Öyle şeyler oluyor ki insanın aklı almıyor. "Bu da olmaz" denilen her şey oluyor. Şimdi de Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in elektrik akımına kapılıp hayatını kaybetmesi, sabotaj olarak değerlendirenler oluyor. Eğer gerçekse bu, doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılan bir saldırıdır. Suçluların yakalanıp en ağır cezaya çarptırılması gerekir.
Zira her gün CHP belediyelerinde gözaltılar, tutuklamalar; hâkim ve savcıların tartışmalı kararları halkı tedirgin etmiştir. Bugün halk, çeşitli partilere üye olmasına rağmen ikiye ayrılmış durumda. Yargı kararlarını doğru bulanlar ve bulmayanlar… Gördüğüm kadarıyla çoğunluk doğru bulmayanlardan. En önemli gerekçe de tutuklamaya gerek olmadan yargılama yapılması gerekenlerin tutuklu yargılanmalarına yapılan itiraz. Çok daha ağır suça karışanların adli kontrolle serbest kalıp yargılanması, iftiraya uğradığını söyleyenlerin alacakları cezaların cezaevine konmayacak kadar az olması, halkı ikiye bölüyor.
Sonu belirsiz, ne olacağı tahmin edilemeyen bir yere sürükleniyoruz. Herkesin aklını başına alması, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu cennet vatana sahip çıkarak muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için gece gündüz demeden çalışması sağlanmalıdır. Bu kadar iyi imkânlara sahip Anadolu’da halkın önünü açıp çalışması sağlanmalıdır. İnsanlara çalışıp kazanılan helal paranın hayırlı olacağı, haramın kimseye hayrı olmayacağı anlatılmalıdır. Ben, haram para kazananların, tefecilik yapanların sonunun perişanlık olduğunu gördüm. Helal kazananların paralarının bereketi çok olduğu için sıkıntı çekseler de rahat yaşadıklarına şahit oldum.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yerinde olsam, akıl almaz zam isteklerinde ısrar eden sendika yetkililerinin işçilerin haklarını değil; onların işten kovulmalarını, işsiz ve parasız kalmalarını, kendi çıkarları için her türlü işçilerin haksızlığa uğramalarını sağlamaya çalıştıklarını anlatırım. Ve mümkün olan miktarda işçiyi, hiç gözünün yaşına bakmadan sokağa koyar, sendika ile baş başa bırakırım. İşçinin hakkını korumak için belediyeyi çalışamaz hale getirenlerin iyi niyetli olmadıkları açık. Zaman kaybetmeden sendikaların yapmaya çalıştıklarını işçilere anlatıp, sendikadan ayrılarak belediye başkanının teklifini kabul etmeleri ve işlerine devam etmeleri sağlanmalıdır. İşçilere gerçekler anlatılınca hepsi olmasa da çoğunluğun, makul olanın başkanın dediğini yapmak olduğuna inanıyorum. Belediyeden kovulanların, aldıkları paranın yarısı kadar ücrete bile iş bulamayacaklarını biliyorum. İşçilerin aklını başına almalarını tavsiye ediyorum. Son pişmanlık fayda vermez, çocuklarınızı düşünüp başkanın yanında yer alın.
FB neden şampiyon olamadı? Suçlu kim? Başkan Ali Koç diyenler var, teknik direktör Mourinho diyenler var, hakemler diyenler var, futbolcular diyenler var. Her kafadan başka ses çıkıyor. Bence ilk sırada, FB Kulübü Başkanı olmaya çalışanların FB futbol takımının maçlarını akıl almaz bir şekilde sabote ettiklerini sanıyorum. “Nereden çıktı?” diyenler olabilir. GS Kulübü teknik direktörlüğüne gelince Okan Buruk, aynen “Takımı provoke edenler var” dedi. Dünyanın en iyi futbolcuları, teknik direktörü getiriliyor, kısa süre sonra takım üst üste mağlup oluyor, taraftar teknik direktörü gönderiyor. Fatih Terim ve Abdurrahim Albayrak kurtarıcı olarak takımın başına getiriliyor, aynı kadro kazanmaya başlıyor. Okan Buruk işe başlayınca “Bunu mu kastetti?” bilmiyorum ama takımı provoke edenler var dedi.
Ben, FB’nin penaltısı verilmiyor, haksız yere takımın aleyhine penaltı ve kırmızı kart cezaları veriliyor olunca, "Takımı provoke edenler mi var?" diye düşündüm. Bir insana kötülük en yakınından gelir derler. Her şeyini FB’ye veren, para önemli değil; en kıymetlisi olan zamanının büyük bölümünü veren Sayın Ali Koç’un, sonunda haksız yere elinden alınan şampiyonluklar nedeniyle başarısız gösterilmesini kabul etmiyorum. Ali Koç, hiç kimseye inanmayıp FB’nin kuyusunu kazmaya çalışanları bulmalı, yakınından uzaklaştırmalıdır.
TV kanallarında yorum yapanlara bakıyorum. El-Nasri’yi tenkit ediyorlar, başarısız diyorlar. Bu adamlar eski futbolcular; yani futboldan anladıklarını iddia edenler. Bu adamların işi bu, bundan ekmek yiyorlar. Teknolojinin bu kadar ileri olduğu çağımızda GS’da Riccardi’ye, Osimhen’e verilen pasları sayıp, onların üçte birinden az pas verildiğini göremiyorlar. El-Nasri ne yapsın? Gol pası alınca gereğini yaptı, golünü attı. Ben, FB’nin ondan iyisini zor bulacağını düşünüyorum. Çok büyük paralar verip aldığınız kim olursa olsun, pas alamazsa başarılı olamaz. Gidenler hakkında konuşmak bana yakışmaz ama kasten çok iyi durumda pas vermeyenler kendilerini biliyor. Kul hakkı yediklerinin farkında olmuyorlar.
Gittikleri kulüplerde aldıkları parayı helal ettirmek için adam gibi oynamalarını tavsiye ederim. Haram paranın hayrı olmaz.