Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol, asgari ücretteki ara dönem artışın bayram öncesi...

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol, asgari ücretteki ara dönem artışın bayram öncesi belli olması gerektiğini söyledi ve asgari ücretin TL üzerinden konuşulması gerektiğini vurguladı.

Önceki Türkiye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in 500 dolarlık asgari ücrete ilişkin açıklamasının tamamına bakılması gerektiğini kaydeden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol, “Biz Türkiye’deyiz başka para birimiyle asgari ücret veya başka ücretler belirlenmiyor” dedi…

Hah işte tam da bu noktada patronlara neden nalıncı keseri gibi hep kendinize yontuyorsunuz diye sormak gerekmez mi?

Sattığınız malların fiyatını dolar üzerinden belirleyen, etiketleri dolara, euroya, pounda endeksleyen siz değil misiniz?

İhaleye girerken döviz bazında fiyat veren, ihalede fiyat döviz bazında belirlenmediyse Türk Lirasına güvenmeyip teklif vermeyen ve döviz bazında garantiler isteyen siz değil misiniz?

Devlete borç verirken döviz bazında olmazsa borç vermem diyen bıyıklı yabancılar kim?

Elbette bu ülkenin patronları bunlar…

Peki, neden iş işçinin, memurun, emekçinin ve emeklinin maaşını belirlemeye gelince burası Türkiye burada Türk Lirası geçer diyorsunuz da kendi fiyatlarınızı belirlemeye gelince Türk Lirasını unutuveriyorsunuz?

Sayın Özgür Burak Akkol bu konuda verebilecek makul bir cevabınız var mı?

TİSK Başkanı konuşmasının devamında asgari ücret belirlenirken aralarında dolar ve enflasyonun da yer aldığı 100’den fazla parametrenin değerlendirileceğini, bunların arasında işverenin yükü, çalışanın alım gücü gibi önemli konuların da bulunduğunu aktardı.

Bak güzel kardeşim işverenin yükü demek de ne yahu, elin Alman’ı, İngiliz’i, Amerikalısı, Japon’u, Fransız’ı, İtalya’nı 2 hatta 3 bin dolar ya da euro maaş veriyor ve buna rağmen bu ülkeler de hem refah seviyesi çok yüksek ve hem de bu ülkeler birer ihracat ve üretim şampiyonu.

Pekâlâ, siz neden nitelikli ürünler üretip ihraç etmeyi, katma değer yaratmayı becerip çalışanlarınıza, emekçilere adam gibi bir ücret ödemiyorsunuz da hep bana rab bana düşük ücret olsun, kolay yoldan çok para kazanayım diye uğraşıyorsunuz?

İşin doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye’nin en büyük sorunu nitelikli işveren sorunudur!

Türkiye’de işverenler para kazanmak için devletin dağıttığı rantları aralarında üleşmekten, son derecede düşük ücretler ile üretim yapıp pahalıya satmaya çalışmaktan başka bir şey bilmezler.

Bu yüzden de küresel ölçekte talep gören yüksek teknolojili, beğenilen tasarımlı katma değer yaratan ürünler üretip küresel marka olmayı beceremezler. Bunca yıldır küresel ekonominin içinde olan Türk üreticilerinin yaratabildiği tek bir küresel marka dahi yoktur. Bu büyük bir başarısızlık ya da beceriksizlik değil midir?

Türkiye’den neden bir Bill Gates, Elon Musk, Jeff Bezos, Bernard Arnault, Larry Page, Mark Zuckerberg, Sergey Brin, Larry Ellison, Warren Buffet, Henry Ford, Alfred Bernhard Nobel, Rudolf Christian Karl Diesel, Karl Friedrich Benz, Edison ve benzeri bir iş insanları çıkmıyor?

Dahası bu ülkedeki işverenler bırakın marka yaratmayı dış ticaret dengesini sağlayabilecek, cari açık verilmesini önleyebilecek ve en azından ithalat kadar ihracat yapmayı becerebilecek bir üretim yapmayı da başaramamışlardır.

Bu başarısızlığın faturası ise hep emekçilere çıkarılmakta ve bedel hep halkımız tarafından ödenmektedir işte bu yüzden:

Emekçilerimiz bırakın yoksulluk sınırını açlık sınırının altında maaşlara mahkûm yaşamaktadırlar.

Emeklilerimizin hali ise daha da perişandır onların çok büyük kısmı asgari ücretin bile altında emekli maaşına talim etmekte ömürlerinin son deminde aç biilaç sürünmektedirler.

Türkiye’nin acilen bu kafayı değiştirmesi, nitelikli işveren sorununa odaklanıp bu sorunu çözmesi gerekir yoksa daha çok yokluk ve yoksulluk içinde debelenir dururuz.