AKP’li politikacı Hulusi Bey bu sefer eğitim konusunda topa girmiş ve gerçekten de skandal niteliğinde bazı açıklamalar yapmış!
Üstelik bu kişi Genel Kurmay Başkanlığı yapmış, Milli Savunma Bakanı olmuş, Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlılık, cumhuriyete ve anayasaya sadakat yemini etmiş görünüşte de aklı başı yerinde biri…
FETÖ’cülerin 15 Temmuz hain kalkışmasında ümüğü sıkılmış, neredeyse boğazlanıp öldürülüyormuş ama görünen o ki hala akıllanmamış olmalı ki eğitimi dini eğitime indirgemek, medrese öğretimine dönüştürmek, tarikat ve cemaatlere teslim etmek istiyor.
Hatırlayın Hulusi Bey; 15 Temmuzda sizin ümüğünüzü sıkan, Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalayan, Cumhurbaşkanımızın hayatına kastedip yüzlerce kişiyi öldürüp yaralayanlar sizin kafanızdaki politikacıların “Allah korkusu olsun” diye yetiştirdiği, “alnı secdeye değiyor” diye devlet kadrolarına alıp, koruyup kolladığı, güçlendirdiği kişiler değil miydi?
Hulusi Bey: “Eğitimin amacı ne? Eğitim bilgi değil arkadaşlar. Bilgi üniversitede oluyor. Bilgi meslekte oluyor. Eğitimin amacı; ‘ bir Allah korkusu, iki kuldan utanma’. Eğer bu verilemezse ki bazı sıkıntılarımız var eğitimle yakından ilgilenenlerin bildiği gibi şurada gördüğümüz tablo olur. Bu sefer ateistle mi uğraşacaksın? Deistle mi uğraşacaksın? LGBT’yle mi uğraşacaksın? Uyuşturucuyla mı uğraşacaksınız? Şaşırırsınız. Ondan sonra başlıyoruz savcı nerede? Polis nerede? Arkadaşlar savcıyla polisle bu iş olmaz. Bu işin adı, bu işin başı, bu işin ilacı eğitim, eğitim, eğitim!” Demiş.
Hulusi efendinin vurgu yaptığı “Allah korkusu” aşılanan, dini eğitim veren medrese kıvamındaki kurumlardan çıkanların kolaylıkla FETÖ, Taliban, İŞİD, EL Kaide, Hamas, Hizbullah, Boko Haram gibi İslamcı terör örgütlerine katıldığını ve bu terör örgütlerinin neler yaptığını hepimiz biliyoruz değil mi?
En yakın örnek FETÖ ve bu cemaatin okullarında yetişen FETÖ’cü teröristler değil mi?
Devletin de milletin de başına bela olanlar asıl bu terör örgütleri değil mi?
Ayrıca ateist ya da deist olmak senin ya da devletin uğraşması gereken bir suç değil ki! Bunu bir suçmuş gibi anlatıp, sonra da bunlarla uğraşmamız gerekir demen haddini aşmak olmuyor mu?
Bak burası Milli Egemenlik Hak ve Özgürlüklerinin geçerli olduğu Türkiye Cumhuriyeti, burası en azından halen bir demokrasi ve birinin inanmak ne kadar hakkıysa inanmamak da o kadar hakkı, devletin ya da siyasetin buna karışma hakkı yok ki!
Gelelim LGBT meselesine; önce şunu söyleyeyim bir kişinin cinsel tercihleri tamamen onun kişisel özgürlük alanıdır, karışmak kimsenin haddine değildir!
LGBT bireyler de birer suçlu değil, ayrımcılık yapılmaması gereken bu ülkenin eşit vatandaşlarıdır ve heteroseksüel vatandaşlar ile aynı hak ve hukuka sahiplerdir.
Diğer yandan bunu bir sorun olarak görüp dini eğitimle çözebileceğini iddia etmek ise içi boş bir iddiadır, inanmıyorsan git dini eğitimin merkezde olduğu, şeriat ile yönetilen Taliban kontrolündeki Afganistan’da yoğun olarak görülen Baça bazi geleneğine bak derim…
Uyuşturucu meselesine gelince; bu konunun da dinle imanla, ateizmle deizmle ve LGBT ile herhangi bir ilgisi yoktur! Osmanlı şeriat ile yönetiliyor ve dini eğitim veriliyordu değil mi? Osmanlı’da uyuşturucu örneğin esrar kullanımına bir bak o zaman…
Bu ülkenin eşit hak ve özgürlük sahibi yurttaşlarını toptancı bir yaklaşımla uyuşturucu ile ilgili suçlar ile itham etmek çok büyük bir iftiradır!
Bak Hulusi Bey bu ülke bilimsel eğitimden sapar, medrese eğitimine yönelirse ülkede ne suç biter, ne yolsuzluk ve nede şiddet ve kargaşa ama bitecek şeyi sana söyleyeyim; kalkınma ve ilerleme biter, memleket ortaçağ karanlığına gömülür, çağdaş uygarlık seviyesi asla yakalanamaz.
Şaşırtıcı ama bunca bürokrasi ve siyasi tecrübene rağmen eğitimin temelinin dini ve ideolojik koşullandırmaya yönelik olmaması gerektiğini dahi öğrenememişsin.
Çağdaş dünya ile rekabet edecek insan gücü yetiştirecek bir eğitim sisteminin üç temel sütunu vardır:
1- Bilim eğitimi; bu eğitim dalı teknolojiyi yaratır.
2- Sanat eğitimi; bu eğitim dalı tasarımı yaratır.
3- Spor eğitimi; bu eğitim dalı geniş kitlelerin organize olmasını, takım halinde çalışmasını sağlar.
Küçük yaşta çocukları alıp rasyonel akla, bilime, sanata, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine düşman bir eğitim sistemi ile beyinlerini yıkarsan bu çocuklar üniversiteye geldiklerinde de kolay kolay aklın, bilimin ve sanatın yoluna giremez, sonuçta da çağdaş uygarlık seviyesi ile rekabet edebilecek bir insan gücü oluşamaz.
En nihayetinde ülke geri kalır ve kalkınamaz işte asıl beka sorunu da budur, bu yüzden de bilimsel eğitimden vaz geçemeyiz.