Bankada küçük bir işim için sıra bekliyordum. Açık bulunan tek gişede kadın müşteri ile kadın memur arasındaki konuşmalar, bize kadar ulaşıyordu; 600 küsür bin lira çekiyormuş. İmza işlemleri bitti, görevli, tezgahın altından banknot paketleri çıkarmaya başladı; “Eyvah, şimdi bir de o kadar parayı makineden geçirecek,” diye sıra bekleyen bizler endişelenirken, gişe memuru yüzlük, iki yüzlük banknot paketlerini gösterip gösterip, müşterisinin önüne koyuyordu; “Burası 10 paket yüzlük yüz bin, şurası on paket iki yüzlük iki yüz bin...” Üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz bin... Elinde açık bulunan yarım pakete yakın parayı ise makineden geçirdi, miktarını söyleyip müşterisinin önüne koydu.
Bu arada kadın müşteri, tezgahın üzerine konan paraları tomarlar halinde alıp alıp poşete dolduruyordu. İşi bitince para dolu iki poşeti alıp gitti.
Sıram geldi, işlemim devam ederken gişe görevlisine sordum, “Bu kadın, parayı Dolara çevirip alamaz mıydı?” Yanıtladı:
“Çevirebilirdi ama, bankalar kur satışında yüksek fiyat uyguluyor, çok değer kaybeder...”
2025 yılının Ağustos ayının son günlerindeyiz, 600 bin lira ile ev alınabilir mi? Üç-dört milyon liradan aşağı ev bulmak mümkün değil... Araba alınabiliyor mu? Belki yirmi yaşını aşmış ikinci el bir araba olabilir.
Üç gün sonra yine küçük bir işim için aynı bankaya gittim. Banka’nın girişinde erkek güvenlik görevlisi vardı, açık olan tek gişede yine aynı bayan görevli ile önünde işlem yaptırmakta olan kırk yaşlarında bir erkek müşterisi görünüyordu, bankada başka kimse yok gibiydi. Daha sonra bir kaç müşteri girdi içeriye, oturup benimle birlikte beklemeye koyuldular.
Müşterisinin işlemlerini tamamlayan gişe görevlisi kadın, ayağa kalktı, arka tarafına uzandı, bu kez tezgahın üzerinde duvara dayalı olarak yukarı doğru istif edilmiş yüzlük ve iki yüzlük banknot demetlerinden alıp alıp getiriyor, paketleri sayıp müşterisine teslim ediyordu. Müşteri ise hemen çantasından kahverengi orta boy bir çuval çıkardı, aldığı paraların paketlerini sayarak çuvala doldurmaya başladı.
İlginç olan, para demetleri, görevli memurun arka tarafındaki tezgahın üstüne açıkta, enine boyuna üst üste dizilmişti. Eskiden paralar kasalardan veya gişenin yanındaki çekmecelerden çıkarılırdı, şimdi duvarın önünde tezgahın üstünde duruyor. Para sayma makineleri, sadece küçük miktarlarda kullanılıyor, şimdi yüzlük demetleri de değil, beşerli paketleri sayıyorlardı. Sanıyorum müşteri bir kaç milyonluk banknot çekiyordu, lüks bir araba ya da ev almak için bankadaki parasını çekiyor ya da kredi kullanıyor olabilir.
Adam çuvalı aldı gitti, sıra bana gelmişti, gişe memuru geçen gün işlem yaptığımız aynı bayandı, o gün, “Müşteriler bu kadar çok parayı neden Dolara çevirip ceplerine koyup gitmiyorlar?” diye sormuştum. Bu kez gişe memuruna, “Bu gidişle yakında paralarımızı böyle çuvallarla getirip götürmek zorunda kalacağız, hatta bankalara hamal tutarak geleceğiz,” diye küçük bir espri yaptım, gülümsedik.
Ülkemizin çok önemli bir sıkıntısını dile getirmek için poşetlerle, çuvallarla dolu paralardan sözederken, gelirleri ile evinin kirasını ödeyemeyen, geçim sıkıntıları içerisinde çırpınan tüm tesimlerden özür diliyorum.
Geçtiğimiz günlerde genç bir polis memuru ile tanıştım; “Abi benim aylık maaşım 60 bin lira, eşim de savcı, doksan bin lira da o alıyor, ayda 150 bin lira para geçiyor elimize. İki-üç yıldan beri en ucuzundan bir ev almak istiyoruz, mümkün değil. İki - üç milyon kredi kullansak, maaşlarımızın toplamı, aylık taksitlerini ödemeye yetmiyor, üstelik, alacağımız kredinin faizi, aldığımız paradan kat kat daha fazla oluyor.” demişti.
Yine bir kaç gün önce bir kamu kurumunda sayman olarak görev yapan arkadaşla sohbet ediyoruz; “Memur ve emeklilerin maaşları gece saat 24.00’te bankadaki hesaplarına geçiyor. Bazı tanıdığım arkadaşlar var, maaşları hacizli, gece gidiyorlar, saat 24.00’te maaş hesaba geçer geçmez, bloke edilmeden paralarını çekiyorlar,” diye anlatmıştı.
2002 yılında Ak Parti iktidara geldiğinde Türk Lirasından altı sıfır atmışlar, bir süre Yeni Türk Lirası olarak sıfırsız paralar kullanmış, rahat etmiştik. O zaman yeni 200 TL. 125 Dolar ediyordu, bugün 5 Dolar civarında. Ak Parti’nin 24 yıllık iktidarında gerçekleştirdiği en doğru işin, Türk Lirası’ndan altı sıfır atılması olduğu, hep kabul görüyordu.
Ancak o zaman altı sıfırlı paraları kullanırken bugünkü sıkıntıları yaşamıyorduk. Paranın değeri düştükçe banknot limitleri yükseltiliyor, piyasaya binlik, beş binlik, on binlik, yüz binlik, hatta milyonluk banknotlar sürülüyordu.
Bugün neyi bekliyorlar, anlamak mümkün değil. Sanıyorum, her alanda olduğu gibi ekonomide de büyük başarılar sağlandığını topluma kabul ettirmeye çabalıyorlar. İktidar, yabancı paralar üzerinde sürdürdüğü direnişini, sıfırsız banknot üzerinde de sürdürmekte ısrar ediyor.
Bakalım daha neler göreceğiz?!..
Para Taşımak İçin Hamal mı Tutacağız?
Cengiz Özer
Yorumlar
Trend Haberler

Rapçi Çakal Konser Sırasında Vuruldu!

Hacettepe Üniversitesi'nden Skandal!

Ebru Gündeş’in Eşi Gözaltına Alındı

Diziler'deki taciz iddiaları sınırları aştı: Birçok ünlü isim zan altında!

Manifest’ten Jet Karar: Çekimler İptal Edildi!

Mamak’ta Apartman Önünde Şüpheli Şahıs Paniği!