on günlerde Türkiye’nin durumu, görme engelli bir insanın, elindeki bastonu ile yere dokuna dokuna, titrek bir şekilde ilerleyişine benziyor.

Geçtiğimiz Salı günü akşam saatlerinde Libya Genel Kurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı ile diğer üç askeri görevlinin bulunduğu jet uçağı, Ankara Esenboğa Havaalanı’ndan hareket ettikten kısa bir süre sonra Haymana yakınlarında düşüyor ve uçaktaki 5 askeri yolcu ile iki pilot ve bir kabin görevlisi kazada can veriyor.

Daha on beş yıl kadar önce dış güçlerin müdahalesi ile Kaddafi rejimine son verilen, bir süre iç savaş ve karışıklıklarla mucüdale eden Libya, Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde ve askeri heyet, savunma sanayi ve eğitimi alanlarında çalışmalarda bulunmak üzere Türkiye’ye gelmişler. Uçak kazası duyulur duyulmaz Libya’da üç günlük ulusal yas ilan edildi.

Daha 45 gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan’daki programlarına katılan ve askeri kargo uçağıyla Türkiye’ye dönüşleri sırasında Gürcistan topraklarında meydana gelen kazada şehit olan 20 askerimiz için ulusal yas ilan edilmesi çağrıları, duymazlıktan gelinmiş, felaket kısa zamanda unutulup gitmişti.

Libya askeri heyetini taşıyan uçağın kazası, medya organlarında geniş tartışmalar yaratıyor, üç motorlu, üç jeneratörlü uçak modelinin bugüne kadar pek rastlanmayan biçimde bir kazaya uğraması, “Düştü mü, düşürüldü mü?” sorularını gündeme getiriyor.
Aynı gün haberlerde, Suriye’de bulunan Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın konuşması sırasında tam da Gazze konusuna değindiği sırada konuşması kesiliyor, toplantının sona erdiği anons ediliyor. Arkasından Suriye, kesintinin teknik bir arızadan kaynaklandığını ileri sürerek özür diliyor.

Bir gün sonra Yunanistan Başbakanı Miçotakis, İsrail Başbakanı Netenyahu ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi lideri Nikos Hristodulids bir üçlü zirve toplantısında görülüyorlar. İsrail Başbakanı Netenyahu, “Türkiye’nin Osmanlı hayalleri peşinde koştuğunu ve bunun asla mümkün olmayacağını” ifade eden açıklamalarda bulunuyor.

Bu gelişmeyle ilgili olarak TRT’de verilen bir haberde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Netenyahu’nun açıklamaları için, “Teneke tıngırtısından farkı yoktur ve olamaz,” diyor. Son günlerde başta Ankara olmak üzere Balıkesir, İzmit gibi yurdumuzun değişik bölgelerindeki kentlerin yakınlarına düşen kimliği bilinmeyen İHA’lar tartışmalara ekleniyor.


Haber Türk TV’nin ünlü sunucusu Mehmet Akif Ersoy başta olmak üzere bir çok ünlü ismin uyuşturucu ve ahlak dışı ilişkilere dayandığı ifade edilen gerekçelerle düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınmalarını, daha kısa bir süre önce Fenerbahçe Başkanlığına seçilen Sadettin Saran’ın gözaltına alınması izliyor. İlk gözaltına alınmasında yapılan analizlerde vücudunda herhangi bir uyuşturucu emaresi görülmeyen Saran’ın daha sonra saç telinde uyuşturucu izine rastlandığı belirtilerek yeniden gözaltına alınıyor ve adliyeye sevkediliyor.
PKK ile başlatılan “Terörsüz Türkiye” sürecinde anlayamadığımız gelişmeler yaşanıyor. Komisyon’daki partilerin raporları hakkında bilgiler veriliyor, birbirinden çok farklı talepler, görüşler ve öneriler tartışılıyor. DEM Partililer ve PKK’liler önümüzdeki 4 Ocak günü Diyarbakır’da “Öcalan’a özgürlük mitingi” düzenleyecekmiş, MHP lideri bu konuda “Hiç bir mahzuru yok” diyor.

Bu arada 50 bin mahkumun serbest bırakılacağı belirtilen af tasarısı TBMM’de kabul ediliyor. Aylardır, yıllardır anlaşılamayan ve netleşmeyen suçlamalarla cezaevlerinde tutuklu bulunan, hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararların uygulanmadığı siyasi tutuklular için en küçük umut veren düzenleme görülmüyor.

İktidardaki Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlık sorunları ve görev süresinin dolması üzerine parti içerisinde onun yerini alabilecek aday çekişmeleri yaşandığı tartışmaları sosyal medyada yayılıyor. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan olmak üzere isimler telafuz ediliyor.

Bu arada geçtiğimiz haftalarda Türkiye’yi ziyaret eden ve dört günlük ziyareti sırasında dinsel törenlere katılan Hristiyan Dünyası’nın dini lideri Papa’nın bıraktığı hoşgörü ortamının etkileri sürüyor, ülkemizin dört bir yanındaki Hristiyan yurttaşlarımızın renkli Noel kutlamaları, televizyon ekranlarında ve sosyal medyada geniş yer tutuyor.

2026 yılının asgari ücreti 28 bin TL olarak açıklanıyor, toplumsal kesimlerden tepkiler yükseliyor ama, ülkede yaşananlar karşısında bu tepkilerin, “Teneke tıngırtısı”ndan farkı olmuyor!

Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, Çarşamba akşamı İstanbul’da iktidara tepki mitinglerinin 77.’sini gerçekleştiriyor, halkın ilgisi her zamanki gibi olağanüstü yoğun. Kısa süre öncesine kadar ülkemizde beklenmedik olaylar karşısında, “Gündemi değiştirmek istiyorlar” deniliyordu, son günlerde yaşadıklarımız, gündemi değiştirmek şöyle dursun adeta baş döndürüyor.

Dileriz, birkaç gün sonra gireceğimiz 2026 yılı, 2025 yılına hiç benzemesin. Daha hoşgörülü, daha huzurlu, daha sağlıklı, barış ve kardeşlik içerisinde güzel bir yol olsun.