Merkez Bankasını partili başkanı olan Şahap Kavcıoğlu’nun ortaya attığı yeni kavram liralaşma oldu.

Merkez Bankasını partili başkanı olan Şahap Kavcıoğlu’nun ortaya attığı yeni kavram liralaşma oldu.

Emir kipinde alırsak liradan uzak dur, lira ile iş ve yatırım yapma manası çıkan bu kavram ile Kavcıoğlu muhtemelen başka bir şeyi kast etmiş olmalıdır. Büyük bir olasılıkla dolarize olmanın karşıtı bir slogan icat edeyim ve Türk Lirası kullanımını teşvik edeyim derken Türkçenin azizliğine uğramış, dil kullanımını da bilmediğinden ortaya böyle garip ve Türk Lirasından uzak durmayı çağrıştıran bir sözcük çıkmış.

Ben bu kavram ile Kavcıoğlu’nun Türk Lirası kullanımına yönlendirme yapmak istediğini varsayarak bu yönlendirmeyi tartışmak istiyorum.

Aynı açıklamada Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 2022 yılsonu enflasyon tahminini büyük oranda revize ettiklerini, enflasyonun yüksek seyrettiği ortamda tahmin aralığının da arttığını açıkladı.

2022 Enflasyon Raporu 1’de, revizyonlar şöyle:

2022: 23,2 (Tahmin aralığı: 18,6 – 27,8)

2023: 8,2 (Tahmin aralığı: 3,4-13,0)

Orta vadede: Yüzde 5

Bir ay sonrasının öngöremeyen bir kurumun 2023 ve orta vade öngörülerini ciddiye almamız için elbette makul bir sebep yoktur. Daha yakın bir vadeyi kapsayan 2022 öngörülerinde ise enflasyon oranı tahmini ortalama yüzde 23,2. Bu oran dünyadaki en yüksek üç beş orandan biridir.

Bir para birimi bu kadar yüksek bir enflasyon oranına sahipse o para birimini kim niye ödeme, tasarruf ve hesap birimi olarak kullansın? Kavcıoğlu sadece bu noktada bile çuvallamış bulunmaktadır, yatırımcılar ve hatta sokaktaki insanlar daima değeri düşmeyen para birimlerini ödeme, birikim ve hesap aracı olarak kullanma eğilimindedir. Türkiye bu yüzden dolarize olmuş durumdadır ve bu durumu değiştiremediğin sürece de dolarizasyon slogan atarak, kavram uydurarak düşürülemez.

İşin bir diğer acınılacak yanı ekonominin yönetiminde olanların ayrı telden çalıp, ayrı havadan oynaması. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati enflasyon beklentisini açıklarken “Hedefimiz enflasyonu aşağı çekmek. Bir süre yüzde 40’lar civarında olacak. Yaz aylarında bir miktar düşme olacak. Yıl sonunda baz etkisiyle yüzde 30’ların altına indirmeyi hedefliyoruz.” Diyor. Burada da enflasyonun düşmesi için aralık ayındaki yüksek enflasyonun çıkıp yerine daha düşük bir oranın girmesi ile oluşacak baz etkisine sığınıyor.

Bakın enflasyon olgusu çok büyük ölçüde paranın değer kaybı ile ortaya çıkar. Para değer kaybedince içeride enflasyonun, dışarıda ise kurların yükselmesine neden olur. Sonuç olarak hem kurların ve hem de enflasyonun yükselmesinin temel nedeni paranın değer kaybıdır.

Bir ülkede ekonomi yönetimi o ülkenin parasına değer kaybettirecek enflasyonist olarak tanımlanan politikalar uygulamazsa para asla değer kaybetmez, enflasyon ve kurlar artmaz.

Bugün çok iyi biliyoruz ki Türk Lirası dâhil tüm kâğıt paraların değeri o paranın dolaşımdaki miktarı ve o parayı basan otoritenin itibarına bağlıdır.

Bir paranın dolaşımdaki miktarı artarsa o paranın değer ve satın alma gücü düşer. Bunu çok açık ve net olarak pandemi döneminde dolar ve euro gibi rezerv paraların yaşadığı değer kaybında gördük. Pandeminin yarattığı ekonomik çöküşü ve sosyal krizi engelleyebilmek için bol bol para bastılar ve adeta helikopter ile dağıttılar sonuç ortada; hem dolar değer kaybetti hem enflasyon arttı ve benzer bir durum euro bölgesinde de ortaya çıktı.

Paranın değerini belirleyen bir diğer unsur ise o parayı basan otoritenin itibarıdır. Otoritenin itibarı artarsa paranın değeri artar, azalırsa azalır, yani para değeri ile otoritenin itibarı arasında doğrusal bir ilişki vardır.

Burada bahsettiğimiz itibar elbette saraylar ya da uçaklar ile elde edilebilecek bir itibar değil, üretim gücü, birikmiş varlıklar, borçluluk durumu ve istikrar gibi parametreler paranın değerine etki eden itibarı belirleyen ölçütlerdir.

Türk Lirasının değer kaybını önleyebilmek için iktidarın para basmaya ve dolaşıma daha fazla para sokmaya son vermesi gerekir. Bunu yapacaklar mı yapabilecekler mi?

Türk Lirasının değer kaybını önleyebilmek için iktidarın itibarının artması gerekir peki bunu yapabilecek olanak ve güçler var mı?