Arkadaşım Şefik, her bir araya geldiğimizde yıllarca savunduğun Kemal Kılıçdaroğlu’nun gerçek yüzünün ortaya çıktığını söylüyorsun. CHP Genel Başkanı olarak girdiği bütün seçimleri kaybeden ve matematiği zayıf olduğu anlaşılan Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ankara, İstanbul, İzmir, Muğla, Antalya, Adana, Mersin, Balıkesir, Çanakkale, Aydın, Denizli, Eskişehir, Güneydoğu Anadolu ve Trakya gibi bölgelerde önde gözüküyordu.

Oyların %75’i açılmışken Kemal Kılıçdaroğlu 675 bin oyla öndeydi. Ancak Anadolu Ajansı'nın açıklamasına göre sonuç, 3 milyon farkla Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimi kazanması yönündeydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyetin Cumhurbaşkanı olmuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu ise “Adam kazandı” diyerek bu sonucu kabullendi. CHP’ye nasıl getirildiğini çok iyi bilen ve TV yayınlarında defalarca açıklayan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ne demek istediği artık daha iyi anlaşılıyor.

Son kurultayda kaybeden bu zata Özgür Özel saygısızlık yapmadı, yaptırmadı da. Çünkü Özgür Özel adam gibi adam olduğunu gösterdi. Onu, CHP’ye adeta seçim kaybettirmek için monte edilmiş biri olarak gördüğünü hissettirdi. İsteseydi onu insan içine çıkamaz hâle getirebilirdi. Ancak Özgür Özel, onun siyasetten çekilmesi için bir fırsat verdi.

Peki o ne yaptı? Kimin emrini aldığı izlenimini vererek, hukuki geçerliliği olmayan “butlan kararı”nın arkasına sığındı ve CHP’ye yine seçim kaybettirmek için başkan olmaya çalıştı.

Özgür Özel ve CHP yönetimi, saçma sapan, adeta bir deli saçması olan bu olayı ciddiye aldı. Günlerce televizyonlarda tartışılması akıl alır gibi değil. Yüksek Seçim Kurulu kararları son mercidir. Onun onayladığı genel kurulun tartışılması ve mahkemeye taşınması saçmadır. Bu konuda konuşmaya, tartışmaya gerek yok.

Artık önümüze bakalım. Yeri ne CHP’de, ne de Halk TV’de her gün bir yetkili çıkarıp, geçim sıkıntısı içinde yaşamaya mahkûm edilmiş insanların yararına meclise kanun teklifi vermek yerine “butlan aşağı butlan yukarı” diyerek insanları meşgul etmeye devam etmemelidir.

Bana göre bu "butlan" meselesi bir daha açılmamak üzere kapatılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının refah seviyesini yükseltmek için belediyelerin imkânlarıyla istihdam yaratacak işlere yönelinmeli; don nedeniyle ürün alamayan, mağdur olan çiftçimize çözüm bulunmalıdır.

Çıkıp “AKP başarısız” lafını duymak istemiyoruz. Kör değiliz. Emekliyiz, onurlu insanlarız. Sıkıntımızı içimize atıyoruz. AKP’nin kendisi de her şeyin farkında. İşçinin, emeklinin feryadını duyuyor, başarısızlığını kabul ediyor, sabır etmemizi ve sıkıntının bitmesi için çalışmalar yaptığını söylüyor. Halk umutla bekliyor. Az kaldı; Temmuz’da AKP, emeklinin problemini çözüp aldığı oyları helal ettirecektir diye düşünüyorum.

CHP yönetimi, en kısa sürede yasal gerekliliklere uygun biçimde Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti üyeliğine son vermelidir. Verilmiş tüm hakları elinden alınmalı, CHP tarihinden silinmesi sağlanmalıdır. Çünkü gerçek yüzü ortaya dökülmüş, partiye verdiği zararlar açığa çıkmıştır.

Eğer bu yapılmazsa, yeni yönetimin de Kılıçdaroğlu gibi CHP’ye değil AKP’ye hizmet etmek için göreve getirilmiş insanlardan oluştuğu düşüncesi kamuoyunda hâkim olacaktır.

Akşam Paris Saint Germain–Inter maçı vardı. Bir takıma teknik direktörün etkisinin ne olduğunu gördük. Harika bir pas trafiği vardı. Topu alan oyuncu, en kısa sürede yapması gerekeni yapıyor; yanındaki arkadaşına pas veriyor, gol pozisyonunda daha uygun olan arkadaşına asist yapıyor ve gol attırıyordu.

Ego yoktu, takım ruhu vardı. İkinci yarıda adeta antrenman yaptılar, bir sonraki maç için yorulmadan maçı tamamladılar. Benim düşüncem şu: Dünyanın en pahalı kadrosu içinde Messi, Ronaldo, Neymar, Mbappe gibi futbolcuların yapamadığını gençler yaptı.

Çok pahalı futbolcular yerine; genç, zeki, ahlaklı, fiziksel yapısı uygun gençleri bulup takıma monte etmeli, kıymetlerini bilmeliyiz. Örneğin Fenerbahçe’de Yusuf gibi Türkiye’de çok yetenekli genç var. Dünyanın her yerindeler ve harikalar yaratıyorlar.