Toplum olarak yoğun bir duygusal travma yaşıyoruz. Otobüse, metroya ya da dolmuşa binin şöyle bir vatandaşların yüzüne bakın ne göreceksiniz? Ya da markete, çarşıya, pazara gidin şöyle bir dolaşın bakalım kaç kişinin yüzünün güldüğünü göreceksiniz?
Üzgünüm ama yüzü gülen, hayatından memnun olan sayısı o kadar az ki, onlarda bizim aramızda yaşamıyorlar. Birkaç yıl öncesine kadar yılda dört milyon kutu antideprasan satılan bir ülkeden bugün 70 milyon kutu antidepresan satılan bir ülke haline geldik.
Dünya Zihin Sağlığı Raporuna göre, 31 ülke içinde yapılan değerlendirmede, toplum olarak, dünya ortalamasının iki katı oranında psikolojik sorun yaşadığımız tespit edilmiş. Nitekim, ülkemizde yapılan, duygu durumumuzu tespit etmeye yönelik araştırmada da çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmış.
Yaşanan olumsuzlukların sıralandığı bir soruya vatandaşların verdikleri cevaplar içinde ilk sayı yüzde 47 ile endişeliler almış. İkinci sırayı yüzde 16 ile üzgünler grubu almış. Yüzde 12’lik kesim ise soruya mutsuzum cevabını vermiş. Yüzde 5’lik kesim kızgın, yüzde 2’lik kesim ise korkuyorum şekilde cevaplamış soruyu. Toplamını aldığınızda yüzde 82 gibi çok yüksek bir oran içinde bulunduğumuz durumu özetlemiş.
Yanan ormanlarımız, ekonomik sorunların ağırlığı, siyasette yaşanan gelişmeler, yetersiz kalan ücretler, işsizlik ve diğer sorunları üst üste koyduğunuzda gerçekten büyük sıkıntılar yaşıyoruz.
Vatandaşların önündeki sıkıntıların başında ekonomi geliyor. Bunun en belirgin örneğini de vatandaşın borçlanma tablosu gösteriyor. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi’nin son verilerine göre bireysel kredi veya kredi kartı borcunu ödeyemeyen ve borcu devam eden kişi sayısı 4 milyon 143 bine yükselmiş durumda. Bunun yanı sıra 1 milyon 774 bin kredi kartı da batıkta halde.
Ocak-Haziran ayları arasında takibe düşmüş kişi sayısı geçtiğimiz yıl 890 bin iken, bu yıl takibe düşen vatandaş sayısı1 milyon 201 bine ulaşmış. Son verilere göre takibe düşen kişi sayısı bir yılda yüzde 35 artarken, tasfiye olunacak bireysel krediler de 211 milyar liraya yükselmiş.
TBB’nin verilerine göre Haziran 2025’te bankaların takipteki alacakları 427 milyar lira olarak kayıtlara geçmiş. Geçen yılla kıyaslandığında takipteki alacaklar, yüzde 101’lik artış göstermiş. Aynı dönemde takipteki tüketici kredilerinin tutarı da yüzde 165 artarak 182 milyar 478 milyon liraya yükselmiş.
Ödemesi geciken kredileri gösteren “tasfiye olunacak krediler” bakıldığında ise toptan ve perakende ticaret sektöründe faaliyet gösteren işletmeler öne çıkmış durumda. Bu sektördeki tasfiye olunacak kredilerin tutarı, 68 milyar lirayı aşmış. Tasfiye olunacak kredilerde ikinci sırada 64 milyar lira ile inşaat sektörü yer alıyor.
Sizce; vatandaş, cebinde parası var da mı borcunu ödemekten kaçınıyor, ya da paraları olmadığı için mi, borçlarını ödeyemiyorlar ?
Elbette ki, ikincisi. Vatandaş derin bir yoksulluk içinde. Devletin, kamu işçilerine yaptığı zam orta yerde dururken, şimdi de benzer bir kriz memur maaşlarına yapılacak artış konusunda düğümlenmiş durumda. Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflerini revize edip yükseltmesinden sonra halen yıl başında yapılan tahmin üzerinden pazarlıkların sürdürülmesi ne kadar doğrudur sormak istiyoruz.
Emekli vatandaşlarımızın hali ise tam bir perişanlık sergiliyor. Asgari emekli maaşının 16 bin 881 lira olduğu ülkemizde, vatandaşların kredi kartına, tüketici kredisine yüklenmekten başka çaresi var mı?
Özetle;
Bu son çarede artık tıkanmış durumda. İşte rakamlar orta yerde duruyor. Yazımızın sonunda bir kez daha tekrarlayalım TBB Risk Merkezi’nin verilerine göre bireysel kredi veya kredi kartı borcunu ödeyemeyen ve borcu devam eden kişi sayısı 4 milyon 143 bine yükselmiş, bunun yanında 1 milyon 774 bin kredi kartı da batakta. Şimdi, psikolojik sorunların dünya ortalamasının iki katına ulaşmasında, sorunlardan olumsuz etkilenenlerin yüzde 82 gibi yüksek bir orana ulaşmasının bir tesadüf olması mümkün mü?