda yaşayan canlılara tam bir şiddet. Betonlaştırılan kentlerde kar ve yağmur suları toprağa kavuşamıyor. Yapraklar, çiçekler ve meyveler de betonların üstünde çürüyor veya toplanıp çöplüklere atılıyor. Duyarlı olması istenen ve farkındalığa çağrılan halk, Ankara’yı ve ülkesinin her yerini çöplüğe ve küllüğe çevirdi. Ormanların ve tarım alanlarının katledilişine karşı direnen bir avuç insanın karşısına polis veya jandarma çıkarılıyor. Doğaya şiddet uygulayanlar, direnen halkın vergileri ile yaşayan siyasetçiler, kamu görevlileri ve güvenlik güçlerince korunuyor, doğa katliamları kolaylaştırılıyor.

Kentlerden bir örnek vermek istiyorum. Sokaklarda gelişi güzel ağaç budamalar, ağaç kesmeler. Meyvelere ulaşamasınlar diye sokağa yakın dalları, ağaçlara tırmanışı engellemek için alt dalları kesmeler. İnsanın ağaca, yeşile vahşi davranışı ve şiddetidir küçük, basit gibi görünen bu örnekler.

Şiddet, insana, hayvana veya doğaya gibi görünse de aslında her üç alana yöneliktir.

Haydi, şiddeti önleyecek, sevgi ve dostluğu sağlayacak olan insan melekler, kadın-erkek birlikte, dayanışma içinde, haydi…