Günümüzde tartışılması gereken konuların başından gelenlerden birisinin de her Ramazan ayında AKP’li belediyelerin törenle kurdukları, törenle kaldırdıkları Ramazan çadırları diye düşünüyorum.
85 milyon nüfusu aşmış olan bu ülkede hiç kimse Ramazanda kurulan iftar çadırlarında dağıtılan yemeklerin parasını kimin ödediğini sormaya, sorgulamaya, değirmenin suyunun nereden geldiğini hiçbir yetkili araştırmaz.
Neden? Nedeni açık… Eğer siz bu iftar çadırlarını sorgulamaya açarda “niçin kurulduğunu, burada yenen yemeklerin, içilenlerin parasını kim ödüyor, hangi yasanın hangi maddesine göre ödüyor, RTE mi, bakanlar mı, belediye başkanları mı, vali ve kaymakamlar mı ödüyor? Devletin kesesinden mi ödüyorlar yoksa ceplerinden mi? sorusunu sorduğunuz zaman kıyametlerin kopacağını sanıyorlar. Yazarlar ve çizerler hiç bu konuya girmiyorlar. Dinci medya yanına bile uğramıyor. Ama hem nalına hem de mıhına vuran medya ise konuya teğet bile geçmiyor.
Ramazan aylarında “dini bütün Müslümanları kandırmak, gözlerini boyamak için kurulan ve dağıtılan iftar yemeklerinin tek kuruşunu ne RTE, ne bakanlar, ne belediye başkanları, valiler ve kaymakamlar ceplerinden ödemiyor. Devletin kesesinden çıkıyor.
Son 10 yılda ülke genelinde “iftar çadırlarında yapılan harcamaların ne kadar olduğunu, burada alımlarda ve dağıtımlarda ne gibi yolsuzların yapıldığını” 600 milletvekilinden bir babayiğit çıkıp soramıyor ve sormuyor.
Cumhurbaşkanı RTE’de kendisine bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nu da harekete geçirmiyor. İşine gelmiyor. Kimse hesabını sormuyor.
“Neden soramıyor?” derseniz, dini konuları siyasetin anahtarı olarak kullananlar hep bir ağızdan bağırmaya başlayacaklar: “Bu adam dinimizce kutsal sayılan Ramazan ayında iftar yemeklerine karşı çıkarak, dinimize karşı çıkıyor!” diyecekler diye korkuyorlar.
Ramazan boyunca bir ay AKP’nin gözetimi ve denetimi altında kurulan bu iftar çadırlarına akıtılan paralar bir yana, bu çadırlarda gelip yemek yiyenlerin kaç tanesi oruç tutuyor?
Allah bilir… Kendilerinden başka bilen çıkmaz.
Afrika’da Somali gibi birçok ülkede yaşanan açlık tehlikesi ile yaşamlarını yitiren kadın, çoluk-çocuk binlerce insan varken, “ Türkiye’nin oy ticaretini dini esaslara bağlamış mutlu azınlıklar” bu Ramazan çadırlarında iftar yemeği veren bağnazlar nasıl rahat ediyorlar?
Bu Ramazan çadırlarında iftara gidip yemekleri midelerine indirenler, “komşun aç yatarken, sen sakın tok yatma!” diyen Hz. Muhammed’in gösterdiği yola ters düşenlerin hiç mi utanmaları yoktur?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Somali gibi ülkelerdeki olanları öncelikle bildiği halde, bu “Ramazan çadırlarını Türkiye’de kurulmasını yasakladık! Götürüp Afrika’ya kuracağız. Bu yemekleri orda açlıkta ölen insanlara vereceğiz!” diye bildi mi? Diyemezler…
Dinin ticaretini yapan hiçbir bağnazın halkın karşısına çıkıp, yanlışlar karşı çıkma cesaretleri yoktur.
Onlar olanı savunurlar.
Onlar olması lazım gelene karşı çıkarlar.
Gericiliğin, yobazlığın dehşet saçan yüzünü kimseye göstermek istemezler.
Son 10 yılda Türkiye genelinde kurulan Ramazan çadırlarında dönen yolsuzları, araştırıp, soracak ve sorgulayacak, bir Cumhuriyet savcısı yok mu?
Yoksa ileri demokrasi “Deniz Feneri Derneği’nin” savcılık dosyasından mı gizli? Yoksa 10 yıldır kurulan Ramazan iftar çadırlarından mı gizli?