Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel HalkTv’de İsmail Küçükkaya tarafından sunulan Yeni Bir Sabah programının konuğu oldu ve resmen bombayı patlattı; “hadi buyurun 2025 Kasımında seçime” dedi.

Özgür Özel’in bu kritik cümlesi tam olarak şöyle “2025 Kasım'da koyalım sandıkları. Erdoğan da aday olsun. Yeni bir süreci başlatalım. Ya da Erdoğan 2026'nın baharında sandığı koysun, aday olsun, biz de onu yenelim. Ben şunu istemem 23 yıl kazandı kazandı aday olamadı gitti. Öyle bir şeyi Türk siyasi tarihine bırakmak istemem. Erdoğan'ı yenebileceğimizden hiçbir şüphem yok.”

Özgür Özel AKP Genel Başkanı Erdoğan’a bu teklifi yaparken normal zamanında yapılacak bir seçimde bir kere daha aday olmasının mümkün olmadığını hatırlatarak tekrar aday olabilmesinin tek yolunun Erdoğan’ın ikinci dönemi bitmeden Meclis tarafından bir erken seçim kararı alınması olduğunu vurguladı. Özgür Özel Erdoğan’ın ikinci döneminin yarısında böyle bir erken seçim kararı alınması bizim için de makul olur dedi ve Cumhuriyet Halk Partisinin de bu karara olumlu oy vereceğini söyleyerek hodri meydan restini çekti.

Erdoğan bu konuda ne der, böyle bir resti görür de “peki” der mi?

Elbette ben bunu bilemem ama erken seçim tartışmaları bir kere başladı mı tüpten çıkan diş macunu gibidir tekrar tüpe sokamazsın.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek her ne kadar enflasyonu düşürüyoruz, ekonomi dengeleniyor kriz mriz yok dese de sokak aynı fikirde değil, kime mikrofon uzatsan “yandım anam, her şey çok pahalı” diyor.

Herkes şikâyetçi, anketlerde AKP yerlerde sürünüyor, erimez denilen Erdoğan’ın kişisel oy potansiyeli bile çok büyük bir hızla eriyor.

Seçilmeyi, seçim kazanmayı bu kadar iyi bilen Erdoğan bu koşullarda bir seçime yanaşır mı?

Elbette yanaşmaz, göz göre göre hezimete razı olmaz.

Peki, ne olacak?

Şunu hepimiz iyi biliyoruz seçimler yaklaşırken Erdoğan derhal kesenin ağzını açacak ve adeta helikopter ile para dağıtacak, kim ne istiyorsa verecek, her zaman olduğu gibi tam anlamı ile bir seçim ekonomisi uygulayacak.

Erdoğan ekonomik durgunluk, büyüyen işsizlik ve artan iflaslar ile yüksek enflasyon arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsa hiç şüphesiz yüksek enflasyon seçeneğini tercih edecek, enflasyonun yükselmesi pahasına gevşek para ve maliye politikalarına dönecektir.

Eh bu yönde uygulayacağı politikalar da doğal olarak Mehmet Şimşek tarafından halka dayatılan kemer sıktırma politikalarına taban tabana zıt olacaktır.

Bu durumda Mehmet Şimşek’in önünde iki seçenek kalır: Ya ceketini alır gider veyahut da seçim ekonomisine uygun politikalara geçer.

Halka yapılan bu kadar bir eziyeti unutturmak için birkaç ay yeterli olmayacağına göre seçimlerden en az bir yıl kadar önce halkı rahatlatacak, elini bollaştıracak seçim ekonomisi politikaları uygulamak gerekir.

Özgür Özel’in teklif ettiği 2025 Kasım tarihine yaklaşık olarak bir yıl alternatif olan 2026 başına ise bir buçuk yıl kadar bir süre var.

Bu iki tarihi baz alırsan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in önünde fazla bir zaman kalmadığı görülüyor.

Ayrıca Mehmet Şimşek’in vaatleri de bir türlü gerçekleşmiyor ne enflasyon düşüyor ve ne de yatırımcı geliyor, ortada ciddi bir başarısızlık olduğu kesin.

Bunu ben görüyorum da ekonominin diğer aktörleri görmüyor mu?

Elbette onlarda görüyor ve bu yüzden de sonbaharda bir faiz indirimi bekleyenlerin sayısı hızla yükseliyor.

Türkiye’de siyasi gündem çok büyük bir hızla değişir, adeta her gün her yeni bir sabahta yeni bir dünyaya uyanırız bu yüzden siyaset hakkında uzun vadeli tahminler yapmak kolay değildir. Amma ve lakin halkın bu hayat pahalılığına daha uzun bir süre dayanabilmesi bana mümkün görünmüyor, iktidar istese de istemese de vatandaş isterse sandıktan kaçmak mümkün olmayacaktır.