Cumhuriyet Halk Partisinin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son konuşması gerçekten de dehşet verici, insan biz kimin peşinden gitmiş kime oy vermişiz diye düşünmeden edemiyor.

Kaybetmeyi hobi haline getirmiş bu kifayetsiz muhteris ne demiş derseniz, Kemal Kılıçdaroğlu bu konuşmasında gündemdeki iki ana konuya değiniyor:

1- CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalara dair gönderme yapıp; CHP’nin rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarından arınması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “CHP üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir” diyor.

2- Terörsüz Türkiye diye adlandırılan sürece atıfta bulunarak mevcut yönetimin politikalarını beğenmemiş ve niye İmralı’ya gidilmediğine eleştiri getirmiş.

Koltuğunu kaybetmenin hırsı ile yanıp tutuşan, bir umut iktidara yaranıp da koltuğumu geri alabilir miyim diye uğraşan bu kifayetsiz muhterisin yaptıkları artık resmen kabak tadı verdi.

Sosyal medyaya baktığınızda Kılıçdaroğlu taraftarları bu konuşmayı şu kadar kişi izledi diye övünüyor, evet bende baktım baktığım zaman yaklaşık 18 milyon kişi bu paylaşımı izlemişti ama CHP politikalarını ağır bir şekilde eleştirdiği iktidarın tezlerine bu kadar destek verdiği bir paylaşımın bu kadar izlenmesi çok normal ve hatta az bile sayılır.

Sonuçta AKP, MHP ve DEM partililer hoşlarına giderek, CHP’liler ise kızgınlıkla ne demiş bu adam diye izlemişlerdir...

Bu paylaşımın altına gelen yorumlara baktığımızda ise büyük bir kısmının Kılıçdaroğlu’na ağır eleştiri ve hatta hakaret içerdiği görülüyor.

Sonuç olarak Cumhuriyet Halk Partisinin eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bu konuşması iktidar ile işbirliği içinde olduğunu, muktedirler ile birlikte planlı programlı bir şekilde yürütülen bu operasyona dahil olarak Cumhuriyet Halk Partisi ve başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere iftiralar yüzünden ağır bir haksızlığa uğrayan siyasetçi ve bürokratlara saldırdığının açık ve net bir kanıtıdır.

Kılıçdaroğlu’nun iktidar ile birlikte nasıl bir organizasyona dahil olarak CHP’ye operasyon çekmeye çalıştığının bir diğer kanıtı ise Cumhurbaşkanına uçakta sorulan; “Belediyelerin imkan ve kaynaklarının çıkar amaçlı suç örgütleri tarafından kullanıldığına dair somut tespit ve iddia ve iddianamelerle karşı karşıyayız. Öncelikle bu düzene bir idari ve yasal çerçevede neşter vurulması gerektiğini düşünüyor musunuz? Bunun tamamlayıcı kısmı da Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanının son açıklaması. Kendisi CHP'nin rüşvet çarkının aktörleriyle anılmaması gerektiğini ve bu rüşvet iddialarından da arınması gerektiğini ifade etti. Yorumunuz ne olur? Sorusudur...

Bu soru elbette önceden hazırlanmış, tabiri caizse “çanak” bir soru

Cumhurbaşkanı ise bu soruya: "Malum belediyeler milletin biz yöneticilere emanetidir. Tıpkı oturduğumuz koltuklar, bulunduğumuz makamlar gibi millete aittir. Onların emanetine el uzatmaya yeltenenlerin ellerini kırmak ve açtıkları yolları tıkamak da devletin en temel vazifesidir.

Milletin bir kuruşunu dahi, kimsenin çetelerine, çıkar gruplarına peşkeş çekmesine izin vermedik, bundan sonra da vermeyiz.

Değerli arkadaşlar, şayet birileri mevcut sistemden tünel kazarak, hırsızlıklarına, yolsuzluklarına, rüşvet çarklarına su taşıyan bir yol açmışlarsa, kimsenin şüphesi olmasın, o yolları da keseriz. Sayın Kılıçdaroğlu da görüyoruz ki; koyunlarında besledikleri yılanlardan rahatsız olmuş ve isyan etmiştir.

CHP'yi rüşvet, irtikap, hırsızlık, yolsuzluk girdabına sürükleyen anlayıştan rahatsız olduğunu söylüyor.

Demek ki; bir rüşvet çarkı var. Onu kendisi de kabul ediyor.

Bugün, CHP yönetiminin tek gündemi yargının önündeki korkunç iddiaları perdelemek, dikkatleri başka yönlere çekmek, gürültü çıkartarak partinin içine düştüğü bataklığın görülmesini engellemektir.

Umarız CHP'liler, partilerini çepeçevre kuşatan bu ahtapottan kurtarabilir." Şeklinde bir cevap vermiş...

Görüldüğü gibi el çaka yer çaka Kılıçdaroğlu tam da iktidarın istediği gibi bir gollük pas atmış...

Bu pası çok iyi değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuşmayı kamuoyunda inandırıcı bulunmayan dava ve soruşturmaları destekleyip bu yapılanlara meşruiyet kazandırmak amacı ile tepe tepe kullanmış...

Tamam, anlıyorum Kılıçdaroğlu koltuğunu kaybetmiş olmanın hırsı ile yanıp tutuşuyor, kendini ihanete uğramış gibi hissediyor, Özgür Özel ve ekibinin başarısını kıskanıyor ve bu haset onu bir şeyler yapmaya zorluyor ama buradan söyleyeyim ki yolu yol, hali hal değil!

Bu kafa ile giderse sadece seçimleri ve Genel Başkanlık koltuğunu kaybetmekle kalmayıp tüm saygınlığını da kaybedecek ,sonuçta insan içine çıkacak yüzü kalmayacaktır.

Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinin haklılık payı olup olmadığına gelince:
Bugün yürütülen bahse konu soruşturmaların hukuki değil siyasi olduğu, açılan bu davaların iktidarın yargı kolları tarafından yürütülen iftira ve gizli tanıkların beyanlarına dayalı inşa edilen operasyonlar olduğu, hiçbir somut kanıt içermediği, Özgür Özel ve konuya hakim tüm hukukçular tarafından ifade ediliyor.

Doğrudur yanlıştır ben bilemem ama benim bildiğim şey şu ortada bir iddia varsa soruşturulmalıdır amma ve lakin bu soruşturma ve yargılama tutukluluk şartları altında görevden alınarak yapılmamalı, hukuk düzeni içinde bağımsız ve tarafsız savcı ve hakimler tarafından yürütülmelidir.

Hukuk eli ile siyasi operasyonlar yapılması, seçmen iradesine ipotek koyma anlamına gelecek işlere girişilmesi demokrasiye ihanettir.

Her kim böyle bir ihanete kalkışır ya da kalkışanlara destek verirse halkın ağır tepkisi ile karşılaşacağı açıktır, böyle kişilerin adının tarih boyunca utanç ile anılacağı bellidir, Demedi demeyin; ben herkese böyle işlerden uzak durmasını tavsiye ederim...