Enflasyon, kur ve faiz döngüsünde dolar endeksinin büyük bir hızla değer kazanması çok büyük yeni krizlere yol açacaktır.
Enflasyon, kur ve faiz döngüsünde dolar endeksinin büyük bir hızla değer kazanması çok büyük yeni krizlere yol açacaktır.
Faiz sebep enflasyon sonuçtur gibi hayali bir teori peşinde koşanların hem bütçe açığını ve hem de cari açığı patlatması, enflasyonu astronomik seviyelere yükseltmesi bu yeni kriz dalgası ile birlikte Türkiye’de yaşanan krize seviye atlatacaktır.
Krizin yeni seviyesinde enflasyonun hiperenfasyon seviyesine gelmesi ve bir borç krizi doğması artık neredeyse kaçınılmazdır.
Dostum, eski Hazine Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız internet sitesinde Hazine’nin iç ve dış borç ödeme projeksiyonunu gösteriyor.
Hakan Özyıldız’ın ortaya koyduğu veriler, çok çarpıcı bir dönüşüme işaret etmektedir ve bu verilere göre Hazine’nin yapacağı iç borç faiz ödemesi, artık anaparadan daha fazladır.
Verilere göre Hazine, nisan ayındaki borç stokuna göre bundan sonra 1 trilyon 500 milyar lira anapara ödemesi gerçekleştirecek. Faiz ödemesi ise ilk kez anaparanın üstüne çıkacak ve 1 trilyon 700 milyar liraya ulaşacak.
Neden böyle oldu diye soracak olursanız; Hazine son yıllarda iç borçlanmada değişken faizli ve dövize endeksli kâğıtlara büyük ağırlık verdi. Kur ve enflasyon artışı sonucunda böyle bir durumla karşılaşmak kaçınılmaz oldu. Bu tercihin sebebi ise elbette bu kadar yüksek enflasyon ve bu kadar düşük faiz seviyeleri varken Türk Lirası ile borçlanmanın artık pek de mümkün olmamasıdır.
Hakan Özyıldız’ın ortaya koyduğu verilere göre 2021 yılı Aralık ayı itibarıyla Hazine’nin ödeyeceği iç borç 1 trilyon 300 milyar lira. Aydan aya sınırlı artışlarla bu tutar Nisanda 1 trilyon 500 milyar lira olmuş. Artış oranı sadece yüzde 13’de kalmış
İç borç faizine ilişkin ödeme tutarı ise aynı aylar itibarıyla 795 milyar liradan tam 1 trilyon 700 milyar liraya çıkmış. Artış oranı tamı tamına yüzde 119…
Nisan 2022 itibariyle anapara ve faiz dâhil iç borç servisi 3 trilyon 226 milyar liraya ulaşmıştır. Aynı dönemde dış borçlar ise 149 milyar dolardır.
Borç servisinin milli gelire oranı ise anapara ve faiz toplamı birlikte değerlendirilirse % 70 seviyesindedir. Bu rakam Aralık 2021’de sadece % 56 seviyesindeydi.
Üstelik bu borçlara sözleşmeye dayalı hazine garantili borçlar ve Kur Korumalı Mevduat uygulaması yüzünden üstlenilen boyutu ve vadesi belirsiz borç yükü de dâhil değil…
Türk Lirası borçların ödenmesinde elbette bir ödeme sorunu yaşanmaz banknot matbaasını fayrap çalıştırırsın gıcır gıcır banknotları basar ödersin, sonuçta enflasyon azar ama o kadar kusur kadı kızında da olur değil mi?
Sorun döviz borçlarında ortaya çıkar, dolar endeksi değerlenirken Türk Lirasının değerini düşük tutmaya çalışırsan önce dış ticaret açığı patlar, ithalat ihracatın çok üstüne çıkar bu cari açığı tetikler. Sonuç döviz sıkıntısı ve kur artışı bu hem enflasyonu tetikler ve hem de bir ödemeler dengesi krizini.
Ha şunu da söyleyeyim bu saatten sonra faizleri artırsan da bir fayda etmeyecektir.
Türkiye’nin şu andaki tek şansı Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ile ortaya çıkan uluslararası siyasette stratejik öneminin artmasıdır. Gelişmiş ülkeler bu noktada Türkiye’ye destek olmak isteyebilirler. Elbette bu destek karşılıksız olmayacaktır ve Türkiye’nin de tüm diğer özgür ve demokratik ülkeler ile beraber Rus diktatörlüğüne ve diktatör Putin ile oligarklarına karşı uygulanan yaptırımlara katılması istenecektir.
Bunun Rusya ile ilişkileri sıkıntıya sokacağı ise çok aşikârdır sonuçta Türkiye çok zor bir ikilem ile karşı karşıya kalacaktır. Yaptırımlara katılmazsa bu sefer Türkiye’ye karşı yaptırımların uygulanması söz konusu olacaktır.
Önümüzdeki dönem özellikle de bölgemizde hem ekonomik, hem siyasi ve hem de askeri açıdan son derecede sıkıntılı olaylara gebe bulunmaktadır her bir yatırımcı çok dikkatli olmak ölçülemeyen risklerden kaçınmak zorundadır.