Uluslar arası tekellerin istilasına uğrayan Türkiye’de nasıl bankacılık sektörü yabancıların eline geçtiyse ve “Osmanlı dönemi kapitülasyonlarını” anımsatıyorsa, bakkal esnafını çökerten hipermarketler zinciri piyasayı istila etti.

O tarihlerde de bugün de bakkallar can çekişiyor. Konuya ilişkin TBMM’nde gündem dışı söz alan İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam önemli açıklamalar yaptı. Susam konuşmasında özetle diyor ki:

-Diyorsunuz ki: "Bakkal pahalı." Size bir örnek vereyim: Sayın Başbakan Erdoğan; yanındaki mağazalar ve marketler zinciri açan danışmanların lafını dinlemek yerine bakkalın lafını dinlerse, daha doğru bilgiler sahibi olur. 

Bakın, piyasada -yüzde 50 deterjan firması- malı satan deterjan firmasının bakkala verdiği deterjanın geliş fiyatı 22,5 lira, bakkal 25 liraya satıyor, kârı yüzde 11. 

Hipermarket aynı ürünü 16,5 liraya alıyor, 23 liraya satıyor, yüzde 40 kazanıyor. Böyle bir adaletsizlik olur mu? Siz, bu firmaların bu pazara mal satarken bakkala 22,5 liraya verdiği malı 16,5 liraya hipermarkete vermesinin hesabını soran yasal düzenleme yapmak zorunda değil misiniz? 

Anayasa'nın 172'nci maddesi, esnaf ve sanatkâr yanında tüketicinin haklarını Hükümet korur diyor. Bu Meclisten tüketici haklarıyla ilgili yasa çıkardık. Niye alışveriş merkezleriyle ilgili yasa çıkarmıyorsunuz? Alışveriş merkezi-bakkal olayı değildir, 60 tane esnaf ve sanatkâr meslek dalının işini elinden alıyorlar. 

O savunduğunuz alışveriş merkezlerinde Anadolu'nun esnafı, Türk markalı dükkânlar mı var? Sayayım size hangileri olduğunu -o mağazalara gidin, Ankara, İstanbul, İzmir'de- yiyecekte: McDonalds, Burger King, Pizza Hut, Gloria Jean's, Starbucks. Markette: Migros, Tanşas, CarrefourSA, Kipa. Bunlar hep yabancı sermaye. Elektronikte: Sony, Bosch, Samsung, Tefal. 

Yani bugün 300 milyar liralık perakende pazarının yüzde 22'si AVM'lerde, yüzde 50'si hipermarketlerle birlikte yabancıların eline geçmiş durumda. 

Hipermarketlerin küçük esnafa, bakkala dayattığı tekelleşme Ahi geleneğinde gelen küçük esnafı yok ediyor. Dükkânlarını kapatmak zorunda kalıyorlar. Kendilerine yeni bir iş de bulamıyorlar. Bakkalların kendilerine uygulanan ekonomik baskıya, Başbakan Erdoğan gibi "One minute." demeleri olanaksızdır. Tekellere karşı küçük esnaf ve sanatkârı koruyacak bir yasa tez elden AKP iktidarı tarafından çıkarılmazsa, kendi kaderleriyle baş başa kalacaklar.

O tarihte Mehmet Ali Susam’dan sonra AKP hükümeti adına söz alan Devlet Bakanı Faruk Çelik, Ticaret Bakanının olmamasından dolayı söz aldığına işaret ederek:

-Esnafın yok olmamak için tarihin çarkını geri çevireceğine ve ayakta kalacağına inanıyoruz. Biz; bakkal esnafının, esnaf, sanatkârın bu ülkenin işsizliğini önleyen, bu ülkenin kalkınmasını sağlayan, Ahilik geleneğinden gelen bu kesimi bundan sonraki süreçte de ayakta tutmaya devam edeceğiz. Başbakana da o 2 kişiden 1'inin verdiği oyun hesabını sandıkta bakkal esnafı da, esnaf, sanatkâr da soracaktır. Esnaf 2002 ve öncesinde krediyi hangi şartlarda kullanıyor idi hepimiz biliyoruz, yüzde 59 civarında olan bu kredinin şu anda yüzde 6,5'lara geldiğini görmezlikten gelemeyiz, bir. İkincisi, 2002 yılında 153 milyon TL olarak kullandırılan kredinin bugün 2,7 milyar civarına geldiğini de görmemiz gerekiyor, diyor.

O tarihte AKP Hükümet temsilcisi olarak konuşan Çelik, “Gross marketlere karşı” şaşkın bakkalları koruyacak bir yasadan söz etmiyordu. Demek oluyordu ki; şaşkın bakkallar “Gross marketlere karşı” kendi mücadelelerini kendileri verecekti. TESK Genel Başkanı Pendevi Palandöken şaşkın bakkallıktan gelmesine karşın bakkalların sorununu neden çözemiyordu? İşte bakkallar bunu merak ediyordu. AKP iktidarında 23 yıldır sömürü bugünde aynen devam ediyordu. O gün bugün değişen bir şey yoktu.