Fenerbahçe cephesinde fırtınalar günler yakın gibi görünüyor. Bir yanda, muhalefetin organize ettiği ve hedefe doğru hızla ilerleyen imza kampanyası... Diğer yanda ise Jose Mourinho’nun varlığıyla yönetim içerisinde oluşan fikir ayrılıkları...
Galatasaray’ın 11 puan gerisinde tamamlanan bir sezonun ardından, Sarı Lacivertli kulüp zorlu bir yol ayrımına girmiş durumda.
Sezon başında büyük umutlarla göreve getirilen Mourinho’yla yola devam edilip edilmeyeceği sorusu, gündemin en sıcak başlığı.
Katıldığı bir televizyon programında, “Tarihin en iyi ve en pahalı kadrosunu oluşturduk. Daha ne yapalım?” dedi mesela... Doğrusu, ben bu sözlerin içinin dolu olduğunu pek düşünmüyorum. Cümleler ağızdan çıktı ama gerçekliği ne kadar doğru, orası meçhul gerçekten.
Şöyle düşünelim: Madem kurduğunuz kadro bu kadar iyiydi, madem Mourinho’yu başarılı buluyorsunuz... O halde neden dört yardımcısıyla yolları ayırdınız? Neden sportif direktör Branco’yu gönderip, yerine Devin Özek’i getirdiniz?
Tüm bu gelişmelere baktığımızda, gerçekleşen eylemlerle, yaptığınız söylemler, taban tabana çelişmiyor mu sayın başkan?
Üstelik bu değişikliklerin teknik adamın isteğiyle yapıldığı da inandırıcı değil. Mourinho, Branco’nun ayrılığının ardından sosyal medyada öyle bir veda mesajı yayımladı ki, içinde kırgınlık, hayal kırıklığı ve bir miktar da sitem gizliydi. Aynı durum yardımcıları için de geçerli. Ne bir kriz, ne bir sürtüşme… Aksine, uyumlu bir birliktelik vardı.
Görünen o ki, bu ayrılıkların perde arkasında konuşulmayan başka gerçekler var. En kuvvetli ihtimal de şu: Yüksek tazminatlar. Ve bu sorun, Londra’da yapılan görüşmede de çözülememiş gibi görünüyor.
Kısacası, Ali Koç ve yönetimini önümüzdeki günlerde kolay geçmeyecek bir süreç bekliyor.
Anlaşılan o ki, Sarı Lacivertli camiada neler yaşanacak, nasıl gelişmeler olacağını gelecek günler hepimize gösterecek.
Kalın sağlıcakla...