Hazine ve Maliye Sekreteri Mehmet Şimşek iki yıl kadar önce göreve başladığı zaman uygulayacağı ekonomi politikaları ile önce Dış Ticaret açığının kapanacağını bunun Cari Açığın kapanmasına yol açacağını bu şekilde bir borç ve ödemeler dengesi krizi yaşanmayacağını iddia etmişti.
İddia böyle amma velakin Bakanlık tarafından son açıklanan son veriler Mehmet Şimşek’in çok fena halde çuvalladığını gösteriyor...
Türkiye’nin ihracatı istendiği ya da vaat edildiği gibi artmıyor ama ithalat hem de tüketim malları ithalatı dolu dizgin artıyor.
Açıklanan veriler özetle şöyle:
Dış ticaret açığı haziran ayında yıllık yüzde 39 artışla 8,2 milyar dolara yükseldi.
2025 yılı Haziran ayında geçen yılın aynı ayına göre;
• İhracat, %8,0 oranında artarak 20 milyar 537 milyon dolar,
• İthalat, %15,3 oranında artarak 28 milyar 708 milyon dolar,
• Dış ticaret hacmi, %12,1 oranında artarak 49 milyar 245 milyon dolar olarak gerçekleşti.
2025 yılı Ocak-Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre;
• İhracat, %4,1 oranında artarak 131 milyar 440 milyon dolar,
• İthalat, %7,2 oranında artarak 180 milyar 869 milyon dolar,
• Dış ticaret hacmi, %5,9 oranında artarak 312 milyar 309 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Görüldüğü gibi her iki dönemde de ithalat ihracattan hızlı artıyor ve buna bağlı olarak dış ticaret açığı da patladı gidiyor...
Peki bu tablo neden ortaya çıktı?
Bu tablonun ortaya çıkmasının temel nedeni kurların enflasyon oranında artışına izin verilmemesidir bu yüzden döviz kurları olması gereken yerde değil ve ihracatçıların fiyat teklifleri çok yüksek kalıyor. İthalatçıların ise önü açılıyor herhangi bir malı ithal etmek Türkiye’de üretmeye göre çok daha ucuza geliyor. Üreticiler bile üretimi durdurup pazar kaybetmemek için ithalatçı oluyor, bunu yapamayanlar ise üretimi durduruyor, kepenk kapatıp iflas edip gidiyor. Bu yüzden de yerli ve milli üretim gücümüz çöküyor.
Bakınız Şimşek ve ekibi kur ve enflasyon denklemini çok yanlış yorumluyor kur atışlarını enflasyonun sebebi olarak görüyor gösteriyor. Oysa ilişki tam tersinedir enflasyon arttığı için kurlar yükselir kurlar yükseldiği için enflasyon yükselmez. Bu söylem ilk bakışta size ters gelebilir ama sabit kur sistemlerinde de enflasyon yaşandığı gerçeğini size hatırlatırsam sanırım bana hak verirsiniz!
Aşağıdaki tablo, Türkiye'nin Cumhuriyet dönemi boyunca uyguladığı döviz kuru sistemlerini ve bu sistemlerin geçerli olduğu yılları özetlemektedir:
Yıllar |
Kur Sistemi |
1923 - 1980 |
Sabit kur sistemi |
1980 - 2001 |
Müdahaleli dalgalı kur sistemi (managed float, çeşitli biçimlerde) |
2001 - 2015 |
Dalgalı kur sistemi (esnek kur, minimal müdahalelerle) |
2015 - günümüz |
Müdahaleli dalgalı kur sistemi (sürekli müdahalelerle) |
Bu tablo ise 1965 ile 2024 arası yaşanan onar yıllık TÜFE ortalamalarını gösteriyor:
TARİH ARALIĞI |
ON YILLIK ORTALAMA ENFLASYON ORANLARI |
1965 – 1974 arası |
10,42 |
1975 – 1984 arası |
42,64 |
1985 – 1994 arası |
67,05 |
1994 – 2004 arası |
55,83 |
2005 – 2014 arası |
8,09 |
2015 – 2024 arası |
24,11 |
Üstelik 1980’de yaşanan % 115,6’lık ve 1994’de yaşanan % 125’lik enflasyon oranlarından ilki sabit kur rejiminde ikincisinin ise müdahaleli dalgalı kur sisteminde yaşandığına dikkat edersek enflasyonun kurlardan değil kurların enflasyondan etkilendiğini açıkça görebiliriz.