Sanırım kimden bahsedeceğimi anlamışsınızdır Kemal Bey’den, CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bahsedeceğim...
Eskilerin çok kullandığı “kifayetsiz muhteris” diye bir tabir vardır, bu tabir hırsı yüksek fakat aklı ve melekeleri hırsı karşısında yetersiz kalan kişileri tanımlamak için kullanılırdı.
Bu gibi kişilerin başarılı olması, yönettiği kurum ve hatta devletleri başarıya ulaştırması hiçbir zaman mümkün olmamıştır.
Bakın Kemal Bey kazanmayı bilmiyordu ama görünen o ki kaybetmeyi de bilmiyormuş!
Biliyoruz ki 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Bey’in herkesin uyarılarına ayak direyerek aday olması ve kaybetmesi hem CHP tabanında ve hem de halk nezdinde beklentileri boşa çıkarmış ve çok büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı.
İşin aslına bakarsanız onca uyarıyı dinlemeden bu kadar büyük bir başarısızlığı bizzat yaşayan ve halka da yaşatan bir politikacının kendi kendine istifa etmesi “bir iddiada bulundum başaramadım, özür dilerim” diyerek siyaseti bırakması, kenara çekilmesi gerekirdi ama Kemal Bey bunu yapmadı. Dahası koltukta oturmakta ısrarcı oldu ve neticede kurultayda CHP delegeleri onu o koltuktan kaldırdı yerine yeni bir Genel Başkan, Özgür Özel seçildi.
Kemal Bey’in bu kurultay sonucunu hazmedemediği de çok açık çünkü kurultayın sonucunu bekleyip kazanan rakibini kutlama nezaketini bile göstermedi bunu bile zul addetti, yapmadı salonu terk etmeyi tercih etti.
Sonrasını biliyorsunuz lüks büro tutmalar vs. vs.
Malum en son olarak girmediği 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimleri de kaybetti!
Yeni Genel Başkan Özgür Özel ve ekibinin başarısız olması için beslediği tüm umutlar boşa çıktı, Özgür Özel Genel Başkan olarak girdiği ilk seçimlerde çok büyük bir başarı elde etti. Bunlar beceremez, ağır bir yenilgi alırlar bende geri dönmek için kapıyı aralarım hayalleri güme gitti.
Özgür Özel 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde eldeki hemen hemen hiçbir belediyeyi kaybetmediği gibi bir çok yeni belediyeyi de kazandı ve dahası yıllar sonra AKP’yi geçerek, CHP’yi birinci parti konumuna getirmeyi de başardı.
Biliyorsunuz Kemal Bey kaybettiği seçimler ve kurultay sonrasında biraz susup oturacağına parti içi muhalefetin başı gibi davranarak zaten epey bir tepki toplamıştı.
Bu kadarla da kalmadı en son olarak KRT Televizyonuna çıkıp ağır ithamlarda bulunarak el yükseltti.
En çok da Recep Bey tarafından kullanılan “şaibeli kurultay” üzerinden topa girmesi eleştiri konusu oldu.
Yahu adama; bu kurultay düzenlendiğinde sen Genel Başkandın, partiyi sen yönetiyordun, eğer kurultayda bir şaibe varsa bunun sorumlusu sen olmaz mısın diye sormazlar mı?
Bakın Recep Bey siyaseti iyi bilir ve oyunu çok kurnazca oynar. Kazanmak için muhalefeti bölüp etkisizleştirmenin ve Akşener, Soylu, Kurtulmuş, Oğan olaylarında gördüğümüz üzere kendisine muhalif kesimleri devşirmenin de ustasıdır.
Aklı başı yerinde bir kişi için onun “şaibeli kurultay” ithamına verilmesi gereken tek cevap: “Beyefendi memleketi siz yönetiyorsunuz, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı, MİT ve benzeri kurumlar sizin kontrolünüzde parti kurultayları bu iki bakanlıktan gelen resmi görevliler denetiminde yapılmıyor mu? Sizin yönettiğiniz ülkede ana muhalefet partisinin kurultayına birileri şaibe karıştırıyor da siz bunu fark edemiyor ve engelleyemiyorsanız bu sizin suçunuz olur” demek değil midir?
Bunu demek yerine bu ithamı kullanmaya kalkmak akıl ve izan işimidir?
Bu ithamı kullanarak ben şaibeli bir kurultayda yenildim algısı yaratmaya kalkmak dürüstlüğe, mertliğe sığar mı?
Boş bir hırsa kapılıp böyle bir tuzağa düşülür mü?
Buradan Kemal Bey’i uyarmak isterim!
Tamam, Kemal Bey bir çok seçimi kaybettiniz ve başarısız oldunuz, en son kendi belirlediğiniz delegeler bile sizi istemedi Genel Başkanlığı da kaybettiniz ama bak böyle giderseniz demedi demeyin elde kalan tüm itibarınızı da kaybedeceksiniz!