Bir malın, mülkün ya da paranın belli bir süre sonunda, hiç emek vermeden, birilerinin eline geçme durumunu “rant” diye tanımlayabilirsiniz.
Eğer o ülkede böyle bir iktidar varsa bu iktidara da “rant, yandaşa ihale ve israf” iktidarı diyebilirsiniz.
AKP iktidarı bu tanımlara tam tamına uymuyor mu? “Mutlaka uyuyor!” diyeceksiniz. Boğaz köprülerinden tutun da şehir hastanelerine kadar yapılan kimi işlere değin, yerli ve yabancı 5’li çetelere ülke dolarla yapılan işlerde soyduruldu ve bu soygun devam ediyor.
Rantı biraz daha irdelerseniz emeğe dayanmayan, katma değer yaratmayan, bir anlamda havadan inme kazanç ve değer artışıdır. İktisat yazınında rant kavramı geniş bir anlam taşır. Ayrıca“üretici rantı”, “tüketici rantı” söylemleri de vardır.
Burada kastedilen, toprak rantıdır. Arazi, aynı konumda, aynı kalitede yeniden üretilemediğinden toprak sahipliği, değer artışı sağlar. Kentler büyüdükçe, nüfus arttıkça, kentin merkezi, ilk yerleşim yerleri rant yaratır. Toprak rantının oluşması olağan olaydır. Oluşan rantın, değer artışının da vergilendirilmesi yoluyla topluma kazandırılması hakça olur.
AKP iktidarı; idari kararla, imara kapalı bir alanı imara açıyor, bir alanının kamu yararı gerekçesiyle önce kamulaştırılıp ardından imara açılması; inşaat izinlerinde, önce verilen yapılaşma oranının daha sonra yükseltilmesi, sınırlı kat müsaadesinin artırılması, toprak rantı oluşturmanın örnekleridir. AKP yönetimi, idari kararlarda, tercihlerde doğal olmayan toprak rantı yaratmaktadır.
Bu rantları en yakından yaşayan şehirlerimizin başında İstanbul ve sahil şehirleri ve ilçeleri geliyor. İstanbul’da yeşil kalmış bölgelerin, askeri tesislerin şehir dışına çıkarılması sonrası, zamanla imara açılmasıdır.
Yaptığım bir araştırmada örnek vermek gerekirse, İstanbul’da, 4. Levent, İTÜ yerleşkesi arası ve paraleli Ayazağa gerçekten “kupon” değerlidir. RTE’nın sürekli İBB’ni ele geçirme ısrarının bir nedeni de kupon arazi olabilir.
Rantçılara çıkar sağlamanın bir yolu da ihaledir.
İhalenin rekabete açık, şartnamenin ve sözleşmenin nesnel ölçülerle hazırlanması, tekliflerin kamu yararı gözetilerek değerlendirilmesi gerekir. Ancak AKP döneminde ihale yöntemi, gerek merkez gerek yerelde yandaş müteahhide, siyasal yakınlarına kaynak aktarma düzeneği olarak kullanılmaktadır.
Bu ne anlama geliyor?
Seçmenin oyunu hizmet ile takas yapan bir partili Cumhurbaşkanı RTE var. Meydanlarda “alınan oya göre hizmet söylemi” geliştirdi.
Bu söylemler yalnız siyasal etiğe değil, kamu görevi ve vergileme gerekçesine de aykırıdır. Her türlü kamu hizmetinin bedeli vatandaşların ödediği vergilerle karşılanıyor.
Vergi kamu hizmetlerinden harcanmak üzere hükümetin, yerel yönetimlerin toplumdan yasalara uygun olarak topladığı paradır.
Eğer vergi, kamu hizmeti olarak geri dönmüyorsa, para devlet zoru ile alınan bir haraca dönüşür.
Açık söylemek gerekirse AKP’nin yalnız oy vermeyene değil oy verene de hizmet götürdüğü de kuşkuludur. Kamu kaynaklarının önemli bir bölümü, yandaş desteğine gösteriş harcamalarına gidiyor.
Günümüz dünya siyasal döngüsünde, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının giderilmesi, savunma sanayisini geliştirmesi önemli ve önceliklidir. Geçen seçimlerde “Karadeniz doğalgazı”, yerel seçim öncesi de havacılık sektörü ürünlerinin tanıtımı övgü kaynağıdır.
Dünya ekonomisinin eksenini de oynatacağı söylenen Karadeniz doğalgazından sisteme ne miktar gaz verildiği, gereksinimin ne ölçüde karşılandığı konusunda kamuoyu aydınlatılırsa yararlı güven verici olur. AKP algı yönetimi operasyonunda çok ileri gittiği inandırıcılığını yitirdi. AKP, Ankara ve İstanbul’da, kendi başkanlık döneminde yaratılan sorunları çözeceğini savunmaktadır.
İsmet İnönü’nün bir veciz söyle yazıyı bitirelim. İnönü diyorki: “Kişi geçmişte ne yaptıysa gelecekte de aynını yapar”. AKP’nin rant yaratma, yandaşa kaynak aktarma, gösteriş ve savurganlığa engel olunması gerekir.
RANT İKTİDARI
Mazhar Eylem Şimşek
Yorumlar