Cevdet Yılmaz: "Geçen ay televizyonda gördüm, yoksulluk sınırı 97 bin lira diyor. Neredeyse 2.500 dolar geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolara da yoksul dersiniz. Uluslararası ölçüte dayalı bir tahmin değil bu." Demiş...

Öncelikle şunu bilmesi gerekir; bu açıklanan rakamlar bir tahmin değil yıllara sari kurala bağlı bir ölçüm ve hesaplama. Bu hesaplamada neyin nasıl ölçüldüğü de daima son derecede şeffaf bir şekilde açıklanıyor.

Beyefendinin TÜRK-İŞ tarafından yıllardır her ay muntazaman açıklanan açlık yoksulluk seviyesi hesaplamalarını televizyonda görüp öğrenmesindeki tuhaflığı görmezden gelip bir tarafa bırakacak olsak bile söyledikleri tamamen anlamsızdır...

Zat-ı Alileri bir ekonomiste danışsaydı döviz bazında karşılaştırmada kullandığı bu sonuca kurların doğru seviyede olmamasının yol açtığını, bu karşılaştırmanın aslında kur seviyelerinin ne kadar yanlış bir noktada olduğunun açık ve net bir kanıtı olduğunu da anlardı.

Ayrıca kalkınmayı başarmış bir çok ülkede asgari ücretin bu civarda olmasının da zaten normal olduğunu, çünkü kalkınmış, gelişmiş ülkelerde bir ücret karşılığında çalışan insanların hiçbir şekilde yoksulluğa mahkum edilmediğini de öğrenebilirdi.

Diğer yandan zatı-ı Alileri sık sık yurt dışına çıktığı halde muhtemelen elini hiç cebine atmak zorunda kalmadığından yurt dışı fiyatlar ile yurt içi fiyatları karşılaştırma olanağı bulamadığını da tahmin ediyorum.

Burada ben kendisine birkaç örnek vereyim:

Bloomberg’in haberine göre ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu (BLS) Perşembe günü yaptığı açıklamada, bir kilogram sığır eti fiyatının Kasım ayında ortalama 6,781 dolar olduğunu, bu rakamın Eylül ayına göre yüzde 2,1 ve bir önceki yıla göre yüzde 15 artış gösterdiğini belirtmiş. Yani bir kilo dana eti Amerika gibi çok zengin bir ülkede bile yaklaşık 290 lira!

Peki, siz Türkiye’de 1 kilogram dana etini kaça alabiliyorsunuz?

500 liranın altında dana eti bulmak mümkün mü?

Kızım yurt dışında yaşıyor ve ben oradaki fiyatları neredeyse gün be gün takip edebiliyorum emin olun yurt dışında bir çok harcama kalemi Türkiye’den çok ama çok ucuz.

Bu durumda Amerika’da ya da dünyanın bir çok yerinde yeterli olan 2500 dolarlık bir ücretin Türkiye’de epeyce yetersiz kalacağını, bu seviyede bir ücret alabilen mutlu azınlığın bile ancak yoksulluk sınırının bir çıt üstünde yaşayabileceğini Cevdet Bey de öğrenmelidir.

Cevdet Bey’in kürsüden paylaştığı tek inci elbette bu değil, beni çok güldüren başka bir paylaşımı daha oldu, belediyelerle ilgili olarak sarf ettiği, “Fantastik harcamalar yapmasınlar” yönündeki sözleri oldu...

Kendisine bu sözünün hatırlatılması üzerine ise; "Şunu çok açık ve net söyledim; lütfen, bir tarafını alıp bir tarafını bırakmayın. Belediyeler asli işleriyle uğraşmalı. Bir belediyenin asli işi vatandaşa temiz, sağlıklı içme suyunu ulaştırmaktır, trafik sorununu çözmektir, trafik çilesini bitirmektir, yol yatırımları yapmaktır, yeşil alanları artırmaktır, daha yaşanabilir bir şehir ortamı oluşturmaktır. Bu altyapıları bırakıp, bu önemli temel işleri bırakıp başka işlerle uğraşıyorlarsa doğru yapmıyorlar dedim. Siz bunu haklı buluyorsanız, aynı anlayışla devam edin. Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum." Şeklinde bir cevap vermiş.

Bu memlekette bir belediyenin yaptığı en fantastik işin AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından milyar dolar harcanarak yapılan dinozor heykelleri ile dolu Ankapark olduğu konusunda herhalde kimsenin bir tereddütü yoktur. Bunu hiç eleştirmeden CHP’li belediyeler tarafından vatandaşlara destek olabilmek amacıyla yapılan kreş ve kent lokantaları gibi çok önemli hizmet yatırımlarını fantastik olarak nitelemek herhalde pek de mantıklı bir iş olmaz değil mi?

Ayrıca kendisinin belediyelerin temel işleri hakkında da çok bilgisiz olduğu ortada belediyeciliği sadece otobüsçülük, çöp toplama, kanalizasyon ve su tesisatını işletme gibi alanlara hapsetmeye kalkmak son derecede arkaik bir yaklaşım olur.

Çağdaş belediyecilik kent halkının hemen hemen bütün temel ihtiyaçlarını gidermeyi ana ilke olarak benimser.

Ayrıca kendisininde görevli olduğu hükumetin yarattığı aşırı yoksulluk ve açlık karşısında ezilen halka belediyelerin destek olmasını eleştirmeyi bırakıp, minnet duyarak teşekkür etmesi de asıl gerekli olan makul davranıştır.