Bugün toplumun bozulmasının en büyük sebebi olarak adaleti gösteriyorlar. Ben ise hâlâ birinci sırada eğitimin yer aldığını iddia ediyorum.

Sağlıklı düşünürsek, insanlar inancımıza göre eşit doğar. Anne sütüyle başlayan hayat, ilk yedi yılda şekillenir. Gelişim süreci; çevre, arkadaşlar, okul ve meslek hayatı ile devam eder. “Emr-i Hak” geldiğinde sona erer. Sonrasını bilemem. Ama uzun yaşamım boyunca, kimseye kötülük yapmayan insanların çocukları ve torunlarıyla birlikte sağlıklı, huzurlu bir ömür sürdüklerini gördüm. Haksızlık yapanların ise sürüm sürüm süründüklerine şahit oldum.

Hayat çok kısa; bir varsın, bir yoksun. İnsanlara haksızlık yapmaya devam eden makam ve mevki sahipleri olursa, ortada kaos çıkar. Bunun kazananı olmaz. Toplumun tamamı zarar görür.

Bugün yaşadığımız sıkıntıların sebeplerini doğru incelersek sağlıklı sonuçlara ulaşabiliriz. Bu insanlar nerede doğdu, nasıl bir ortamda büyüdüler? Anne babaları kim? Sülaleleri nereden geliyor? Hangi okulları bitirdiler, okul arkadaşları kimlerdi? Nerede işe başladılar? Amirleri, yöneticileri kimdi? Kimlerle ilişki kurdular? Yüksek mevkilere, servetlere nasıl ulaştılar? Sahip olduklarının hesabını verebiliyorlar mı? Aşırı zengin olanlar vergilerini eksiksiz ödedi mi? Hayatları boyunca çalıştıkları yerlerde arkadaşlarıyla ilişkileri nasıldı?

Tüm bunlara baktığımızda, bir insanın nasıl biri olduğu ortaya çıkar.

İyi eğitim almış, dini inancı olan, içinde Allah korkusu taşıyan; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu cennet vatanda, devletin imkânlarıyla yüksek makamlara ulaşmış biri, kimseye kötülük yapmaz. Kul hakkı ve yetim hakkı yemekten korkan, içinde Allah korkusu olan birine ne verirseniz verin, kötülük yaptıramazsınız, kandıramazsınız.

Ama bu değerlerden nasip almamış, Atatürk sayesinde makam mevki sahibi olmuş ama bunu idrak edememiş olanlara her türlü hainliği yaptırabilirsiniz.

Bu yüzden diyorum ki: Eğitim, eğitim, eğitim!

İyi bir eğitim verilirse:

  • Adalet kendiliğinden düzelir.

  • Anarşi olmaz.

  • Büyüklere saygı, küçüklere sevgi olur.

  • Kadınlara saygı duyulur, kadın cinayetleri son bulur.

  • Çocuklara tecavüz ve uyuşturucu kullanımı biter.

  • Komşuluk ilişkileri gelişir.

  • Herkes birbirine yardım eder.

  • Gelir dağılımında adalet sağlanır.

  • Tatil, eğlence gibi haklar huzurla kullanılır.

Eğitim sayesinde insanlar büyük devlet mensubu olur, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olur. Tüm dünyanın saygısını kazanır. Ben, iyi yetişmiş gençlerin dünyada yaşayan sekiz buçuk milyar insana faydalı buluşlarla refah, huzur, mutluluk ve neşeli ömürler sunacaklarına inanıyorum. Bana göre, Anadolu’da dünyaya gelen insanlar diğerlerinden daha üstün zekâ ile yaratılmıştır. 1980’li ve 90’lı yıllarda ortaya çıkan buluşlarda, icatlarda ve projelerde Türk gençleri vardır, Türk zekâsı vardır. Bunu tüm dünya biliyor ve saygı duyuyor.


Siyaset ve Onur

Dün gece İstanbul Gaziosmanpaşa’daki mitingde Özgür Özel’in söyledikleri çok önemliydi ve dikkate alınması gerekiyor. Eğer aynı şekilde insanların onurlarıyla oynanmaya devam edilirse, sonunu tahmin edemeyeceğim gelişmeler yaşanabilir. Bundan hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak zarar görürüz. Ülkenin nereye savrulacağını kimse tahmin edemez.

Son günlerde yaşananların AKP’ye ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a büyük zarar verdiğini görüyorum. Bu şekilde devam ederse sonu ne olur, tahmin edemiyorum. Toplumun karşısında hiçbir güç duramaz. Türkiye Cumhuriyeti büyük zarar görür.

AKP’nin kurucuları, halkın içinden gelen, büyük emek ve alın teriyle siyaset yapan insanlar. Onların söyledikleri dikkate alınmalı. Bu, AKP’nin lehine olur. Aksi hâlde, "Son pişmanlık fayda etmez; atı alan Üsküdar’ı geçer." Yıkım zalimlerin başına olur.


Sporda Ahlaklı Nesiller

Spor müsabakalarında sezon bitti. Yaklaşık iki aylık bir ara var. Kulüpler bu sürede transferlerle güçlenmeye çalışıyor. Kulüp başkanlarına tavsiyem şudur:
Takımınızın armasını taşıyacak sporcular ahlaklı, iyi eğitimli ve takım ruhuna sahip olsun. Şöhret peşinde koşan, sadece kendini düşünen, arkadaşlarına yardım etmeyen oyuncuları transfer etmeyin.

Barcelona, gençlerle harikalar yarattı ve şampiyon oldu. 17 yaşında bir genç, tüm dünyaya gençlerin neler yapabileceğini gösterdi.

Ben bir kulüp başkanı olsam, takımımın iyi futbol oynamasını, rakibe saygı duymasını isterim. Tıpkı Samsunspor gibi... Başarı o zaman kendiliğinden gelir.

Şöhreti olan ama aklı fikri parada olan, takımı bozan oyunculara fırsat vermeyin. Onlar, takım içinde virüs gibi davranır. Önceliğiniz, takım oyunu oynayan, zeki, çevik ve ahlaklı futbolculardan oluşan bir ekip kurmak olsun. Sakat numarası yapan, zaman çalan, sahtekârlık yapanlara kapınızı bile açmayın.

Zeki, çevik ve ahlaklı sporcuları takımın baş tacı yapın.