AKP Genel Başkanı Erdoğan en sonunda ağzındaki baklayı çıkardı ve asıl derdinin yaşam biçimine müdahale olduğunu itiraf etti.

AKP Genel Başkanı Erdoğan en sonunda ağzındaki baklayı çıkardı ve asıl derdinin yaşam biçimine müdahale olduğunu itiraf etti.

AKP Genel Başkanı Erdoğan, üstüne çok vazifeymiş gibi kendisine alkol ve tütün ürünlerindeki zamların artırılması yönünde çağrıda bulunan stajyer bir doktora, “Devamlı artırıyoruz. Bundan çok rahatsızlar. Hem suluda artırıyoruz, hem sigarada artırıyoruz. Aç sefil geziyor, rakıyı birayı almaktan geri durmuyor” sözleriyle yanıt verdi.

Suludan ne kastettiğini pek anlamasak da sözleri bir bütün olarak dikkate alındığında Erdoğan elindeki kamu gücünü kendisine benzemeyen bir yaşam tarzını ortadan kaldırmaya yönelik olarak taammüden kullandığını itiraf edilmiş bulunmaktadır.

Erdoğan gibi otokrat politikacıların kendilerine benzemeyen yaşam tarzlarına ve tercihlerine düşman olmaları alışılmadık bir tutum değil. Rahmetli Hitler’de sigaradan nefret eder, bırak yanında sigara içilmesini üstü başı sigara kokan birinin yanına girmesine bile izin vermezdi.

Bak pek değerli AKP Genel Başkanı, kimsenin yaşam biçimine müdahale senin üstüne vazife değildir! Senin işin ve o makamda oturmanın gerekçesi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının diledikleri gibi özgürce yaşamasını temin etmektir, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu yüzden sana maaş ödüyor. Kimse senin kulun, kölen, tebaan değil ve kimse senin istediğin gibi yaşamak zorunda da bulunmuyor…

Dilediği gibi yaşamak ve ölmek her özgür insanın kendi seçimidir, kimse buna müdahale edemez, hele hele bir politikacı hiç mi hiç müdahale edemez.

Kendinde bu hakkı nereden buluyor ve böyle bir müdahale hakkının olduğunu nasıl düşünüyorsun bilmiyorum, lakin her nasıl böyle düşünüyorsan düşünüyor ol bu müdahalen ve dayatman yanlıştır.

Her insan kendisi için iyi ya da kötü olanı kendi bilir, kendi tercih eder, biz buna yaşam biçimi diyoruz ve demokrasilerde insanların yaşam biçimlerini tercih etmekte özgür olmaları gerektiğini savunuyoruz. Başka bir kişinin özgürlük alanına girmediği, onun hakkını hukukunu ihlal etmediği müddetçe de kişilerin bu özgürlüklerini dokunulmaz olarak niteliyoruz. Biliyorum geldiğin demokrasi ile insan hak ve özgürlüklerine düşman mahalle bu özgürlüğü kavramakta zorlanıyor. Sizin mahallede yaşayanlar genellikle insanları bir çobanın gütmesi gereken sürü olarak görüyor, lakin bu görüş çok ama çok geçmişte kaldı, çağımızda artık geçersiz. Modern toplumlar herhangi bir kişinin kendisini çoban olarak görmesine ve topluma sürü muamelesi yapmasına asla izin vermez.

Neticeten Türk toplumu kim ne derse desin kendi bildiğini okur, yaşam biçimi dayatmalarına izin vermez bu yüzden höpürsen de köpürsen de kendi istediğin yaşam biçimini dayatamayacaksın ve bu ülkenin insanları dilediği gibi özgürce yaşayacak.

Bir kişinin yemesine içmesine, sigara ya da içki tüketmesine ancak ailesi ve doktoru karışabilir onlar bile ancak bir noktaya kadar karışabilir, bu alan politikacıların müdahale edebileceği bir alan değildir.

Ha çok çok kitleler bilgilendirilebilir, bu konudaki çalışmalar sağlık açısından zarar ya da faydaları anlatılabilir o kadar ama vergi gücünü kullanarak alkol ve sigara tüketimine müdahale etmek kabul edilemez.

Neticede memlekette yarattığınız bunca dert bir cigara tellendirmeden, iki tek atılmadan çekilmiyor değil mi?

Ha birde işin ekonomik yönü var bu ülkede birçok insan alkol ve sigara tüketiyor ve bunu enflasyonun merkezine koyuyor. Sen bunlara zam yaptıkça onlarda işçilik ücretlerine ve sattıkları mal ya da hizmetin fiyatına zam yapıyor sonra enflasyon neden artıyor diye kara kara düşünüyorsun.

Fahiş zamların insanları ev yapımı alkollü içeceklere ve el sarması tütüne yönlendirmesi ise ayrı bir konu bu yüzden ortaya çıkan sağlık sorunları ise çok daha vahim ve ölümcül oluyor.

Neticeten iktidar elden gitti gider, sandık ufukta görünüyor bir yıl kaldı ve emin ol sandıkta kaybettiğiniz zaman ülkenin en az yarısı keyfinden bir cigara tellendirecek, iki kadeh tokuşturacak…