‘Bizim Çocuklar’ın ilk iki maç sonrasında, dört puan toplayıp liderlik koltuğunda olduğu, Avrupa Uluslar B Ligi 4. grubun ilk maç haftası geride kaldı.
Galler önünde çok da başarılı olmayan bir futbol ortaya koymasına karşın kalesini gole kapayarak kaybetmeyen Ay Yıldızlılar ada deplasmanından bir puanla döndü. Son yarım saatte, 10 kişiyle verilen mücadele, bu puanın önemini bir kat daha arttırdı.
Ay Yıldızlılar ikinci maçta İzmir’de konuk ettiği İzlanda’ya karşı bambaşka bir oyun ortaya koydu. Bu maçta sahaya ilk 11’de çıkan Merih Demiral, İrfan Can Kahveci ve Kerem Aktürkoğlu takımımızın yalnızca skor değil, futbol anlamında da, rakibinin çok önünde olmasını sağlayan önemli faktörler arasındaydı.
Bu arada Kerem Aktürkoğlu attığı üç gollük performansı ve yaptığı hat-trick için özel bir parantez açmak gerek. Sevgili Kerem kanımca, bu sezon Benfica’nın gol yükünü taşıyacak isimlerin başında yer alacağını herkese gösterdi.
Evet sonuçta, ‘Bizim Çocuklar’ Uluslar Ligi mücadelelerine iyi bir start vererek, gelecek maçlar için de umut verdi.
Zaten basit ve mantıklı düşünecek olursak, Uluslar Ligi uygulanmaya başladığı 2018 - 2019 sezonundan beri, çok değerli bir misyon üstlenmiş durumda. Bir kere, güç dengeleri birbirine yakın ülke milli takımlarının birbiriyle resmi bir platformda karşılaşmasını sağlayarak, düşük düzeyli saçma sapan hazırlık maçları yerine, birbirine denk sayılan takımların belirli bir amaç için karşı karşıya gelmelerini sağladı.
Avrupa Uluslar Ligi’nin bir başka avantajı da şu oldu. Büyük ve güçlü olarak nitelendirdiğimiz ülke takımlarının genelde 1, 2 ve 3. torbalardan katıldığı büyük turnuvalarda, görece daha zayıf ülke takımlarının varlık göstermeleri pek mümkün olmuyordu. Bu anlamda yaşanan sürprizlerin sayısı, sanırım bir elin parmaklarını geçmez diye düşünüyorum. Bir başka anlatımla, bu takımlar, gruplarının favorisi olan büyük takımların önünde dağılıp gidiyordu. Uluslar Ligi bu durumun belli oranda önüne geçmiş oldu.
Doğrusunu söylemek gerekirse, UEFA’nın milyonları peşinde sürükleyen futbol adına aldığı en önemli ve de doğru kararlardan biri olarak gördüğüm Uluslar Ligi’nin daha da gelişmesi adına çalışmalarını yoğunlaştırmış durumda.
Örneğin, 2026 Dünya Kupası’na katılan takım sayısı 32’den 48’e yükseldi ve daha önce bu turnuvaya 13 takım gönderen Avrupa, artık 16 takımla mücadele edecek. Yani, takım sayısının 32’den 48’e çıkması bile, rekabetin artması, futbolun daha geniş bir tabana yayılması anlamına geliyor.
Böyle bir durumda, Milli takımımızın da, ortaya koyacağı performansla, bundan böyle çok uluslu turnuva kaçırmaması ve her organizasyonda yerini alması gerektiğini düşünüyorum.
Haydi bakalım bizim çocuklar, lehimize olan bu gelişmeler ve iyi bir oyuncu profiline sahip oluşumuz nedeniyle, başarılı olacağınıza inancım tam. Hedefiniz zirve, yolunuz açık olsun.
Kalın sağlıcakla…