Çok hareketli günler geçiyor. Herkes şikayetçi. Büyük bir kesim geçim sıkıntısından yakınıyor; yine büyük bir kesim de yabancılardan şikayet ediyor. Konuştuğum insanların neredeyse tamamı, istisnasız, sağlık hizmetlerinden memnun olmadığını söylüyor. Hastanelerin yoğunluğundan, tedavi olamamaktan bahsediyorlar. “Aile hekimleri olmasa yandık,” diyorlar.

Yine haber kanallarından aldığımız operasyon haberleri, belediyelere ve son günlerde holdinglere yapılan operasyonlar, zenginlerin huzurunu bozuyor. Arkadaşlarım ve konuştuğum insanlar, Türkiye için bir çıkış yolu arıyor. Ancak Sayın Özgür Özel’in “miting değil, eylem” dediği toplantılarda dile getirdiği uzun vadeli sözler, insanlara fazla inandırıcı gelmiyor. 2028’de seçim olacağını, o zamana kadar nasıl yaşayacaklarını kestiremiyorlar.

Bugün toplumun büyük kesimi, sefilliğe son verecek bir lider arıyor. Lafla değil, icraat istiyor. Binlerce insanın çalışacağı, geçim sıkıntısından kurtulacağı sistemler kurulmasını bekliyor. Örneğin, arabası olanların taksicilerin yetişemediği yerlerde taksi hizmeti vermesi gibi… Böylece hem halk gideceği yere ulaşabilir, hem de insanlar geçimlerini sağlayabilir. Üretenler, satacakları alanların gösterilmesini bekliyor.

Halkın büyük bölümü arayış içinde; ancak geçim sıkıntısının nasıl biteceği kimsenin umurunda değil. Toplumun büyük kesimi adeta gaflet içinde, uyuşturulmuş gibi. Ne yaptığını biliyor ne de ne yapması gerektiğini düşünüyor. Sadece anı yaşıyor; karnı doyduysa mesele yok. Sadece nefsini düşünüyor. Toplumun önemli bir kısmı birbirini dolandırıyor; kredisi sıfır, icralarla boğuşuyor.

Her gün yeni bir operasyon haberiyle güne başlanıyor. Her gün tutuklamalar, hâkimlerin verdikleri kararlar tartışılıyor. Huzursuz günler yaşanıyor. “Ne zaman güne ‘Günaydın, hayırlı sabahlar, hayırlı kazançlar diliyorum’ diyerek başlayacağız?” diye merak ediyorum.

Ben inançlı bir insanım. İyilik yapan her zaman kazanır, kötülük yapanlar mutlaka cezasını bulur. Yaşamım boyunca bu hep böyle olmuştur. “Ne oldum” değil, “ne olacağım” demeli insan. Çünkü “İnsanın yaşamına bir sivilce yeter” sözü boşuna söylenmemiştir.

Etrafımızdaki olaylara bakınca görüyoruz ki; bir uçak düştüğünde yüzlerce insan hayatını kaybediyor, ama içlerinden biri yara almadan yürüyerek oradan ayrılıyor. İşte Yaradan’ın mesajı bu: O kişinin yaptığı bir iyilik onu kurtarıyor.

Yaşam çok kısa; iyilik yapmak için yeterince zaman var. Yerdeki bir taşı kenara almak bile iyiliktir. Onun için iyiliği yaşam felsefesi yapalım. Kimseye iftira atıp ceza almasına sebep olmayalım. Hayat çok kısa; bu günahın telafisi için zaman yetmez.

Yeni Diyanet İşleri Başkanı sessizce görevine başladı. Ben hep merak ederim: Sabah namazı vakti, Kur’an’da belirtildiği gibi “iğneye iplik geçirecek kadar aydınlıkta” okunmazken, gecenin kör karanlığında insanların camiye gitmesi neden istenir?

İddia ediyorum; bugün Türkiye’de sabah namazı kılanların sayısı, vakit namazı kılanların yüzde onunu geçmez. Yeni başkanın bu konuyla ilgilenmesini, doğruyu yapmasını diliyorum. Önümüz Ramazan… Sahur vakitlerinin de Kur’an’da belirtildiği gibi, sabah namazı vaktine göre ayarlanması gerektiğini düşünüyorum. İnşallah gereken düzenlemeler yapılır. Gecenin karanlığında köpek saldırısına uğrayan, ayağı taşa takılıp düşen insanların günahına girilmez; hayır duaları alınır, diyorum.

Fenerbahçe takımı futbol oynamıyor, sadece oynuyormuş gibi yapıyor. İsmail Kartal teknik direktörken, Galatasaray’ı sahasında yenen ve şampiyonluğu herkesin bildiği gibi elinden alınan takım gitmiş; yerine herkesin yenebileceği bir takım gelmiş.

Bence yönetim suçlu aramasın. Fenerbahçe sabote ediliyor. Birileri dışarıdan bu takıma müdahale ediyor. Takım huzursuz; futbolcular rakip ceza sahasına giremiyor, geri pas yapıyor, akıllarında galibiyet yok. Ama paraya gelince haramı helali düşünmüyorlar.

Teknik direktörü göndermek için her türlü kötülüğü yapıyorlar. Sayın Ali Koç buna müdahale etmediği için olanlar oldu. Şimdi tam zamanı: Trabzonspor’un Beşiktaş’a yaptığı gibi yapıp yerli bir teknik direktör getirmeli ya da bütün kadroyu yeniden kurmalı.