Her konuşmasında ekonomist olduğunu iddia eden zât-ı âlileri bu seferde psikoloji bilimine el atmış olmalı ki çıkıp “ enflasyon psikolojik” dedi…

Kurduğu cümle tam olarak şöyle: “Etiketlerde ve ilanlarda yüksek oranda fiyat artışı yapılıyor. Çalışanların ücretlerine yapılan her artış cebe girmeden artışlar her hizmete yansıtılıyor. Aynı ürün ve hizmetin farklı yerlerdeki fiyat makasının çok açıldığı durumlar var. Demek ki bir fiyatlama güdüsüyle karşı karşıyayız. Bu da sorunun ekonomik değil psikolojik olduğuna işaret ediyor"

İşin açığı bu noktada Recep Bey ile bir noktaya kadar aynı fikirdeyim. Bir noktaya kadar diyorum çünkü aslında Recep Bey bu açıklaması ile suçu, vebali üzerinden atıp biz yanlış politikalar uyguluyoruz demek yerine suçu vatandaşın psikolojisine yüklemeye kendi aradan sıyrılmaya çalışıyor.

Diğer yandan bu sözünde bir gerçek payı da var neticede psikoloji ekonomik davranışları ve ekonomik davranışlar sonucunda oluşan fiyatlama davranışları ile en nihayetinde enflasyonu etkiler.

Siz vatandaşların psikolojisini bozarsanız, uyguladığınız politikalar ile ülkenin karanlık ortaçağ düzenlerine sürükleneceği, Afganistan’a dönüşeceği düşüncesi kitlelerde yerleşirse ne ekonominize ve ne de paranıza güven kalmaz, sonuçta paraya güven olmazsa fiyatlama davranışları bozulur ve enflasyon oluşur.

Kitlelerin geleceğe yönelik umut ve beklentilerini kırar hak, hukuk, adalet ve liyakatin kollanmadığına dair bir düşünce oluşmasına yol açarsanız beklentiler bozulur o ülkede başta nitelikli insanlar olarak kimse yaşamak, çalışmak ve üretmek istemez ekonomik faaliyetler zarar görür! Fırsatını bulan ülkeden kaçar demokratik çağdaş ülkelerde yaşamanın yolunu yordamını arar nitelikli insan olmadan da bir ekonomi ayakta kalamaz.

Siz beklentileri bozar, serbest piyasa ekonomisi uygulanan ve iyi kötü demokrasi ile yönetilmenin tadına varmış bir ülkede Suriye’deki BAAS benzeri bir tek adam rejimi kurmaya kalkarsanız o ülkede güven müven kalmaz en nihayetinde kimse o ülkede yaşamak, çalışmak, yatırım yapmak ve o ülkenin parasını kullanmak istemez! Böyle yaptığınızda en nihayetinde fiyatlama davranışları bozulur, ekonomi çöker.

Siz “faiz sebep enflasyon sonuçtur” ya da “nas var nas sana bana ne oluyor” gibi rasyonel akla ve ekonomi bilimine aykırı iddialarda bulunur ve bu iddialar doğrultusunda politikalar uygulamaya kalkarsanız kim o ekonomiye güvenir kim o ülkenin para birimine inanıp değer verir?

Dahası siz bu ülkenin kurucu değerlerine, cumhuriyete ve bu ülkeyi çağdaş bir düzen üzerine kuran Mustafa Kemal Atatürk’e saygı göstermezseniz kim size, sizin kuracağınız siyasi ve ekonomik düzene sizin yönetiminizde basılan paraya güvenir?

Siz iyi eğitimli, çalışkan, zeki gençlere haksızlık yapar, liyakat gözetmeden o gençleri kendilerinden daha vasıfsız fakat yandaş kişilerin emrinde üç kuruşa çalışmaya zorlarsanız o çocukların psikolojisi bozulur, çalışmak üretmek istemezler tek düşünceleri ne yapar, nasıl ederim de kapağı doğru düzgün yönetilen demokratik bir ülkeye atarım olur. Böyle bir durumda ekonominin doğru düzgün çalışması mümkün olur mu?

Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırmacılık, nepotizm bir ülkede almış başını gidiyorsa o ülkenin ekonomisine ve o ekonomide kullanılan paraya güven olur mu?

Bakın ben birçok defa ekonomi en temelde güven işidir, siz güveni çökertirseniz ekonomiyi yönetemezsiniz ekonomiyi yönetememenin ya da kötü yönetmenin sonucu ise enflasyon, kriz ve karaborsanın ortaya çıkmasıdır.

Güven ise tamamen bireylerin ve kitlenin psikolojisi ile ilgili bir husustur.

Dahası bu gün kullanılan kâğıt paralar tamamen güven üzerine inşa edilmiş itibari bir değere sahiptir! Bugün dolar, euro ve Türk Lirası gibi kâğıt paraların altın ya da gümüş gibi kıymetli maden cinsinden bir karşılığı bulunmamaktadır tek değer kaynakları güven ve itibardır ve buda kesinlikle psikolojik bir unsurdur.

Güven yoksa paranın sıradan bir kâğıt parçasından farkı kalmaz ve itibar görmez, değer taşımaz sonuçta fiyatlama davranışları bozulur enflasyon alır başını gider.

Peki, kitlenin psikolojisini bozan kim?