Ortaya saçılan son büyük sahteciliği biliyorsunuz, meğerse meydan sahte diploma ve resmi belge kaynıyormuş.

Bu diplomalar ile kimin ne yaptığı henüz net olarak pek belli değil amma ve lakin bu yöntemi kullanan en az 400 akademisyen olduğu sanık ifadelerinden iddianameye yansımış bulunuyor.

Demedi demeyin bu iş bu 400 sayısı ile sınırlı kalmayacak çok daha yüksek sayılara ulaşacak ve bu akademisyenler tarafından verilmiş notlar ile edinilen diplomalara da sirayet edecek gibi görünmektedir.

Lakin işin daha kötü yanı bu e-imza dolandırıcılığının e-imza taklitçiliği ya da çalınması ile değil sahte kimlikler üretilerek yapılmış olması yani imzalar gerçek kimlikler sahte...

Emin olun İçişleri Bakanlığının sorumluluğunda olan bu kimlik meselesinde böyle bir sahtecilik yapılabilmesi sorunun çok daha vahim ve derin olduğunu açık ve net bir işaretidir. Çünkü sadece bir kimliğin fiziki olarak taklit edilmesinden de bahsetmiyoruz iddialara göre bu kimlikler dijital ortamda sorgulandığı zaman gerçek olduğu görülüyormuş yani bu işi yapanlar dijital altyapıyı da hacklemişler ve oradaki verileri de değiştirmişler gibi görünüyor.

Şimdi size soruyorum: Böyle bir kimlik sahteciliği bu kadar yaygın olarak yapılabiliyorsa iş sadece sahte avukat, doktor, psikolog diploması üretmekle kalmış mıdır?
Sahte kimlik üreten sahte seçmen de üretemez mi?

Eğer memlekette üretilmiş bol miktarda sahte seçmen varsa bu bir çok seçime de şaibe düşürmez mi?

İş yargıya intikal etmiş olduğu için ben o kısmını izlemekle yetineceğim, bu makalede gelecek seçimleri şaibeden arındırmak için ne yapmamız gerektiğine odaklanacağım!

NE YAPMAK GEREK

  1. İlk yapılması gereken şey eski usul bir nüfus sayımıdır.

Eskiden olduğu gibi sokağa çıkma yasağı ilan edilecek ve resmi görevliler kapı kapı dolaşıp hane hane sayım yapacak.

Böyle bir sayım bize memlekette kaç kişinin yaşadığını ve kimin kim olduğunu memlekette yaşayan kaç kişinin Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı kaç kişininse mülteci, sığınmacı, kaçak göçmen ve saire olduğunu gösterecektir.

  1. İkinci yapılması gereken şey ise seçimlerde parmak boyasını geri getirmek olmalıdır.

Ancak ve ancak parmak boyası sayesinde bazı sahtekarların mükerrer oy kullanması engellenebilecektir. Bu arada parmak boyasına itiraz eden herkesin de niyetinden şüphe etmek, ona göre tavır almak gerektiği düşüncesindeyim.

  1. Son olarak yapılması gereken iş özerk bir Nüfus İdaresi kurmak olmalıdır.

Nüfus İdaresi de aynı Merkez Bankası gibi siyasetin güdümünden çıkarılmalı, nüfus kayıtları ile oynayarak seçmenleri ve seçimleri manipüle edebilecek her türlü siyasi ve idari etkiden ari bir bağımsız yapı kurulmalıdır.

Böyle özerk bir Nüfus İdaresi’nin yönetiminde iktidardan bir, muhalefetten bir ve yüksek yargıdan bir kişi atanarak tarafsızlık ve şeffaflık ile kayıtlara güven tam olarak sağlanmalıdır.

Bu arada en azından bu sorun tamamen ortadan kaldırılana kadar bazılarının hadi seçimleri elektronik oylama ile yapalım girişimlerine ise asla izin verilmemelidir.

Kimlik ve imza sahteciliğinin bu kadar yaygın olarak yapılabildiği devletin siber güvenlik kalkanının böyle çöktüğü bir ortamda seçimleri fiiliyattan sanala dönüştürmek mümkün değildir.

Bakınız bu önerilerim devletin bekası için çok ama çok elzemdir!

Bu önerilerimin siyasi kaygılara kapılmadan, partizanlık yapmadan iktidar ve muhalefet tarafından tartışılmasını çok gerekli buluyorum, lütfen sizde katkı verin ve bu önerilerimi elden ele siyasilere iletiverin.