Eh, böyle her işe uygun bir garanti veriyorlarsa Türk silah sanayinin en gözde kurumu olan Makine Kimya Endüstrisi kurumunu özelleştirmeleri halinde de savaş garantisi vermeleri beklenmez mi?

Özelleştirme hatta yabancılaştırma denilince AKP iktidarının eline hiç kimse su dökemez, malum yaparsa AKP yapar:

Hasta garantili hastahaneler,

Yolcu garantili havalimanları,

Alım garantili enerji santralleri,

Geçiş garantili otoyollar, köprüler ve tüneller hep AKP’nin eseri değil midir?

Eh, böyle her işe uygun bir garanti veriyorlarsa Türk silah sanayinin en gözde kurumu olan Makine Kimya Endüstrisi kurumunu özelleştirmeleri halinde de savaş garantisi vermeleri beklenmez mi?

Sevgili okurlarım MKE’nin bir Anonim Şirkete dönüşmesini düzenleyen kanun teklifi genel kurulda kabul edilmiş bulunuyor. Eğer bir özelleştirme hazırlığı değilse bu kurum neden bir anonim şirkete dönüştürüldü diye insan merak ediyor doğrusu.

Bu kurum son derecede başarılı bir şekilde bu güne kadar gelmiş, çalışmış, üretmiş bulunmaktadır.

CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat konu hakkında TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmada; “2019 yılında 695 milyon kâr etmiş, yine devamında, 2020’de 926 milyon kâr etmiş, 2021’de 1 milyar 200 milyon kâr edecek bir kuruluşla ilgili bir düzenleme yapıyoruz.” diye meclis kürsüsünden kurumun mali ve ticari durumunu göstermiştir. Buradan bakınca kurumun karlılığında ve üretim gücünde herhangi bir zaaf olmadığı, herhangi bir hantallıktan bahsetmenin abesle iştigal olacağı açıktır.

Bakınız zaten devleti bir anonim şirket gibi yönetme takıntısı olan bu iktidar bazı gerçeklerin farkına varamamaktadır.

Öncelikle bir devletin amacı ve hedefi bir şirket gibi kâr etmek değil vatandaşlarına hizmet etmektir. Devletler bu yüzden satış yapmaz, egemenlik hakları çerçevesinde vatandaşlarından vergi toplayarak, hizmet görür.

Özal’dan beri bu ülkeyi etkisi altına alan Amerikan patentli, neoliberal dalga hep devleti bir şirkete dönüştürme derdine düşmüştür. AKP ve Erdoğan’dan bu dalganın hep zirvelerinde dolaşmış ve bu güne kadar 62 milyar dolarlık özelleştirme ve yabancılaştırma yapmıştır. Bu özelleştirmeler sonucunda sadece kamunun değil ülkenin de üretim gücü çok vahim bir şekilde tahrip edilmiş, kamusal üretim son derece azalmıştır.

Oysa özellikle savunma sanayi, enerji, sağlık, ulaştırma ve eğitim gibi stratejik alanlarda kamusal üretim çok ama çok önemlidir. Bu sadece ideolojik bir tercih değil, bu sektörlerin ekonomik gereklerinden kaynaklanan bir zorunluluktur da.

Örneği savunma sanayinden verelim:

Ticari bir işletme maksimum kâr edebilmek için kapasitesini ve üretim miktarını piyasa arz talep dengelerine göre belirler. Düşük kapasite ile çalışmanın maliyetine katlanmak istemez, karlılık açısından bakarsanız bu son derecede doğal bir davranıştır.

Oysa bir devlet planlama yaparken olası en yüksek talebi dikkate almak zorundadır. Bir silah mühimmat fabrikası kurulurken kapasite hesabında yapılması gereken bir savaş durumunda ordunun silah mühimmat gereksinimini en başarılı şekilde temin edebilmektir.

Barış döneminde ordunun silah mühimmat ihtiyacı birken, savaş döneminde bu elliye, yüze çıkabilir. Gerekli durumlarda yetersiz kalmamak için mümkün olan en üst kapasite seçilir; imalat için gerekli makine parkı, kullanılacak arazi ve istihdam edilen nitelikli iş gücü sayısı buna göre belirlenir. Fabrika işletmesinde hem ham madde, hem yarı mamul madde ve hem de nihai ürün stokları bu hesaba göre bulundurulur.

Bir savaş çıkması durumunda, yahu durun bir bekleyin ben bir kapasite artırımına gideyim, malzeme temin edeyim, nitelikli insan yetiştireyim demeniz asla mümkün değildir.

Osmanlı bunu en acı şekilde 1. Dünya savaşı sırasında yaşamıştır. Birinci dünya savaşı ve kurtuluş savaşı sırasında yaşanan silah ve mühimmat sıkıntısı herkese ders olmalıdır. MKE zaten bu olaydan ders alınarak kurulmuş bir kurumdur.

Özel sektör elbette böyle bir atıl kapasite ile çalışamaz, çalışırsa da kar edemez bu yüzden bu tip bir işi özel sektörün yürütmesi milli güvenlik açısından fevkalade tehlikeli bir şeydir.

İşin elbette strateji ve güvenlik yönleri de var, devlete ait önemli üretim sırları asla ortaya saçılmamalıdır.

Demedi demeyin, AKP Tank Palet Fabrikası ve diğer stratejik özelleştirmelerden dolayı şaibelidir, MKE’de yapılan bu statü değişikliğinin bir özelleştirme, hatta yabancılaştırmaya dönüşmesini engelleyebilmek için hep beraber mücadele etmeliyiz