Yakın aylarda yapılan tüm kamuoyu araştırmalarına göre Türkiye’nin birinci Partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in, Partisinin tüzel kişiliğine, varlığına, halk iradesi ile seçilmiş belediye başkanlarına, çalışanlarına ve üyelerine karşı yürütülen “Gözaltı, Tutuklama, İddianame” kelimeleriyle yaşanmakta olan süreçle ilgili söylediklerinden biri şöyle.
“Arkadaşlarımız masumdur. İftira atanlar utanacaklardır.”
Kurulduğu günden beri, özellikle 1950 yılı sonrası sürekli kuşatılmaya çalışılan CHP, bugün, Hükümeti oluşturan Adalet ve Kalkınma Partisi ile Hükümeti destekleyen Milliyetçi Hareket Partisi sözcülerinin kuşatması altındadır. Bu kuşatmanın hareketli surlarında, iki siyasal partinin söz ve uygulamalarını destekleyen medya da bulunmaktadır. 1960’ların zorlu, ancak ışıltılı Ankara-Rüzgarlı Sokak gazeteciliğinin yetiştirdiği insanlardan birisi olarak iktidarın yaptığı her şeyi destekleyen gazeteci meslektaşlarımın ve yayın organlarının, CHP’yi kuşatmaya çalışan duvarları inşa etmeye canla başla katkı koymalarını üzüntü, kaygı ve korku ile karşılıyorum.
Kuşatmanın duvarlarını örmeye çalışanlara araç, gereç, taş, kum, kireç, toprak, merdiven, demir, çelik gibi malzemeleri taşıyanlar kimler?
Etkin pişmanlık, itiraf ve gizli tanık gibi insan haklarına aykırılığı konuşulması gereken sözde hukuksal düzenlemelerden yararlananlar (!), temel insan hakkı olan eleştiri, öneri ve şiddetsiz tepkiyi hakaret, tehdit ve hedef gösterme gibi yorumlayanlar.
Bu satırları okuyanlar, gelecekte Gazete arşivlerinde veya başarmaya zamanım yeterse büyük olasılıkla “Seni Seviyorum” ismi ile yazacağım kitapta okuyacaklara şu duygularıma ve görüşlerime inanmalarını dilerim.
Tüm siyasal partiler ve bu partilerde yer alan milletvekilleri, başkanları, üyeleri Türkiye’nin gerçeğidir. İçinde şiddet barındırmayan her siyasal parti, her görüş ve inanç saygıyı ve hoşgörüyü hak eder.
Bu nedenle, kuşatma duvarları CHP dışında bir parti için de örülmeye çalışılsa, evlatları, babaları, eşleri, kardeşleri, yoldaşları demir parmaklıklar arasında tutuldukları için acı, özlem ve kaygı duyanlar, tek kelime ile “Şiddet” görenler varlıklarına saygı duyduğum başka partilerden olsalar bile, aynı şiddetsiz tepkiyi gösterir, aynı yazıları yazmayı sürdürürüm.
Böyle bir süreci bir daha asla yaşamamayı, bugünlerde veya gelecekte yaşanmamasını dilerim.
Yurt içi ve yurt dışından kaynaklı tüm olanakların kullanıldığına inandığım, bazı yerleri canlı, hareketli, bazı yerleri taşlı, betonlu ve demirli olan kalın duvarları örmeye, acı ve gözyaşı üretmeye çalışanlara karşı, Özgür Özel ve arkadaşlarının önderliğinde insanüstü denebilecek şiddetsiz bir mücadele veriyor CHP. Sadece üyelerini değil, yolsuzluk, suç örgütü, fesat karıştırma, rüşvet ve benzeri suçlamalara inanmayan farklı kültür ve siyasal görüşlere sahip insanlar da CHP’nin eylem gibi mitinglerine katılıyor.
CHP’yi kuşatmaya çalışan duvarların içinde, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları mı, en büyük yalanları mı, iftiraları mı, sahtecilikleri mi, kumpasları mı var? Sürecin aşamalarında ve sonunda göreceğiz. Her süreçte, mutlaka aşamalar vardır, ancak mutlaka bir de son vardır.
Bugünkü yazımı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açık alanlarda, salonlarda veya basınla ilişkilerde kararlılıkla, başı dik ve umutla söylediği “Arkadaşlarımız masumdur. İftiracılar utanacakladır” sözleri ile ilgili olarak şöyle sürdürüyorum.
Utanmak, elbette doğal insan davranışıdır. Bugün çok gerek duyduğumuz bir kavram utanmak. Ne yazık ki çok gördüğümüz, sıkça karşılaştığımız ise utanmamak. İnsan, utanılacağından değil, insana, hayvana, doğaya ve çevreye sevgisinden, saygısından, birlikte veya yakın yaşamak, paylaşmak sevincinden dolayı yanlış bir hareketi yapmamalıdır.
Böyle insanların yetişmesi için, aileden başlayarak, eğitim-öğretim ve toplumsal yaşamın tüm süreçlerinde; yalan, hakaret, iftira, sahtecilik, hırsızlık, saldırı, cinayet ve diğer utanılması gereken söz ve eylemlerin, insana yakışmadığı, tüm dinsel inançların ve siyasal görüşlerin bunlara karşı olduğu uygulamalı yöntemlerle işlenmelidir, konuşulmalıdır.
Türkiye’ye ve CHP’ye yaşatılanlara baktıkça, yalanlar, sahtecilikler ve iftiralar kanıtlandığı ve bu kanıtlamalar yargı sürecinde karşılık bulduğu takdirde, yapanların utanacaklarından ve başka iftiraların yaşanmaması için örnek olacaklarından kuşku duyuyorum.
Yine de insan soyunun, hatta doğa ve hayvan, tüm canlıların, utanılacak söz ve eylemlerin yaşanmadığı bir Dünya’ya, bu kuşak göremeyecek olsa da ulaşmasını dilerim.
21 Ekim 2025 tarihli yazımda olduğu gibi herkese, Yahudi asıllı Amerika Birleşik Devletleri yurttaşı Marshall B. Rosenberg, PH.D (1934-2015) tarafından yazılan “Şiddetsiz İletişim (Nonviolent Communication )” kitabını özenle okumalarını bir kez daha öneriyorum.
Haydi, her yerde ve her zaman, kadın-erkek birlikte, dayanışma içinde…Haydi.