Yeni mezun beş teğmen ve onların disiplin amiri olan üç subay Millî Savunma Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından ordudan atıldı...

Bu karar elbette ki bu beş teğmenin ve onların amiri olan subayların şeref, haysiyet ve onuruna zerrece halel getirmemiş, Türk Milletinin gönlündeki yerlerini asla zedelememiştir.

Peki bu karara imza atanlar?

Onlar eşlerinin, çoluk çocuklarının, torun torbalarının yüzüne utanmadan bakabilecekler midir?

Neyse ki bir çok siyasetçi ve aydın gibi CHP lideri Özgür Özel de 3 disiplin amiri ile 5 teğmenin TSK'dan ihracına gerekli tepkiyi en üst perdeden gösterdi ve, "İktidara geldiğimizde teğmenlerimizi şanlı üniformalarıyla buluşturacağız. Bu yanlışa ortak olan kim varsa da onlardan bu kararın hesabını soracağız" taahhüdünü verdi. Gelecek iktidarın favorisi ve bu günün 1. partisi CHP’nin lideri Özgür Özel’in bu teminatını  çok önemsiyor ve bu Atatürkçü genç subayların kişisel hak ve menfaatlerinin asla zedelenmemesini umuyorum.

Bakın açıkça söyleyeyim bu saçma sapan ve adaletsiz kararın arkasında muktedirlerin Atatürk korkusu ve nefreti vardır!

Atatürk’ten çok ama çok korkuyorlar, çok korkuyorlar çünkü 87 yıl önce ölmüş bir kişiyi her ne yaparlarsa yapsınlar yenemiyor, siyasi iktidarı ele geçirmiş olsalar dahi fikri iktidara sahip olamıyorlar ve Atatürk’ün fikirleri ile hiçbir şekilde rekabet edemiyorlar...

Her ne yaparlarsa yapsınlar 87 yıl önce ölmüş birinden tabir-i caizse her gün sopa yemek muktedirlerin en büyük derdidir...

Hatırlatayım Mustafa Kemal Atatürk “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”  Demişti.

Evet, bu genç askerler onu hiç görmedi ama onun fikirlerini, duygularını anlamış ve hissetmişler; sergiledikleri bu onurlu davranış da duruşlarından geri adım atmayışları da bu yüzdendir.

Cezalandırılmalarına neden olan söyledikleri söz “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözü bu söze katılmayan kim var?

Emin olun ki bu topraklarda Mustafa Kemal’in askeri olmayan düşmana askerdir...

Şikayet edilmelerine neden olan subay andının sözleri ise şunlardır:

“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türküm diyene!”

Bu sözlere karşı olanlar zaten Cumhuriyete ve  Atatürk Devrimlerine karşı, hayallerinde Cumhuriyeti yıkıp yerine laikliğe aykırı bir Orta Çağ düzeni kurmak olan yobazlardır.

Muktedirlerin kurmaya heveslendikleri Orta Çağ düzenini kuramayışlarının önündeki en büyük engel ise Mustafa Kemal Atatürk’ün fikir ve eylemleridir.

Mustafa Kemal Osmanlı düzeninde herifin birinin kulu, kölesi olan insanları almış egemenlik hak ve özgürlüklerine kavuşturmuş, kullardan vatandaş yaratmıştır.

Bazıları “olmasaydın olmazdık” sözünün manasını idrak etmekten aciz “ne yani Mustafa Kemal’den önce atalarımız yok muydu” diye sorar.

Elbette biyolojik birer varlık olarak atalarımız Mustafa Kemal’den önce de vardı fakat Mustafa Kemalden önce atalarımız özgür birer vatandaş değil kul ya da köleydi!

Bu günkü “özgür insanı” yaratan, “vatan sahibi eşit vatandaşlar” yapan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Bakın Osmanlı’nın saltanatı yıkılınca bu enkazın altında sadece tacı tahtı kafasına geçirilen hanedan mensupları kalmadı! O düzenden yararlanan, insanları kolayca sömüren feodal beyler, ağalar paşalar, din adamları, tarikatler, cemaatler, şeyhler, şıhlar ve hacı hoca takımı da kaldı. Bunlar iktidar ve imtiyazlarını çok büyük ölçüde kaybetti.

Soğuk savaştaki küresel denge değişimlerini kullanan bu taife 2. Dünya savaşı sonrasında başlayan karşı devrim hareketi ile beraber tekrar güç kazandı, yeniden iktidar ve zenginlik elde ettiler. Fakat tüm bu elde ettikleri onlara fikri üstünlük getiremedi ve bu gerçek o kesimi çıldırtıyor.

Çıldırtıyor çünkü onlar fikri üstünlük ele geçirilemezse “alavere dalavere” ile elde ettikleri tüm “iktidar ve zenginliği” eninde sonunda kaybedeceklerini çok iyi biliyorlar.

İşte bundan çok korkuyorlar ve teğmenler de onlara bu korkularını, bunca yıl iktidarda olmalarına rağmen fikri üstünlük sağlayamadıklarını Atatürk sevgisi ve fikriyatını halkın gönlünden kazıyamadıklarını hatırlattı, bu saçma ölçüdeki sert tepkileri de bu yüzden.