Recep Bey 2023 seçimlerinden sonra alay-ı vâlâ ile Hazine ve Maliye Sekreteri olarak göreve başlattığı Mehmet Şimşek’e çok büyük umut bağlanmıştı. Recep Bey’in güvendiği dağlara kar yağdı, umutları boşa çıktı ve görünen o ki geriye çok ama çok büyük bir hayal kırıklığı kaldı...

Şimşek 4 Haziran 2023 tarihinde göreve başladığında memlekette enflasyon % 38,21 seviyesindeydi.

Hatırlayın Şimşek kendinden önceki Hazine ve Maliye Sekreteri Nureddin Nebati’nin gözünün içine baka baka “rasyonel politikalara döneceğiz” demiş, böyle görev devir teslim törenlerinde görülmedik bir biçimde adamı yerin dibine sokmuştu...

Eeeee sonra ne oldu?

Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik birde dönüp baktık ki anca bir arpa boyu yol gitmişiz ve enflasyon iki yılda ancak % 38,21’den % 33,52’ye düşmüş...

Halkın çektiği onca sıkıntıya, bunca daralan piyasaya, iki yıldan fazla süre boyunca katlanılan acıya rağmen hepi topu 4,69 puanlık bir düşüş görünüyor.

Üstelik bu 4,69 puanlık düşüş birde TÜİK tarafından açıklanan kimsenin inanmadığı hesaplamalara göre görünen düşüş...

Sonuç olarak enflasyon düşmüyor ve görünen o ki düşmeyecek de...

Peki, enflasyon neden düşmüyor?

Enflasyonun düşmesi için iki gerek şart vardır:

  1. Güven
  2. Güç

1. Güven Meselesi:

Enflasyon ile mücadele edecek her yönetimin iç ve dış piyasalarda çok yüksek bir güven katsayısına sahip olması gerekir, bu bir olmazsa olmaz koşuldur.

Bu günkü anayasal rejimde yönetimin başında Recep Bey bulunmaktadır, tek gerçek yetkili odur ve doğal olarak piyasalar onun atadığı Hazine ve Maliye Sekreterine değil ona ve onun ne dediğine bakmaktadırlar.

Hala “ben durduğum yerde duruyorum” diyerek, “faiz sebep enflasyon sonuçtur” ve “nas var nas sana bana ne oluyor” gibi ekonomi bilimine yüzde yüz aykırı görüşleri savunan bir kişinin başında olduğu bir enflasyon ile mücadele programına kim nasıl güvenebilir?

Üstelik zât-ı âlîleri geçmişte yüksek enflasyon yaratmaktan da sorumludur!

O ya da bu gerekçe ile ihtiyaç duyduğu bir anda enflasyon yaratmaktan çekinmeyen bir politikacının gelecekte enflasyon yaratmayacağına kim inanır, kim güvenir?

Elbette kimse inanmaz, kimse güvenmez ve işte tam da bu yüzden Recep Bey’in başında olduğu bir ekonomide güven asla tesis edilemez, güven tesis edilemeyince de enflasyon ile mücadele hiçbir şekilde başarı elde edilemez.

1. Güç Meselesi:

Malum enflasyon daima iktidarlar tarafından bile isteye taammüden yaratılan parasal bir olgudur.

Bu noktada şunu belirtmek isterim: Bir çok kişi bir malın değerinin değişimine yol açan arz talep dengesi ile bir malın alım satım fiyatının değişiminde ortaya çıkan parasal olguyu bir birine karıştırır.

Bu yanılgıya düşmemek için parayı da piyasada alınıp satılan bir mal gibi düşünün, günlük hayatımızda bir malımızı ya da hizmetimizi satar karşılığında para adı verilen bu malı alırız. Sonra para adı verilen bu malı verir ve ihtiyaç duyduğumuz herhangi bir mal ya da hizmeti alırız.

Dolayısı ile her alış verişte değeri değişebilecek iki temel unsur vardır, bunlar:

  1. Alınan ya da satılan mal ya da hizmet.
  2. Alım satımda kullanılan para.

Eğer bir piyasada fiyatlar genel seviyesi sürekli olarak yükseliyorsa bu aslında alım satımda kullanılan paranın değer kaybı ile ilgili parasal bir sorundur ve biz ekonomistler bu sorunu enflasyon olarak adlandırırız.

Bir paranın değer kaybetmesinin de iki temel sebebi vardır

  1. Parayı basan otoritenin itibar kaybı
  2. Dolaşımdaki para miktarının artması

İşte güç faktörü tam da bu noktada ortaya çıkar çünkü itibar tamamen güce bağlı bir faktörüdür, gücün varsa itibarın vardır ve gücün yoksa itibarın da yoktur.

Ayrıca dolaşımdaki para miktarının artmasının en temel sebebi de iktidarın güçsüzlüğüdür, yükümlülüklerini yerine getirebilecek gücü olmayan iktidarlar para basarak yükümlülüklerinden kolayca kurtulmaya çalışır ve bu da dolaşımdaki paranın artmasına yol açarak enflasyonu yükseltir.

Sonuç olarak artık şunu net bir şekilde söyleyebiliriz: Mehmet Şimşek başaramamış ve çok büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır...