Recep Bey ve sair AKP’lilerin temel düşüncesi: “Nasılsa dört yıllık bir seçimsiz bir dönem var, bu dönemde istediğimiz gibi at koşturur cirit oynarız halk nasılsa balık hafızalı seçimlere altı ay kala ağızlarına bir parmak bal çalar, bu yaptıklarımızı unuttururuz.” Şeklinde olmalı.

Asgari ücrete zam yapmamanın, emekliyi çoluk çocuğun eline baktıracak şekilde kararlar alıp zam yapmaktan kaçınmanın halkı böyle per perişan etmenin başka türlü izahı olur mu?

Amma ve lakin demedi demeyin dört yıl seçim yok demek üç iradeye saygısızlıktır!

Böyle bir iddiada bulunan: Tanrının iradesine saygısızlık ediyordur! 

Çünkü malum ölüm tanrının emri altı üstü bir pıhtıya ya da kalp krizine bakar, hık der gider tahtalıköyü boylarsın. Malum anayasamıza göre Cumhurbaşkanı vefat etti mi de ülke 45 gün içinde seçimlere gider, yeni cumhurbaşkanını seçer. Bunu öngörmek ise imkânsızdır…

Meclisin iradesine saygısızlık ediyordur! 
Çünkü 360 milletvekili haydin seçime der karar alırsa seçime gidilir, bunun kararı da tamamen milletvekillerine aittir.

Cumhurbaşkanının iradesine saygısızlık ediyordur! 
Çünkü Cumhurbaşkanının canı isterse bu gün haydin seçime der birkaç ay içinde sandık kurulup seçime gidilir.

Peki, bunlar olur mu?

Olup olmayacağını elbette ki kimse bilemez amma ve lakin kimse de olmaz diyemez!

İşte bu yüzden de 4 yıl seçim yok demek abesle iştigaldir.

Benim de naçizane iktidardaki bu arkadaşlara tavsiyem sanki yarın seçim olacakmış gibi halkı kendilerine düşman edecek politikalardan uzak durmalarıdır.

Haaa bu arada sakın bu halkı balık hafızalı falan da sanmayın!

Emin olun bizim halkımız kesinlikle balık hafızalı falan değildir kendisine yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmaz. 

Doğru bizim halkımız biraz oportünisttir, işine geldiği zaman, duymazdan görmezden gelir, tepkisiz kalır ama bu kesinlikle balık hafızalı olduğuna işaret etmez. Hiç ummadığın bir zamanda getirir hesabı önüne koyar…

Diğer yandan bizim halk enteresandır hem bir taraftan gücü ve güçlüyü sever ve hem de birinin fazla güçlenmesinden de nefret eder. Bu yüzden de bazen ters köşe yapar kimsenin aklına hayaline gelmeyecek tercihlerde bulunur, seçimler yapar.

Aradan sıyrılıp biraz fazlaca güçleneni tutar paçasından aşağıya çeker ve hatta bunun çok bilinen bir fıkrası bile vardır durun sizinle de paylaşayım:

Cehennemde yeni işe başlayan bir zebani kıdemli zebani tarafından gezdiriliyormuş. 

Her yerde devasa kazanlar içinde kaynayan insanlar ve her bir kazanın başında elinde çatal mızrak ya da tokmak tutan zebaniler varmış. 

Çömez zebani bakmış derin bir kazanın başında beş zebani elde mızrak, tokmak bekliyor.
“Bu ne diye” sormuş?
Kıdemli zebani; “Bu Almanların kazanı, sürekli birlik olup yardımlaşıp üst üste çıkarak yukarıya tırmanıyorlar ve oradaki zebaniler de tırmananı tekrar kazana atıyor” Demiş.

Biraz daha ilerlemişler koskocaman bir kazan daha. Bunun da başında üç zebani bekliyormuş. Bizimki yine dayanamamış;
“Peki burada niye üç zebani bekliyor?” diye sormuş
Kıdemli zebani; “Bu da Amerikalıların kazanı, bunlar da arada yardımlaşıp çıkmaya çalışıyorlar ve görevli üç zebani  yukarıya çıkanı tekrar kazana atıyor.
Bizimki bakmış bir sürü dev kazan ve her kazanın başında çeşitli sayıda görevli zebani varken ileride bir kazan var ki başında hiç zebani falan yok. 

Hemen atılmış ve “Yahu bu kazanda niye görevli zebani yok, boş mu?” Diye sormuş.
Kıdemli zebani sırıtarak cevaplamış; “O mu o Türklerin kazanı. Görevli zebaniye gerek duymuyoruz. Zaten içlerinden birisi çıkmak için çaba sarf ettiğinde diğerleri birlik olarak hemen onu aşağıya çekiyorlar” demiş…