Geçen haftaki yazımda, liyakat isteyenlerin, ne kadar liyakat sahibi olduğunu sorgulamamız gerektiğini yazmıştım. Bu ifade birçok kişiyle tartışmama sebep oldu, o zaman bu hafta bunu biraz daha açayım dedim. Müsaadenizle…
Çevrenizdeki güya bilgelere bakın. Bilgiyi özümsemeden bilgi verenlerin, verdikleri bilginin doğruluğunu sorgulayamayanların, antitez üretildiğinde deliye dönenlerin sahip olduğu bilgi ne kadar faydalı? Bilginin, bilgeleştiren özelliğinden uzakta kalanların tamamı kibir abideleri değil mi?
Zengin olduğu için liyakat sahibi zannedilenleri düşünün. Emek harcamadan, torpille, baba parasıyla zenginleşenler birer görgüsüzlük gurusu değil mi? Gerçek zenginlerin yaşamlarını insanlara nasıl empoze ettiğine bakın, bir de sonradan görmelerin gözümüze soktuklarına.
Orasını burasını açarak ünlü olup, değer görenlere bakın lütfen. Hani şu, bir süre sonra kanaat önderi gibi davranıp her konuda topluma yön verdiğini, takipçi sayılarıyla fikirlerinin değer katsayısının paralel olduğunu zannedenlere… Ya uyuşturucu ya kumar ya da fuhuş partilerinde yakalanmıyorlar mı? Milletin siyasi ya da mafyatik gösterilerine meze olmuyorlar mı?
Din konusunda otorite kabul edilenlere bakın. Üç ayet, beş hadis ezberleyerek kendi din alimi zannedenlere... Kendi dinlerini yaratmak, maddi manevi kazanım elde etmek için şirk koşmanın kuyusuna düşenlere hani... İnsanları yargılayanlara, cehenneme şimdiden gönderenlere, kendi yolundan gitmeyenlere kolaylıkla kafir diyenlere… Öz kızına şefaat edemeyeceğini söyleyen peygamberin ümmeti olabilirler mi?
Ombudsman gibi takılıp, her şeyi eleştiren, kusur arayan, yaptığınız iyi şeylerde bile “ama” kelimesini kullanmadan duramayan tiplere bakın lütfen. Onlar aslında içlerindeki eksikliği saklayan tipler değiller mi? Ve en önemlisi, kendi eksiğini kapatmak yerine senin yaptığın her işte bir eksiklik arayarak tatmin olmuyorlar mı?
Ahlak ve adalet abidesi olan tiplere bakın. Onlar değiller mi her türlü ahlaksızlığı yapanlar, adaletsizlik denizinde kurbağalama yüzenler? Kendileri için adalet arayan ama başkalarına adaletsiz davranan onlar değil mi? Hayat kadınlığını, eşcinselliği lanetleyen ama hayat kadınlarıyla ya da eşcinsellerle her türlü ilişkiye girenler onlar değil mi? Mahkemede torpil arayıp, ihaleye fesat karıştırmıyorlar mı? Vergi kaçırmıyorlar mı?
Güya liyakatle geldikleri konumlarından, paralarından ya da güçlerinden dolayı, hataları yüzlerine söylenemediği için kendini mükemmel zanneden narsistler yok mu? Sizin verdiğiniz değerin ateşiyle sizi yakmıyorlar mı?
Siyasetçiler yok mu etrafınızda hiç? Halkın oyuyla seçilip, ilk fırsatta seçmenlerine arkasını dönen. İktidar olunca cakalarından yanlarına yaklaşılamayan ama muhalefete düşünce yeniden peşinizden koşan siyasetçiler hani. Güçlü olabilmek, kaybolup gittikleri siyaset arenasına yeniden dönebilmek için, neredeyse MOBESE kameralarına bile demeç vererek, gücü elinde bulundurana yalaka olan siyasetçiler…
Demem o ki; liyakatli bulduğunuz insanları yeniden gözden geçirin. Zira yukarıda saydığım şeyler birer liyakat göstergesi olamaz. Haydi, kalın sağlıcakla.