Temmuz başında açıklanacak enflasyon verileri önemliydi, önemliydi çünkü memur ve emekli maaşları ile bazı vergi artışları bu orana göre belirlenecekti açıklandı da.

TÜİK tarafından açıklanan verilere bundan böyle hiç girmeyeceğim! Girmeyeceğim çünkü bir ekonomist olarak doğru bulmadığım verileri halk ile paylaşarak halkın kandırılmasına vesile olmak istemiyorum.

TÜİK doğru ölçüm yapıp açıklayana kadar bundan böyle TÜİK verilerini paylaşmama kararı aldım. 

Sonuçta yanlış bilgi üretip yayarak halkın hak ve menfaatlerini zedelemek kanunda cezası olan bir suç mudur? 

Ben hukukçu değilim bunu bilemem amma ve lakin bilimsel etiğe aykırı ve gayri ahlaki bir iş olduğunu çok iyi biliyorum ve bu yüzden de bir “sivil itaatsizlik eylemi” olarak bu tavrı koyuyorum.

Şimdi gelelim enflasyon ölçümüne, ENAG Haziran 2024 dönemine ilişkin enflasyon ölçümlerini açıkladı bu ölçümlere göre:

ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Mayıs ayında % 4,27 arttı 
Haziran 2024 dönemi (31.05.2024-30.06.2024) günlük fiyat değişimlerinden elde edilen ENAGrup Fiyat Endeksi aylık bazda % 4,27 arttı. 

ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Yıllık Bazda % 113,08 arttı 
Haziran 2024 dönemi (31.05.2023-30.06.2024) günlük fiyat değişimlerinden elde edilen ENAGrup Fiyat Endeksi yıllık bazda %113,08 arttı. 

Endeks 2024 yılı ilk 6 aylık dönemde % 41,16 arttı.

Bu hesaplamalardan da görüleceği gibi ülkemizde enflasyon doludizgin artmaya devam ediyor baz etkisi ile artış hızı biraz düşmüş gibi görünse de bir ülkede fiyatlar genel seviyesinin bir ayda % 4,27 oranında artması aslında korkunç büyük bir krizin işaretidir.

Şöyle bir düşünün bu artış hızı Avrupa ve Amerika’nın yıllıkta hedeflediği, makul bulduğu oranın aylıkta iki mislinden fazladır.

İktidarın hedeflediği ama tutturabileceğine kimsenin inanmadığı % 40’lık enflasyon oranı ise küresel normalin 20 katı kadardır!

Tamam, bir ülkede iktidar enflasyon yaratmayı bir politika olarak tercih etmiş olabilir fakat Türkiye’de iktidar hem enflasyon yaratıyor ve hem de hayat pahalılığı!

Enflasyon her zaman hayat pahalılığı yaratmayabilir, eğer ekonomi yönetimi ücretleri enflasyon oranında artırırsa enflasyon olsa bile ücretlilerin satın alma gücü düşmez yokluk ve yoksunluk çekmezler. Bu da hayat pahalılığının ortaya çıkmaması anlamına gelir.

Oysa AKP iktidarı ve ekonomi yönetiminin başında olan Mehmet Şimşek bir hayal dünyasında yaşıyor, insanların tüketimi baskılayarak fiyatları kontrol edebileceğini varsayıyor.

Bunun için halkın harcamalarını kısma amaçlı olarak vergileri artırma sureti ile harcanabilir geliri azaltıyor ve gelir artışına yönelik zamları da engelliyor. Bu yüzden de müthiş bir hayat pahalılığı ortalığı kırıp geçiyor.

Bu tabi patronlara dokunmuyor çünkü onlar satış fiyatlarını istedikleri gibi enflasyona göre ayarlayabilme imkânına sahipler ama geliri hükümetin ve patronların kararına bağlı olan milyonlarca emekçi, emekli, memur, dul ve yetim böyle bir imkândan mahrumlar, onlar Recep Bey’in ağzına bakmak zorundalar.

Peki, madem bu kesimler Recep Bey’in ağzına bakmak, onun iki dudağı arasından çıkacak karardan medet ummak zorundalar yapacakları ya da yapmaları gereken şeyler belli!

Siyaset baskı altına alınacak, siyasetçilerin kararı etkilenecek!

Bunun içinde:

Emekçiler üretimden gelen güçlerini kullanacak derhal uyarı amaçlı iş yavaşlatma eylemleri ile başlatacak, iktidar hale yola gelmezse Genel Greve çıkacaklar. Grev gibi imkânlardan mahrum olan emekli, dul ve yetim ise iktidara mensup siyasileri sokağa çıkamayacak, sosyal medyada paylaşım yapamayacak, televizyonlarda boy gösteremeyecek hale getirecek şekilde protesto eylemleri başlatacak.
Öyle bir baskı başlamalı ki siyasetçi vatandaşlardan tepki göreceğini bilip sokağa çıkamamalı, kahveye girip konuşamamalı ve hatta camide bile boy gösterememelidir.

Eğer bu şekilde bir toplumsal baskı oluşmazsa önümüzde seçimsiz 4 yıl var emin olun limon gibi suyunuz sıkılacak, elinizde avucunuzda ne varsa alınacaktır…