Bugün kullandığımız bütün kağıt paralar devletlerin sonsuz vadeli sıfır faizli senedi hükmündedir!
Bu kağıt paraların değeri tamamen itibaridir ve bu paralar değerlerini öncelikle o parayı basan yani parada imzası olan otoritenin itibarından alırlar.
Konuya çok vakıf olmayan bazıları kağıt paraların hala altın gibi kıymetli madenler karşılığı basıldığını sanıyor olabilir amma ve lakin buradan onlara açıkça söyleyeyim çok fena halde yanılıyorlar...
Kağıt paraların kendi değeri aynı bir senet gibi sıradan bir beyaz kağıttan daha fazlası değildir ve aynı bir senet gibi değerini o senede imza atan kişinin itibarından alır.
Elbette kağıt paraların üzerindeki imza bir tüzel kişilik olan merkez bankasına aittir amma ve lakin eğer bu merkez bankasının bağımsızlığı söz konusu değilse imza da bu durumda hükümetin imzası anlamına gelir.
En nihayetinde her ülkede para basma imtiyazı devlete aittir. Devletler bu imtiyaz çerçevesinde para basma hakkını bir merkez bankasına kullandırabilir ama sonuçta bütün yollar devlete ve en nihayetinde devleti yöneten hükümete çıkar.
Bir hükümetin imzasının itibar görebilmesi içinse en önemli koşul o hükümetin hukuka bağlı, öngörülebilir ve rasyonel kararlar alması, politikalar uygulamasıdır.
Hukuku ayaklar altına alıp üstünde ter ter tepinerek irrasyonel ve öngörülemez bir biçimde karar alan hükümetlerin ne kendi halkları ve ne de uluslararası kamuoyu nezdinde itibarı olmayacaktır.
Hükümetin itibarı olmazsa doğal olarak parasının değeri de olmaz!
Bu durum aynı bir senedin durumuna benzer, şöyle bir kıyas yapın lütfen; bir tarafta Koç Holding’in senedi diğer tarafta borç harç işinde debelenen, iş bilmez, eline geçen parayı har vurup harman savurarak borçlarını ödeyemeyen basiretsiz bir esnafın senedi; sizce hangi senedin itibarı daha yüksek olur, hangi senet piyasada geçerli olur?
Başka bir örnek daha vereyim bir mafya babası malınızı alıp size bir senet vermeye kalksa malınızı satmak, o senedi almak ister misiniz?
Elbette istemezsiniz çünkü o senedi tahsil etmekte sorun çıkabileceğini ve eğer bir sorun çıkarsa hakkınızı, hukukunuzu arayamayacağınızı bilirsiniz değil mi?
İşte bu örneklerde de görüldüğü gibi benzer durumda olan hukuka saygısız, iş bilmez, basiretsiz ve savruk hükümetlerin de parası yani senedi itibar görmez, herhangi bir yerde geçmez.
Birinin eline bu para geçtiğinde o paradan bir an önce kurtulmak, derhal itibarı daha yüksek başka bir para ya da altın ile değiştirmek ister.
Bir paraya kimse güvenip, itibar etmiyorsa o paranın değer kaybetmesi ve o paranın kullanıldığı ülkede enflasyon yaşanması ise kaçınılmaz olacaktır.
Bir çok ekonomist ya da ekonomi yorumcusu paranın değeri ile bu itibar meselesi arasındaki bağı dile getirmez, sanki konuştukları para altın gibi kendi kıymeti olan bir şeymiş gibi yorum yapar. Bu yaklaşım ise enflasyon denilen parasal olguyu anlamayı çok zorlaştırır.
Bakın açıkça ifade etmek isterim ki bu itibar meselesini ve arkasındaki toplumsal psikolojiyi dikkate almadan sadece dolaşımdaki para miktarı, ekonominin büyüklüğü, paranın dolaşım hızı ve paraya talep yaratmakta kullanılan faiz hadleri gibi teknik konuları konuşarak enflasyon meselesini anlamak da çözmek de hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır.
Dolayısı ile eğer bir ülkede enflasyon sorununu çözmek istiyorsanız öncelikle o ülkede kullanılan paranın ve parayı basan hükümetin itibarını yükseltmeniz gerekir.
Bir hükümetin itibarını yükseltmenin tek yolu ise o hükümetin hukuk çerçevesi içinde, öngörülebilir ve rasyonel politikalar uygulayan bir hükümet olması gerekir.
Sonuçta paranız değerli olsun diyorsanız öncelikle o ülkede hukuka da değer vermeniz gerekir çünkü itibar, güven ve öngörülebilirliği yaratan en önemli unsur hukuktur aksi takdirde ağzınızla kuş tutsanız bile kimse paranıza değer vermeyecek, itibar göstermeyecektir.