Anayasamızın ve Cumhurbaşkanı seçim Kanununun hükmü çok açık ve diyor ki: ANAYASAMIZIN İLGİLİ MADDELERİ: Madde 101...

Anayasamızın ve Cumhurbaşkanı seçim Kanununun hükmü çok açık ve diyor ki:

ANAYASAMIZIN İLGİLİ MADDELERİ:

Madde 101 – Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.

Madde 116 – Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.

CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNUNUN İLGİLİ MADDELERİ

Madde 3 Bu maddenin 2. Fıkrasında da Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Ancak Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi hâlinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.” Denmektedir.

Yanıt bulmamız gereken temel soru şu: Anayasamız ve kanun bu kadar açık ve net ifade etmişken Yüksek Seçim Kurulu üyeleri Erdoğan’ın siyasi iktidarı ve ikbali uğruna kişisel risk alarak anayasa ve kanunları açıkça çiğnemeye ve suç işlemeye cesaret edecekler midir?

Diğer önemli bir soru ise Erdoğan Yüksek Seçim Kurulu’na, buradaki bürokratlara kayıtsız şartsız güvenip boynunu onlara uzatacak mı sorusudur.

Ben Erdoğan’ın kimseye bu kadar güvenmeyeceğini düşünenlerdenim. Yüksek Seçim Kurulunda görev yapan yargıçların geçmişte imza attığı bir takım uygulamalar bizim tereddütte düşmemize neden olsa da daha önceki uygulamalardan hiç biri anayasa ve yasalara bu kadar aykırı ve açıkça suç teşkil eden bir eylemi içermiyordu.

Üstelik o zamanlar Erdoğan gücünün zirvesindeydi bu gün ise kesinlikle favori bile değil, çok büyük bir olasılıkla hem cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedecek ve hem de meclisteki sandalye sayısı epey bir tırpanlanacak. Bu durumda yargıçların iktidar tarafından korunamayacağı da açıktır ve böyle vahim bir ihlal yönünde karar kullanırlarsa çok büyük bir olasılıkla ciddi suçlamalar ve kovuşturmalar ile karşı karşıya kalacaklardır.

Peki, siz kendinizi o yargıçların yerine koyun ne yaparsınız?

Ayrıca Erdoğan kaderini bu durumdaki yargıçların iki dudağı arasından çıkacak bir karara bağlar mı?

Diğer yandan muhalefet zaten son derecede olumlu yaklaştı, centilmence davrandı bir çözüm önerdi ve gel seçimleri 6 Nisan’dan önce yapalım dedi.

Böyle bir teklif Recep Bey için aslında bulunmaz bir nimettir.

Bana kalırsa eninde sonunda bu teklifi kabul eder ve seçimleri Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkacak bir erken seçim kararı ile biraz daha öne alır ve ortada hiçbir anayasal sorun kalmaz.

Ayrıca anketlerde MHP’nin çok ciddi bir baraj sorunu yaşadığı görülüyor eğer MHP baraj altında kalırsa yeni seçim sistemine göre ittifakın sağladığı avantajlardan yararlanamayacak ve meclis dışı kalacak. Bununda Erdoğan’ın işine geleceğini hiç mi hiç zannetmiyorum.

Görünen o ki Erdoğan 14 Mayıs diye bir zarf attı, baktı muhalefet direniyor bu tarihe yanaşmıyor yeni bir öneri sunacaktır.

Fakat bu senaryo elbette Recep Bey seçimlere girmekten korkmuyorsa gündeme gelecektir.