Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: “Asgari ücretimiz, diğer ülkelerden daha yüksek oranda artmış.” Demiş...
Demiş demesine demiş de memlekette enflasyonun da diğer ülkelerden daha yüksek oranda arttığını demeyi atlamış...
Neyse canım bu söylemde 2026 yılında da asgari ücreti düşük tutmaya yönelik bir kötü niyet falan aramayalım bu kadarcık kusur kadı kızında da olur deyip geçelim...
Şimdi işin özüne ve memleketin gerçeklerine bakalım:
Gerçekte memlekette hem enflasyon diğer ülkelerden çok daha yüksek oranda artıyor ve kamuoyunda oluşan genel kanaate göre hem de enflasyondaki bu artış TÜİK tarafından doğru ölçülmüyor ya da doğru ölçülse bile doğru seviye açıklanmıyor.
Vatandaşlarımızın etlice bir çoğunluğu ise daha gerçekçi ya da gerçeğe daha yakın enflasyonun ENAG tarafından hesaplandığına inanıyor. ENAG tarafından hesaplanan bu enflasyon seviyesi dikkate alındığında asgari ücretin gerçekte enflasyonun çok ama çok altında arttırıldığı kolaylıkla görülecektir.
Sonuç olarak asgari ücretin ne kadar düşük olduğunu sadece enflasyon verileri göstermiyor, örneğin TÜRK-İş tarafından açıklanan açlık yoksuluk sınırı araştırmaları da net bir şekilde bu durumu göstermektedir, son açıklanan Kasım 2025 dönemine ait araştırma sonuçları şöyle:
lAnkara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 29.827,78 TL.
lGıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 97.158,89 TL.
lBekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 38.751,69 TL.
2025 başında ilan edilen ve tüm işçi örgütleri tarafından talep edilmesine rağmen bir ara zam yapılmayan asgari ücret ise hepi topu 22.104,67 TL. Seviyesinde.
Aralık ayında görüşmeler yapılacak ve 2026 yılında uygulanacak asgari ücret tespit edilecek, herkes yeni asgari ücretin ne olacağını merak ediyor, birbirine ve bu arada denk geldiklerinde bana da soruyorlar.
Ben elbette bir müneccim ya da kahin değilim, bu iktidarın nasıl bir karar alacağını ve 2026 yılı için asgari ücreti hangi seviyede belirleyeceğini bilemem ama asgari ücretin ne olması gerektiğini çok iyi bilirim.
TÜRK-İş tarafından açıklanan açlık yoksuluk sınırı araştırmalarını ve son araştırmanın Kasım 2025 verilerini kapsadığını ve yeni belirlenecek asgari ücretin çalışanların eline fiilen Şubat 2026 başında geçeceğini düşünürsek asgari ücret 2026 yılında en az 100.000. TL olmalıdır.
Ancak bu seviyede bir asgari ücret belirlenirse, asgari ücretle çalışanların eline en azından yılbaşı itibariyle yoksulluk sınırı seviyesinde bir ücret geçmiş olur.
Eğer iktidarın en önemli isimlerinden biri olan Cevdet Bey’in iddia ettiği gibi 2026 yılında enflasyon da kontrol altına alınabilirse bu güne kadar yaşanan hasar ve yaratılan yoksulluk telafi edilemese bile 2026 yılında durumun daha da vahimleşmesi önlenebilir.
Şimdi sakın birileri çıkıp ama asgari ücrete böyle bir zam yapılırsa enflasyon çok artar, kontrolden çıkar falan demesin!
Enflasyonun işçi maaşları ile en küçük bir ilgisi dahi yoktur...
Eğer işçi maaşları ile enflasyon arasında böyle doğrudan bir ilişki olsaydı ücretlerin Türkiye’den çok ama çok daha yüksek olduğu Amerika, Japonya, Almanya ya da İngiltere gibi ülkelerde enflasyon bu kadar düşük ve kontrol altında olmazdı değil mi?
Şunu asla unutmayın: Enflasyon her yerde ve her zaman parasal bir olgudur!
Enflasyon denilen bu olgu daima hükumetlerin paranın değerini bile isteye, taammüden düşürmesi sonucunda ortaya çıkar.